Galileo Galilei Kimdir?

Galileo Galilei (16 Şubat 1564, Pisa – 8 Ocak 1642, Arcetri); hareket, astronomi ve malzemenin dayanımı alanlarına katkıda bulunmuş, bilimsel yöntemin gelişmesini sağlamış İtalyan doğa filozofu, astronom ve matematikçidir.


Çeviren: Betül Kap

Eylemsizlik; düşen cisimler ve parabolik yörünge formülasyonları hareket yasasında kökten bir değişimin başlangıcını oluşturmuştur. Doğanın kitabının matematiğin diliyle yazıldığını savunması, doğal bilimlerin sözlü olarak değil deneysel yollarla incelenmesi konusunda bir değişim yaratmıştır. Ve nihayet teleskopu icat etmesi astronomide bir devrim yaratmış, Kopernik’in güneşi merkez alan görüşünün yayılmasının önünü açmıştır. Ne var ki bütün bunlar Engizisyon’la karşı karşıya gelmesine sebep olmuştur.

Hayatının İlk Dönemleri ve Kariyeri

Galileo, müziğe gerek teori gerek pratik anlamında önemli katkılarda bulunmuş olan Vincenzo Galilei’nin en büyük çocuğu olarak 1564 yılında Pisa, Tuscany’de dünyaya geldi. Galilei ailesi 1570’lerin başında Floransa’ya taşındı ve soyları uzun yıllar boyunca bu şehirde devam etti.

Galileo gençlik yıllarında Floransa’nın yakınlarındaki Vollambrosa’da bir manastır okuluna başladı ve eğitimine Pisa Üniversitesi’nde devam etti. Asıl bölümü tıp olsa da matematik aşkı ağır bastı ve babasının itirazlarına rağmen matematik ve felsefeye yöneldi.

1585 yılında diploma alamadan okulu bıraktı ve birkaç yıl özel matematik dersleri verdi. Bu yıllarda hidrostatik denge üzerine çalışmalar yaptı, hareket üzerine çalışmaya başladı. Hareket ile ilgili çalışmaları 20 yıl hiç aralıksız sürecekti. Bu sırada ünü artmaya başladı, Florentine Academy’de ders vermesi istendi. Bir yandan da ağırlık merkezi üzerine ustaca teoremler ortaya sürüyordu.

1589 yılında Pisa Üniversitesi’nde matematik kürsüsünde yer aldı. Galileo burada Pisa Kulesi’nden aşağı attığı farklı ağırlıklardaki cisimlerle ağır bir cismin düşme hızının ağırlığıyla orantılı olmadığını yani Aristoteles’in yanılmış olduğunu ispatladı.

1592 yılında Padua Üniversitesi’ne geçti. Babası ölmüştü, ailenin sorumluluğu artık kendisinin omuzlarındaydı ve maddi sıkıntılar baş gösteriyordu. Üniversiteden aldığı maaş yüksek olsa bile yetersiz geliyordu. Muhtemelen bu maddi sıkıntılar sebebiyle evlenmemişti. Ne var ki Marina Gamba’dan 2 kızı ve 1 oğlu oldu.

Hayatın bütün bu hengamesi içinde hareket üzerine çalışmaya devam etti. 1609 yılına gelindiğinde düşen cismin yer değiştirmesinin geçen zamanın karesi ile orantılı olduğunu ve atılan cismin yörüngesinin bir parabol olduğunu artık anlamıştı.

Galilo portresi, Justus Sustermans, 1637

Teleskopun İcadı ve Diğer Keşifler

1609 yılının baharında Galileo, Hollanda’da uzak cisimleri yakındaymış gibi gösteren bir aletin icat edildiğini duydu. Deneme yanılma yöntemiyle bu icadın nasıl yapıldığını anladı ve gözlükçülerden aldığı lenslerle kendine küçük bir teleskop yaptı. Diğer bilim insanları da aynı şeyi yapmıştı; Galileo’nun farkı icadı kısa sürede geliştirerek git gide daha güçlü teleskoplar yapmasıydı. Ağustos yılında icadını Venedik Senatosu’na sunduğunda statüsü ile birlikte maaşı da hayli artmıştı.

Galileo nesneleri 20 kat yakın gösteren teleskopuyla gökyüzünü incelemeye başladı. Aralık ayında teleskoptan yaptığı gözlemlere dayanarak Ay’ın evrelerini çizdi ve Ay yüzeyinin sanıldığı gibi pürüzsüz değil pürüzlü ve engebeli olduğunu gördü. Çıplak gözle görülemeyen yıldızları keşfetti ve bunları Yıldız Habercisi (Sidereus Nuncius) kitabında anlattı.

Galileo’nun Ay çizimleri

7 Ocak 1610 akşamı kendi yaptığı teleskobuyla Jüpiter’i incelerken gezegenin yakınında 3 küçük ve parlak yıldız gördü. Böyle bir şey beklemediği için bir hayli şaşırmıştı. Onların, diğerleri gibi birer yıldız olduğunu düşündü. Ertesi akşam yine Jüpiter’i gözlemledi. 3 küçük yıldız bu kez Jüpiter’in batısına geçmiş ve gezegene daha fazla yaklaşmıştı. O zaman bunların yıldız değil, Jüpiter’in etrafında dönen gezegenler olduğunu anladı. Sonra bu gezegenlerin bir dördüncüsünü daha keşfetti. Böylece Jüpiter’in ilk 4 uydusu keşfedilmiş oldu.

Dönemin önde gelen astronomlarından Simon Marius, Kasım 1609’da, yani Galilei’den en az 5 hafta önce 4 uyduyu keşfettiğini öne sürdü. Ama daha önce hiçbir açıklama yapmadığı için bunu kanıtlayamadı. Bilim dünyası, Jüpiter’in 4 uydusunu Galilei’nin keşfettiğini kabul etse de bu uydulara isimlerini 1614 yılında Simon Marius verdi. Uydulara mitolojiden alınan, Io, Europa, Ganymede ve Callisto adları verildi.

 

Galileo’nun ilk iki teleskopu. Bugün Floransa’daki Galileo Müzesi’nde sergilenmektedirler.

Galileo artık bir saray mensubuydu ve hayatı düzene girmişti. Keşifleri Dünya’nın Güneş’in etrafında dönen bir gezegen olduğunu ispatlamasa da Aristoteles’in görüşlerini çürütmeye yetiyordu.

Galileo Güneş üzerine çalışmaya devam etti. Güneş’in mükemmelliği iddiasını savunan Schenier, Güneş’in üstündeki lekelerin Güneş’in uyduları olduğunu iddia ediyordu. Galileo ise bu lekelerin Güneş’in yüzeyinde bulunduğunu söylüyor, bu iddiasını detaylı çizimlerle destekliyordu.

Güneş’in üzerindeki lekeler

Engizisyon ile Mücadelesi Ve Ölümü

Galileo’nun Kopernik’in (1473-1543) görüşlerine yönelmesi başına iş açmaya başladı. 1613 yılında öğrencisi Benedetto Castelli’ye, Kopernik’in görüşlerini İncil’den alınmış pasajlarla doğrulayan bir mektup yazdı. Bu mektubun değiştirilmiş kopyaları düşmanları tarafından Engizisyon’a verildi. Öte yandan bazı Dominikan papazlar Galileo’ya karşıydı. Mucit, görüşlerini savunmak için Roma’ya gitti. Kilise Kopernik’in görüşlerini kâfirce olarak nitelendiriyor, bu görüşe paralel kitapları yasaklıyordu. Galileo’nun kitapları inceleme altına alındı.

İnceleme sonucunda Galileo’nun kitapları yasaklanmadı. Kopernik’in görüşleriyle ilgisi olmadığı hükmüne varılsa da gözü korkutulmuştu. Dünya’nın döndüğü görüşünden vazgeçilmesi istendi. Galileo bir dönem kendi içine çekildi, mikroskoplar üzerine çalıştı. Ne var ki üç kuyruklu yıldızın keşfiyle yeniden kilise ile karşı karşıya kaldı. Arkadaşının papa seçilmesinden cesaret alarak 1632 yılında İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar adlı kitabını yazdı.

Bunun üzerine Roma’ya çağrıldı, kitabı yasaklandı ve Engizisyon tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra cezası ev hapsine çevrildi.

70 yaşında hapsedilen Galileo araştırmalarına evinde devam etti. Hareket ve malzeme dayanımı üzerine bir kitap yayınladı.

Yaşı ilerlemiş olan Galileo bir müddet sonra kör oldu ve 8 Ocak 1642 yılında, 78 yaşında hayatını kaybetti.

Hikmet; gözlerimizin önünde devamlı açık duran bu yüce kitapta, kâinatta yazılıdır. Fakat bu kitabın dilini kavrayamayanlar ve harflerini bilmeyenler bu kitabı anlayamazlar. Kâinat kitabı matematiğin diliyle yazılmıştır, harfleri ise üçgenler, daireler ve diğer geometrik şekillerdir. Bu şekiller olmadan kitabın tek bir kelimesini anlamak bile insanoğlu için imkânsızdır.

KAYNAK: https://www.britannica.com/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir