Haftanın Tablosu: Banyo Yapanlar, Paul Cézanne, 1906

Cézanne’in banyo yapanlarla ilgili resimleri, Titian ve Giorgione’nin figürlerin bir manzarada nasıl gösterilmesi gerektiğine ilişkin standardı belirlediği Yüksek Rönesans’tan bu yana, çıplaklığın temsiline diğer tüm çalışmalardan daha fazla nüfuz etmiştir. Cézanne’in yarattığı yeni paradigma bir yüzyıldan fazla sürdü ve yalnızca insan figürünün tasvirini değil, aynı zamanda Fovizm, Kübizm, geometrik ve organik soyutlama dahil olmak üzere çok sayıda farklı stili de etkilemiştir. Bu yazımızda, sanatçının en ses getiren tablolarından biri olan Banyo Yapanlar adlı eserine değindik.

Paul Cézanne, Banyo Yapanlar, 1906, Philadelphia Sanat Müzesi.

Cézanne’in mirasının zenginliği, doğrusal ve düzlemsel unsurları katı modelleme pasajlarıyla birleştiren ve tuvalin beyaz zemininin üzerinde temsil edileni kesintiye uğratmasına izin veren tekniğinin karmaşıklığından kaynaklanmaktadır. Özellikle vücut parçalarının veya yüz özelliklerinin şekil ve boyutlarındaki küçük değişikliklerin bile göze çarptığı bu insan figürü tasvirlerde, kaymalar ve elipslerle dolu bir resim alanı yaratır. Cézanne’in formlarını küçük, düzlemsel vuruşların birikimiyle oluşturma tarzı, nesneleri tasvir etmenin olduğu kadar tam olarak tanımlamamanın bir yoluydu. Bunun sonucu boyalı yüzey ile yüzey üzerinde temsil edilen arasındaki bir gerilimdir.

Banyo Yapanlar, Cézanne’in hayatının son yirmi yılındaki keşiflerini özetlemektedir. Banyo Yapanlar, ressamın resimlerinin en büyüğüdür – sadece boyut açısından değil, aynı zamanda yaratıcılık, güç ve heybet açısından da. Eserinin büyüklüğü, onu tarihi ve dini konuların büyük tasvirleriyle ilişkilendirir ve akademik salonlarda en önemli kategoriyi oluşturur. Konu olarak Cézanne’in bu büyük çalışması, pastoral resim geleneğini yeniden doğrularken üslup olarak bu geleneğin yıpranmışlığını bozmaktadır.

Daha önce yapılan banyo yapanların resimlerinin çoğunu karakterize eden uyumun aksine Cézanne’in Banyo Yapanlar tablosu çelişkilerle doludur. En bariz olanı, nominal öznenin duygusallığı ile figürlerin manzarada ele alınış biçimindeki sadelik arasındaki karşıtlıktır. Çıplak grup, Gotik bir katedralin sivri kemerini açıkça andıran görkemli bir üçgende yükselen ağaçların yukarı doğru itişini güçlendirir. Bu şekilde resmin kompozisyon yapısı, uzaktaki kilise çan kulesi ve nehrin uzak kıyısındaki sivri uçlu ağaçlar tarafından güçlendirilen kutsal ve din dışı arasındaki bir karşıtlığa dayanmaktadır.

Figürler arasında da gerginlikler ve belirsizlikler vardır. Bu resmi yaptığı sırada Cézanne, doğrudan çıplak bir modelden çalışmaktan hoşlanmamıştı – resimdeki figürlerin çoğu, öğrencilik günlerinden kalma çizimlere veya Louvre’da yaptığı çalışmalara dayanmaktadır. Soldaki ağaçların önünde ata biner gibi uzun adım atan figür, tanrıça Diana’nın 18. yüzyıldan kalma bir heykeline dayanırken, sağdaki büyük ağacın iç enerjisini kişileştiren kadın, Milo Venüsü’nü ima ediyor. Bunlar en uzun iki figürdür ve resmin mimarisi onlara sıkı sıkıya bağlıdır: avcılık ve bakirelik tanrıçası Diana ve aşk tanrıçası Venüs. Kıvrımlı yapraklı ağaçların oluşturduğu bu katedralin karşısında özellikle bir grup pagan tanrıçasının koyulması resimdeki tezatlığı göstermektedir.

Rönesans’tan bu yana, bir manzaradaki nüler genellikle açıkça şehvetli, erotik bir şekilde tasvir edilmiştir. Ama Banyo Yapanlar‘da şehvetli çıplak pozlar veren kadınlar belirgin bir şekilde erotiklikten arındırılmıştır. Yüzleri maskelenmiş gibidir veya boştur. Vücutları korkutucu bir şekilde köşeli ve birbirinden kopuktur. İzleyiciye zevk vermekten çok rahatsız etmektedir. Ayrıca figürlerin, şair Ovidius tarzı bir metamorfoza maruz kalmış rahatsız edici parçaları da vardır.

Ön plandaki 14 nü figürden altısı bizden uzaktadır. Bu, yabancılaşma duygumuzu artırıyor ve aynı zamanda dikkatimizi uzak kıyıdaki belirsiz figürlere ve nehrin ortasında neredeyse fark edilmeyen yüzücüye yönelterek resmin gizemini artırıyor. Bu dalgalı evrende, öncelikle tuvalin beyaz zemininden yayılan enerjiyle birleşen ve bütünün konusunu aşan bir canlılık aşılayan bir dizi uyumsuz olay ve insan var.

Cézanne’in resimlerindeki bitiş eksikliği çağdaşlarını, hatta hayranlarını bile rahatsız etmiştir. Bozulmuş yüzeyleri ve etkileyici çarpıklıkları nedeniyle, Cézanne’in resimleri, çirkinlik fikrinin ilerici resim tartışmasında merkezi bir konusu haline geldiği bir zamanda son derece çirkin olarak kabul edilmişti. Cézanne’in tablosu, çirkinlikle o kadar güçlü bir şekilde ilişkilendirilmişti ki, 1895’te Ambroise Vollard, galeri penceresine küçük bir “Banyo Yapanlar” tablosu yerleştirdiğinde birçok insan bundan dolayı dehşete düşmüştü.

Bugün, Cézanne’in sonuca ulaştırma eksikliğinin, resmin estetiğini ve yapısını, insan figürünün temsilinde nelere izin verildiğini yeniden tanımlayan, olağanüstü düşündürücü bir uzamsal açıklık yarattığını anlıyoruz. Cézanne’in resimlerindeki süreksizlikleri de manevi yansımalarında önemli etkenler olarak algılayabiliriz.

Cézanne’in geç dönem resim pratiği, ne doğal dünyanın ne de bizim onu algılayışımızın sabit olmadığının, doğanın sabit bir şekilde tasvirini imkansız hâle getirdiğinin farkındalığına dayanıyordu. Banyo Yapanlar gibi bir resim, konusuna yönelik öznel ve klasik olarak nesnel tepkilerin şaşırtıcı derecede karmaşık bir karışımını içerir – bunların tümü, yaygın bir metafiziksel şüphe duygusu tarafından kapsanır.

Cézanne yalnızca metafiziksel şüphenin temsilinde bir öncü değil, aynı zamanda resimde belirsizliğin ve çelişkinin kabulünün gerçeği aramanın merkezinde yer aldığı belirli bir tür “olumsuz kabiliyet”in erken ve kayda değer bir örneğiydi. Cézanne’i takip eden sanatçılar kendilerini alışkanlık, cilalı yüzey ve iyi zevkin kısıtlamalarından kurtarmaya çalışarak daha ilkel ve temel bir özgünlük kavramını amaç edinmişlerdir.

Cézanne’in radikal özgünlüğü hiçbir eserinde, yalnızca nü tasvirini yeniden tanımlamakla kalmayıp aynı zamanda resmin doğasına ve resmin yargılanma biçimlerine de meydan okuduğu Banyo Yapanlar’ınkinden daha belirgin değildir. Bunu yaparken, aynı zamanda modern pastorali yeniden şekillendirerek onu daha az nostaljik bir şey haline getirdi ve daha karanlık duygularla doldurdu. Matisse’in büyük ama derinden rahatsız edici Nehir Kenarında Yıkananlar tablosu gibi tablolar, doğrudan Cézanne’in “Banyo Yapanlar‘ından doğdu. Aslında, Cézanne’in “Banyo Yapanlar”nın emsali olmasaydı Matisse, Picasso,de Kooning ve hatta Lucian Freud’un yanı sıra diğer sanatçıların da pek çok eseri anlaşılamazdı.

Çeviri kaynak: https://www.artnews.com/art-news/news/bathers-but-not-beauties-542/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir