Bir Tabloya Yüzden Fazla Atasözünü Sığdıran Ressam: Brueghel ve Felemenk Atasözleri

Atasözü derlemek ve yayımlamak 16. yüzyılın önemli kültür etkinliklerinden biriydi. Erasmus’un 800 civarında atasözünü topladığı kitabı (Adagiorum) günümüzün ‘çok satan’ deyişine denk bir ilgiyle karşılanmıştı. Ressam Brueghel, büyük bir olasılıkla Erasmus’un çalışmasından etkilenerek 1558’de önce küçük boyutlu 12 tahta panoda 12 atasözlük bir dizi yapmış, bir yıl sonra da sayıları 120’ye varan atasözünü ve yerel deyişi bir Felemenk köyü ortamında minyatür insan ve hayvan betilerine yansıttığı bu ünlü resmine başlamıştı.

Pieter Bruegel, Felemenk Atasözleri, 1559

Önceleri ‘Mavi Pelerin’ ve ‘Dünyanın Çılgınlığı (veya Tersine Dönmüş/Çivisi Çıkmış Dünya) diye isimlendirilen resme bakıldığında her yerde baş döndürücü bir canlılık dikkati çekmektedir. İnsanlar ve hayvanlar tek başlarına ve birbirleri karşısında sürekli devinim içindedir.

Betileri minyatür boyutlarında olmasına karşın yaptıkları eylemler açıkça görülebilmekte, ancak resme bakan kişiyi “Ne yapıyorlar, neden yapıyorlar, yaptıkları ne anlama geliyor?” sorularıyla merak içinde bırakmaktadır.

İtalyan meslektaşları sipariş üzerine göz alıcı dinsel, mitolojik, portre ve manzara resimleri yaparken Kuzey Rönesansı’nın güncel yaşama daha yakın duran sanat görüşünün önderlerinden Brueghel, zamanın atasözlerini alegori yoluyla görselleştirmiş. Bunu yaparken de hınzırca bir mizah duygusuyla şeytana günah çıkartanların bile bulunduğu çivisi çıkmış bir dünyadaki insan hallerini betimlemiştir.

Atasözü deyince aklımıza kuşkusuz “Su testisi su yolunda kırılır.” benzeri, eski deneyimlerden damıtılmış bir yargı veya ders ortaya koyan vurgulu deyişler gelir. Oysa Brueghel’in Felemenk Atasözleri resminin uzmanlarca ve sanatseverlerce yorumlanmasında yargıya varmanın yanı sıra betilere yüklenen eylemlerin ne anlama geldikleri ve neyi simgeledikleri de irdeleniyor. Biz de bu yolu izleyerek birkaç örnek vermeye çalışalım.

Sol alt kısım

• Sütunu ısıran adam: Dinsel ikiyüzlülük.
• Şeytanı yastığa bağlayan kadın: Kararlılığın her şeyin üstesinden gelebileceği.
• Bir elinde kor, diğerinde su taşıyan beyaz giysili kadın: Güvenilmezlik, huzursuzluk, ikiyüzlülük.
• Başını duvara vuran adam: Olanaksıza kalkışmak, geçmiş hatalardan ders çıkarmamak.
• Fıçının tıpasını çıkaran domuz: Önlem alınmazsa beklenmedik sonuçların yaşanabileceği.
• Koyun ve domuz tüyü kırkan iki adam: İş seçimindeki verimli-verimsiz haller.
• Tavuk yoklayan adam: Yumurta görmeden civcivleri düşünmek.

Sol üst kısım

• Süpürgenin altında oynaşmak: Evlilik dışı ilişki.
• Çatıdaki turtalar: Varlıklı yaşam.
• Bıçağı asılı tutmak: Meydan okumak.
• Tersine dönmüş olan dünyaya pisleyen adam: Dünyaya metelik vermemek. (Haçın altta olması terse dönmenin simgesi.)
• Sundurmanın üzerine düşen kartlar: İşler şansa kalmış.

Orta üst kısım

• Pelerinini rüzgâra savuran adam: Görüşlerini/işlerini güncel duruma göre düzenlemek.
• Sepetiyle havaya tüy savuran kadın: Verimsiz iş yapmak.
• Kulenin kapı tokmağını öpen adam: Yalakalık.
• Aynı kapıya çıplak arkasını sürten adam: Önemsememe tavrı.
• Kulenin yanında iki kişinin aynı yerden pislemesi: Çıkar ortaklığı.
• (Mavi çatının üzerinde) Köpüksüz traş: Aptalı aldatmak.
• Bir kapüşon içinde iki baş: Aptallar birbirini bulur.
• (Mavi çatının altında) Şeytana günah çıkartan adam: Sırlarını düşmana açık etmek.
• Yaşlı kocasına mavi pelerin giydiren kırmızılı genç kadın: Boynuzlatma. (Resme ilk ismini veren bu ikili betide dönemin mavi renge aldatmayı, kırmızıya günahı yüklediği vurgulanıyor.)
• (En altta) Danası boğulduktan sonra su çukurunu dolduran adam: İş işten geçtikten sonra önlem almanın yersizliği.

Sağ alt kısım

• Bir somunu tutarken diğerine uzanamayan adam: İki yakasını bir araya getirememek.
• Dünyayı parmağında oynatan adam: Her türlü avantaja sahip olmak.
• Yere dökülmüş sütlacı toplamaya çalıyan kadın: Yapılan yapıldığıyla kalır.
• İsa’ya lepiska sakal takan adam: Dindarlık kisvesi altında aldatmak. (İsa’nın giysisi mavi.)
• Fırının ağzında esneyen adam: Yapabileceğinden fazlasına kalkışmak.
• (Sağ ortada) Yılan balığını kuyruğundan tutan adam: Zor bir işe kalkışmak.
• (Suda) Büyük balık küçük balığı yutar.

Son bir örnek olarak ressamın 1568’de yapacağı ‘Körlerin Meseli’ (Parable of the Blind) tablosunu muştulayan bir ayrıntıdan söz edilebilir: Sağ üst köşede, ağaçların sağında birbirlerine tutunarak yürüyen siyah giysili üç adamla yapılan ‘Kör köre kılavuzluk yaparsa hepsi çukuru boylar’ alegorisi.

Yararlanılan kaynaklar:
-http://www.pieterbruegel.org

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir