Franz von Stuck bir Alman sanatçısı ve Munich Secession’un* kurucularından biriydi. 19. yüzyılın sonlarında Münih’in “Ressamların Prensi” olarak tanınıyordu. Lucifer, Stuck’un “karanlık anıt” veya “karanlık sanat” dönemine aittir ve “insan iblis” imgesini sunmaktadır. Daha fazlası için hazır mısın?

1912’de sanatçı resim hakkında, “Konuyu seçerken, erkek ve kadın arasındaki ilişki gibi, yalnızca insanın, yani sonsuza kadar geçerli olanın arayışı içindeydim.” demişti. “Resimlerimin çoğunda bir ‘kadın’ ve bir ‘erkek’ var. Erkeğin gücünü ve kadının yumuşaklığını yüceltmek istedim. Dini resimlerimde bile, evrensel olarak anlaşılabilir olan insan yönünü vurgulamaya çalışıyorum.”
Sofya Ulusal Sanat Galeri’sinde sergilenen tablo, Şeytanın Oğlu Lucifer’ın insan biçiminde gösterilmesiyle önceki dönemlere göre biraz farklıdır. Özellikle belli dönemlerde şeytan ve cin imgeleri çirkin yaratıklar olarak gösterilse de burada güçlü fizikli, oturur vaziyette bir adamdır. Gözleri bir kedinin gözlerine benzemektedir ve tıpkı onlarınki gibi gece parladığı görülmektedir. Lucifer tablosundaki imge insani özellikler gösterse de yine de tam olarak öyle değildir. Kedi gözüne benzer gözüyle ve anormal oturuşu ile doğrudan ruhunuzun içine bakar.
Karanlık tonları, kambur, belirsiz oturuşu ve duruşu ile üzerimizde kasvetli bir hava bırakan bu iblis, zamanında kendisine bakan pek çok kişiyi de korkutmuştur. Stuck’un sanatsal konuları hayat ve ölüm, Apollonian ve Dionisian arasında gidip gelir. Von Stuck’un büyük fikri, insanlığın kendisi; tüm tutkusu ve acısı, tüm çelişkileridir. Lucifer, izleyiciye sadece bir şeytan gibi değil, insan unsurunun kötü bir yansıması izlenimi vermektedir. Bir zamanlar Lucifer’in sahibi olan Bulgaristan Prensi Ferdinand’ın Franz von Stuck’a anlattığı, bakanlarının düşmüş meleği ilk gördüğünde haç işareti yaptığını ve onları “dehşete düşürdüğü” hikâyeyi von Stuck neşe ile tekrar anlatmıştı.