Astrolojinin Mistik Tarihi: Eski Zodyak Haritalarından Modern Burçlara

Her sabah burç yorumu okuyanlardan mısınız? Yoksa ben inanmıyorum deyip arada sırada göz ucuyla araştıranlardan mı? Astrolojiye ister inanın ister inanmayın insanlar yüzlerce yıldır kendilerine kılavuz olması nedeniyle yıldızlara bakıyorlar. Takım Yıldızı haritaları, dünya haritalarından çok çok öncesinde vardı. Mamut dişleri ve kemiklerle mağara duvarlarına kazınmış olan ay evreleri de bunu kanıtlıyor. Yüzyıllar boyunca, ilk uygarlıklar doğanın döngüleriyle uyum içinde yaşadılar – yıldızların kılavuzluğunda avlandılar, hasat ettiler ve göç ettiler.

History of Astrology

Zamanla bilimsel ve teknolojik gelişmelerin beraberinde insanlar belirli şeyleri (zaman gibi) tahmin etmek için gökyüzüne olan bağlılığını yitirdi. İnsanlar astrolojiyi merak etti ve kendilerinin farkında olmak için araştırmaya başladılar. İnsan geçmişi, bugünü ve geleceği birlikte dokuyarak hayatımızı sürekli olarak yorumlayan bir varlıktır. Astroloji, başka hiçbir yerde bulamadığımız anlamı bulmamıza yardımcı olur.

Astroloji Rehberi®

ASTROLOJİ NEDİR?

Astroloji aslında bir bilim dalı değildir. Zodyak işaretlerinin kişilikle ilişkili olduğunu kanıtlayacak hiçbir kanıt bulunamamıştır. Güneşin, ayın ve gezegenlerin astrolojik takımyıldızlar içindeki yerleşimine dayalı olarak dünyevi ve insan olaylarını tahmin etme yöntemidir. Zodyak ailesinde on iki takımyıldız vardır: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık.

“Güneş burcunuz”, doğum gününüzde güneşin nerede olduğuna göre belirlenir. Bununla birlikte, doğumunuz sırasındaki ayın ve diğer gezegenlerin her birinin konumu, “doğum haritanıza” göre kişiliğiniz ve yaşam olaylarınız hakkında ek bilgi sağlar.

Peki Astrolojinin tarihi ve tarihteki yeri nedir?

Mezopotamya ve Babilliler

History of Astrology
İsrail, Beit Alpha’daki bir sinagogda bulunan, Yunan-Bizans unsurlarını içeren 6. yüzyıldan kalma mozaik bir burç çarkı. (Fotoğraf: Wikimedia , Kamu malı)

Batı Asya’nın tarihi bir bölgesinde bulunan Mezopotamya’daki Sümerler, gezegenlerin ve yıldızların hareketlerini ilk fark etmeye başlayanlardı. M.Ö. 3000 civarında, öne çıkan takımyıldızları ve kalıpları kayıt altında tutup tanımladılar. Mezopotamya’da Babilliler (Keldaniler olarak da bilinirler) ilk büyük gökbilimciler oldular. Sümerlerin araştırmalarına ek olarak, Babilliler ilk zodyak çarkını yarattılar.

M.Ö. 5. yüzyılın sonlarında, Babilli gökbilimciler tutulmayı, her biri 30 gün olmak üzere yılın 12 ayına karşılık gelen on iki eşit “burca” böldüler. Her burç, bilinen ilk göksel koordinat sistemine dayanarak 30° gök boylamı içeriyordu. Her segment genellikle bir hayvanın adıyla tanımlanırdı. Yunanlıların zodyak için oluşturduğu ilk terim ”zodiakos kyklos” yani ”Hayvan Çemberi” bu zamanda oluştu.

Helenistik Mısır

History of Astrology
Dendera’daki Ptolemaik Mısır takımyıldızları. (Fotoğraf: Wikimedia)

M.Ö. 332’de Büyük İskender’in işgalinden sonra Mısır Helenistik egemenliğine girdi. İskender tarafından M.Ö. 3. ve 2. yüzyıllarda kurulan İskenderiye şehrinde bilim adamları, Babil astrolojisini Mısır geleneği olan Dekanik zodyak ile birleştirerek Horoskopik astrolojiyi yarattılar. Bu sistem Babil burç çarkını içeriyordu, ancak ondan farklı olarak Mısır tutulmayı, her biri 10 derece olmak 36 bölüme ayırmıştı.

Mısırlılar yükselen dekana, Yunan yıldız tanrılar sistemine, burç egemenliğine ve dört elemente vurgu yaptılar. Antik Helenistik astrolojide, belirli bir anda ekliptik fonunda yükselen Doğu ufkunun derecesinin hesaplanması “yükselen” olarak bilinir. Eski Yunan dilinin “yükselen” kelimesi horoskopas anlamına gelir ve İngilizce “horoscope (burç)” kelimesi de buradan gelmektedir.

Eskiden horoskopik astroloji, bir kişinin doğum anında yıldızların, güneşin ve ayın konumlarını görselleştiren astrolojik çizelgeleri çizmek için kullanılırdı. Bu doğum çizelgeleri, bir bireyin karakter özelliklerini ve hatta kaderini okumak için kullanıldı.

Antik Yunan ve Roma

History of Astrology
Aralarında kozmolojik bir diyagram bulunan Öklid ve Batlamyus’un gravürü. (Fotoğraf: Wikimedia)

M.Ö. 280 civarında, Babil’den bir Bel rahibi olan Berossus, Yunanlılara astroloji ve Babil kültürünü öğretmek için Yunanistan’ın Kos adasına taşındı. MÖ 1. yüzyılda, astrolojinin iki versiyonu yaygın olarak uygulanıyordu: burçların okunması ve ”tanrı işi” anlamına gelen teurjik astroloji. İlki geçmiş, şimdi ve gelecek hakkında bilgi ararken, ikincisi ruhun yıldızlara yükselişi ve kişisel dönüşüm ile ilgiliydi.

Yunanlılar, astrolojik teoriyi Roma’ya getirmede çok önemli bir rol oynadılar. Bir saray astroloğuna sahip olduğu bildirilen ilk imparator, M.S. 1. yüzyılda Mendesli Thrasyllus’u işe alan imparator Tiberius’tur. M.S. 2. yüzyılda, astrolog Claudius Ptolemy, doğru burçlar tahmin etmeye o kadar dalmıştı ki, kişinin doğum yeri ile yıldızlar arasındaki ilişkiyi çizebilmek için ayrıntılı dünya haritaları yapmaya başladı. Bundan önce haritalar çoğunlukla açıklayıcı ve sembolikti. Bu nedenle astrolojik anlam arayışındayken, Batlamyus bugün bildiğimiz şekliyle haritaların geliştirilmesine yardımcı oldu. Hatta, “coğrafya” terimini bile o  icat etti.

Miladi takvim140’da Ptolemy, şimdiye kadar yazılmış en ünlü astroloji kitaplarından biri olan Tetrabiblos’u yayımladı. Bu eser, gezegenler, burçlar ve evler dâhil olmak üzere bu güne kadar kullanılan astrolojinin temel unsurlarını açıklıyor.

Dünyanın Geri Kalanı

Zodiac Constellations on Ancient Astrological Globe
Fotoğraf: Marius Ruhnau/Shutterstock

Astroloji, Orta Çağ’da kültürün temel bir parçası hâline geldi ve doktorlar, gökbilimciler ve matematikçiler tarafından kullanıldı. Batı dünyası Yunan inançlarını tercih ederken, Hindistan ve Çin kendi Zodyak versiyonlarını geliştirdi.

Matematikteki ilerlemeler, astrologların daha doğru ve sofistike çizelgeler geliştirmelerine yardımcı oldu ve astronomi, Cambridge dâhil olmak üzere birçok saygın Avrupa üniversitesinde bile çalışıldı. Ancak, kilisenin güç kazanmasıyla birlikte astrolojiye olan inanç azalmaya başladı ve Kutsal Engizisyon döneminde popüler olmayan bir batıl inanç olarak görüldü. Bu süre zarfında ünlü astronom Galileo Galilei, sapkınlıktan suçlu bulundu ve hayatını kurtarmak için astrolojik inançlarından vazgeçmek zorunda kaldı.

Aydınlanma Çağı (1650-1780) sırasında, toplumlar astrolojik teori yerine bilime inanmaya başladılar ve yıldızları okuma pratiği sadece bir eğlence kaynağı hâline geldi. Günümüzde, cevap almak için gökyüzüne bakmaya devam ediyoruz, ancak yalnızca burç özelliklerimizin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini tahmin edebiliriz.

Kaynakça: https://mymodernmet.com/history-of-astrology/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir