Deja vu Nedir? Neden Olur?

Bazen durup dururken ‘Dur bir dakika! Ben daha önceden burada bulunmuştum’ dediğiniz oldu mu? Ya da aynı kişiyle aynı konuşmayı daha önceden yapmış olduğunuzu düşündünüz mü?

Bu aşinalık hissine deja vu deniyor. Fransızca; déjà (daha önceden) ve voir (görmek) kelimelerinden oluşmaktadır ve insanların %60-80’inde ara sıra meydana geldiği bildirilir. Neredeyse her zaman geçici olan bir deneyim ve rastgele meydana geliyor.

Peki bu aşinalık hissine ne sebep oluyor?

Popüler kültürde yer almasına rağmen, deja vu’nun deneyimleri bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Déjà vu kısaca, uyarı vermeden gerçekleşir ve bu uyarı dışında fiziksel bir tezahürü yoktur:

“Az önce déjà vu oldum!”

Birçok araştırmacı, bu olağanüstü olayın hafızaya dayalı bir deneyim olduğunu ve beynin hafıza merkezlerinin bundan sorumlu olduğunu varsayar.

Bellek Sistemleri

Medial temporal loblar, olayların ve uzun süreli anılarının saklanması için hayati önem taşır. Medial temporal lobların bazı bölgeleri, belirli olayların ayrıntılı bir şekilde hatırlanmasa bile, aşinalık veya tanınmanın saptanmasında önemlidir.

Tanıdıklığın saptanmasının rhinal korteks fonksiyonuna bağlı olduğu, ancak ayrıntılı hatırlamanın hipokampusla bağlantılı olduğu ileri sürülmüştür.

Sağlıklı bireylerde dejavu deneyimlerinin rastgele olması ampirik bir şekilde çalışmayı zorlaştırır. Bu tür araştırmalar, ilgili kişilerin kendi raporlarına dayanmaktadır.

Matrix’teki Hatalar

Epilepsi hastalarının bir alt kümesi, bir nöbetin başlangıcında, yani medial temporal lobda nöbetler başladığında sürekli olarak deja vu yaşarlar. Bu durumun bilinmesi, araştırmacılara dejavu eğitimi için daha deneysel olarak kontrol edilen bir yol verdi. Epileptik nöbetler, beynin fokal bölgelerindeki nöronlardaki elektriksel aktivitedeki değişikliklerle meydana gelir. Bu işlevsiz nöronal aktivite, depremden kaynaklanan şok dalgaları gibi tüm beyine yayılabilir. Bu elektriksel aktivasyonun meydana gelebileceği beyin bölgeleri arasında medial temporal loblar bulunur.

Bu sinir sisteminin elektriksel rahatsızlığı, epileptik olaydan önce bir deja vu aurası (bir tür uyarı) oluşturur. Bilim insanları bu hastaların beynindeki nöronal sorunları ölçerek beynin deja vu sinyallerinin başladığı bölgelerini tanımlayabildiler.

Deja vu’nun epilepsi hastalarında hipokampusun aksine rhinal kortekslerin elektriksel stimülasyonu ile daha kolay indüklendiği bulunmuştur. Bu gözlemler, deja vu’nun beyindeki işlevsiz bir elektrik boşalmasından kaynaklandığı spekülasyonuna yol açtı.

Bu nöronal boşalmalar epilepsisi olmayan kişilerde patolojik olmayan bir şekilde ortaya çıkabilir. Bunun bir örneği, tıpkı uykuya daldığınızda ortaya çıkabilen istemsiz seğirme olan hiponogojik bir sarsıntıdır.

(Youtube alt yazıyı açarak Türkçe izleyebilirsiniz)

Deja vu’nun benzer bir nörolojik akıntı ile tetiklenebileceği ve garip bir tanıdık hissi ile sonuçlandığı öne sürülmüştür. Bazı araştırmacılar, temporal lob epilepsisi hastalarının yaşadığı deja vu tipinin tipik deja vu’dan farklı olduğunu savunmaktadır.

Epileptik nöbetten önce yaşanan deja vu, epileptik nöbet geçirmeyen bireylerde geçici bir histen ziyade kalıcı olabilir. Epilepsisi olmayan kişilerde, canlı tanıma, çevrenin gerçekten yeni olduğu bilgisiyle birleştiğinde, deja vu deneyiminin temelini oluşmaktadır.

Uyumsuzluklar ve kısa devreler

Sağlıklı bireylerde deja vu, bellek sisteminin doğasını açığa çıkarabilecek bir bellek hatası olarak rapor edilir. Bazı araştırmacılar, deja vu’nun yeni bir duyusal deneyimden ayrıntılı bir belleğin uygunsuz bir şekilde üretilmesine yol açan bellek sistemlerindeki tutarsızlık nedeniyle oluştuğunu düşünüyor. Yani, bilgi kısa süreli belleği atlar ve bunun yerine uzun süreli belleğe ulaşır.

Bu, déjà vu’nun duyusal giriş ile bellek hatırlama çıkışı arasındaki uyumsuzluk tarafından uyarıldığını gösterir. Bu, yeni bir deneyimin neden tanıdık gelebileceğini, ancak tamamen hatırlanan bir bellek kadar somut olmadığını açıklıyor.

Diğer teoriler, bilişselliğin saptanmasında rol oynayan rinal sinir sisteminin aktivasyonunun, hipokampus içindeki hatırlama sisteminin aktivasyonu olmadan gerçekleştiğini göstermektedir. Bu, belirli ayrıntılar olmazsa bireyde aşinalık hissine yol açar.

Bu teori ile ilgili olarak, déjà vu’nun beynin hafıza sistemlerinin tanıdık bir deneyime reaksiyonu olduğu öne sürülmüştür. Bu deneyimin yeni olduğu biliniyor, ancak biraz farklı bir ortamda olsa da birçok tanınabilir unsuru var. Örnek olarak, düzenli olarak evde bulunmanızla yabancı bir ülkede bir barda veya restoranda olmak aynı düzeye sahip olmasıdır.

Deja vu’nun nedeni hakkında daha da fazla teori var. Bunlar paranormal – geçmiş yaşamlar, uzaylı kaçırma ve önleyici rüyalardan – ilk elden olmayan deneyimlerden (filmlerde sahneler gibi) oluşan anılara kadar uzanır.

Şimdiye kadar deja vu’nun neden oluştuğuna dair basit bir açıklama yok, ancak nörogörüntüleme tekniklerindeki ilerlemeler, hafıza anlayışımıza ve zihnimizin bize oynadığı oyunların görülmesinde yardımcı olabilir.

Kaynak: 1

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir