Haftanın Tablosu: Ikarus’un Düşüşü Sırasında Manzara, Pieter Bruegel the Elder

Bu haftanın incelemesi yapılacak olan tablo, Pieter Bruegel’in Ikarus’un Düşüşü Sırasında Manzara‘sıdır. Tam tarihi bilinmese de 1560 civarlarında resmedildiği tahmin edilmektedir. Gelin resmin analizine başlayalım.


Çeviren: Elif Dağatar

Bir çiftçi tarlaları sürüyor, bir çoban koyunlarını güdüyor, bir balıkçı balığını avlıyor. Gemiler bilinmeyen diyarlara yelken açıyor, bir keklik ağacın dalına tünemiş, güneş batmak üzere. Her şey normal ve doğal sürecinde ilerliyor. Bu günlük yaşamın sıkıcılığı boğucu bir halde. Fakat gözümüzü suda belli bir noktaya, tam geminin altına, çevirdiğimizde gerçek saklı dramı görebiliriz. Ikarus’un bacakları, kendi kibrinin kurbanı olmuş genç bir adam. Yunan mitolojisinde Ikarus, babası Daedalus’un yaptığı balmumuyla tutturulmuş tüylerden oluşan kanatlarla uçmayı başarır. Babasının ikazlarına karşın Ikarus güneşe çok yakın uçmuştur. Böylece tüyleri bir arada tutan balmumu erimiş, Ikarus denize düşüp boğulmuştur.

 

Ikarus’un Düşüşü Sırasında Manzara, uzun süre boyunca Hollandalı ve Flemenk baş ressam Pieter Bruegel the Elder tarafından yapıldığı düşünülmüştür. Bileşim öyle göz kamaştırıcı ki birçok kreatör bu tabloyu ressamın eserlerinden biri olarak tanımış. Fakat 1990’larda yapılan teknik incelemeler pek de öyle olmadığını, resmin belki 1560’larda bilinmeyen bir ressam tarafından Bruegel’in belki de 1558’lerde kaybolan orijinal eserinin bir kopyası olduğunu söylüyor. Bu teze göre iki görüş var: Bu resim yağlı boya ile yapılmış iken Bruegel’in tuvaldeki diğer resimleri tempera*dır.

Bir diğer görüş ise uzmanların bunu, Bruegel’in diğer eserlerine kıyasla daha zayıf kalitede bulmasıdır, fakat bu sorun da tamamlayıcı boyamadan sonra komplike hale gelmiştir. Bu sebeple, müzede sergilenen tablonun üstündeki isim etiketinde, Bruegel’in ismin yanında bir soru işareti bulunur.

Mitolojide Ikarus

Ikarus’un hikâyesi, Ovid’in Metamorphoses’i ile popülerleştirilmiş. İçinde çiftçi, çoban, balıkçı ve hatta keklikten bile bahsedilmiştir. Gerçi kuşla ilgili uzun bir mevzu bulunmakta. Yeğeninin eğitiminden sorumlu olan Daedalus, öğrencisinin genç yeteneğini kıskanmış, çocuğu kutsal hisardan aşağı itmiştir. Bilgelik tanrısı Pallas, araya girerek çocuğu kurtarmak için bir kekliğe dönüştürmüştür. Yani Ovid’e göre diğer karakterler “şaşkına dönmüş, tanrıların gökyüzünden onlara yaklaştığını düşünmektedirler” fakat tablodaysa, olayın hiçbirinin umurunda olmadığını görüyoruz. Felemenkçe bir deyiş vardır – ve bildiğiniz üzere Bruegel deyişlere bayılır, tablolarını deyişlerin görsel bir betimlemesi olarak yapmıştır-: ‘Ve çiftçi toprağı sürmeye devam etti…” (En de boer… hij ploegde voort”) İnsanların, önlerinde acı çeken birine olan aldırmazlığına dikkat çekmek istemiş. Ve gördüğümüz şey de bu, insanlığın Ikarus’un ölümüne olan duyarsızlığı. Lakin kim kendi sıradan hayatından kafasını kaldırıp Ikarus’un, doğayı kandırmak isteyen birinin, trajik ölümüyle ilgilensin ki?

Tablo, müze tarafından 1912’de satın alınmıştır. 1953’te tablonun farklı bir yorumu, genelde sahte olduğu görüşüyle, ortaya çıkmış ve Daniel van Buuren tarafından bugünlerde Brüksel’de bir müze olan kişisel evi için edinmiş. Burada, bir önceki versiyonda kayıp bir karakteri görüyoruz- havada süzülen Daedalus. Ayrıca tıpkı Ovid’in hikâyesindeki gibi çobanın ona doğru baktığı görülüyor.

Gerçekten de Bruegel’in tablosu olmasa da, baktığınız anda gözlerinizi ondan alamıyorsunuz. Brüksel Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi’ne gittiğinizde bir göz atmayı unutmayın.

Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi’ndeki tabloda tek bir rahatsız edici detay var o da güneşin batıyor oluşu. Ikarus’un kanatlarının güneşin ışınları yüzünden erimiş olması gerekiyordu. Fakat eğer güneş ufukta kayboluyorsa bu nasıl mümkün olabilir? Dahası, güneş denizdeki kendi yansımasıyla uyuşmuyor. Aynı zamanda, van Buuren’in versiyonundaki güneş dorukta. Bütün bunlar bizi şu sonuca götürüyor: Büyük ihtimalle ilk tabloya, hiçbir mantıklı sebep olmadan, güneş sonradan eklendi. Belki de daha sanatsal bir manzara için kim bilir?

Tempara*: Orta Çağ’da tutkallı su ile boyanın, çoğu zaman yumurtanın akıyla karıştırılması suretiyle elde edilen boya türü.

Kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/painting-of-the-week-pieter-bruegel-the-elder-landscape-with-the-fall-of-icarus/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir