Haftanın Tablosu: Pencereden Paris, Marc Chagall, 1913

Kültürün, özgürlüğün ve modernliğin sembolü olarak Paris şehri, yirminci yüzyılın ilk yıllarında dünyanın dört bir yanındaki sanatçılar için çekici bir cazibe merkeziydi. Çoğu ressam ve heykeltıraş, şair ve yazar, Paris’in sanat galerileri, sanatçı konutları ve kafelerle dolu, Montparnasse olarak bilinen hareketli bir bölgesine yerleşiyordu. Bu sanatçılardan biri de 1910 yılında Rusya’dan Paris’e taşınan Marc Chagall’dı. Buraya yerleşen sanatçıların çoğu, stüdyolar kurdular ve birbirlerinin çalışmalarını keşfettiler. 

Marc Chagall, Pencereden Paris, 1913, Solomon R. Guggenheim Müzesi, New York.

Pencereden Paris’te Chagall, meslektaşı Robert Delaunay’ın Orfik Kübizme olan borcunu, şehrin yukarısındaki gökyüzünü yarı saydam yaparak üst üste binen canlı renkli düzlemlerde açıkça göstermiştir. Ayrıca Delaunay, Eyfel Kulesi’ni de resmetmeyi severdi. Chagall’ın, sağ üst köşede gözüken paraşütçüsü, Eyfel Kulesi’nin tepesinden 1911 yılında ilk başarılı atlayış gerçekleştiren ve ilk sırt çantası paraşütünün yaratıcısı olan bir Rus mucidinin çağdaş deneyimine atıfta bulunuyor olabilir.

Marc Chagall, Pencereden Paris, 1913, Solomon R. Guggenheim Müzesi, New York, detay.

Ayrıca sanatçının gökten Paris’e düşen bu adamı resmine dahil etmesi, kendisinin, yeni Batılı yaşam tarzı ve şimdi kucakladığı yeni çağdaş sanat biçimleriyle yeni aldığı inanç sıçramasına bir gönderme gibi görünüyor. Resimdeki diğer motifler, sanatçının yerlisi olduğu Vitebsk şehrini akla getiriyor. Bu resim, Chagall’ın bir yıl önce resmettiği ve sanatçının doğum yerini Paris ile karşılaştırdığı bir otoportredeki pencere görünümünün büyütülmüş bir versiyonudur. Sağ alt köşedeki Janus (iki yüzlü Roma tanrısı) figürü, sanatçının aynı anda batıya Fransa’daki yeni evine ve doğuya doğru Rusya’ya baktığı şeklinde yorumlanmıştır.

Marc Chagall, Pencereden Paris, 1913, Solomon R. Guggenheim Müzesi, New York, detay.

Ünlü sanatçının anavatanı Rusya’ya duyduğu özlem, resmin ortasındaki kedinin sol tarafında, ters şekilde giden tren ile de temsil edilmektedir. Bu, eve dönememesi anlamına geliyordu. Sarı kedinin insan şeklindeki yüzünün nedeni ise, Yahudi halkının genellikle kedileri, vefat eden birinin, aile üyelerine musallat olmak için kedi formunda hayata geri dönen günahkarlar olarak düşünmelerindendir.

Resim de Paris’in, hem eksantrik hem de sevgi dolu gözlerden görülen, hayali ve gerçeği yan yana getiren, parlak bir şekilde dengelenmiş ve görsel olarak çekici bir enstantanesidir.

Kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/marc-chagall-paris-through-the-window/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir