Haftanın Tablosu: Terzi, Giovanni Battista Moroni

Giovnni Battista Moroni, Geç Rönesans dönemine ait İtalyan ressamdır. Ayrıca Giambattista Moroni olarak da anılır. Aristokrasinin ve din görevlilerinin zarif ve gerçekçi portrelerini yapmasıyla tanınan sanatçı, on altıncı yüzyıl İtalya’sının en büyük portre ressamlarından biri olarak kabul edilir. Terzi, Giovanni Battista Moroni’nin en meşhur portresidir. Hayret verici bir sanat eseri olmasının yanında, modelin kendisi de oldukça yakışıklı gözükmektedir. Bu yazımızda, Moroni’nin Terzi adlı resmini inceleyeceğiz.

Giovanni Battista Moroni, Terzi, 1565-1570, National Gallery, Londra

Sanatçı

Moroni (1520 – 1579) çoğunlukla Bergamo’da çalışmış, yerel aristokrasinin ve burjuvazinin portrelerine odaklanmıştır. Eserleri, konuların çok gerçekçi sunumlarını ve hassas karakter çalışmalarını içermektedir. Portreleri, çoğunlukla gücün dışsal sunumunu yansıtmak için görev yaptığından dolayı idealize edilmeleri gerekiyordu. Bu yaklaşım o zamanlar pek yaygın olmadığından Moroni’nin eserleri çok daha özel görünüyordu.

Eserleri olağanüstü kalitede olmasına rağmen, o zamanlar Kuzey İtalya’nın en büyük ressamları Titian ve Veronese ile karşılaştırıldığında, Moroni’nin ismi nispeten bilinmiyordu. Bunun nedeni Moroni’nin küçük camia patronlarının Bergamo çevresinde yoğunlaşmasıydı. Ölümünden sonra resimleri, ressamlığı ve ustalığından dolayı takdir edilmiştir. Takdir edilmeye de devam etmektedir ancak eserleri genellikle, Titian ve Veronese’in eserlerine yanlışlıkla atfedilmektedir.

19. yüzyılda İngilizler tarafından yeniden keşfedildikten sonra resimleri giderek daha popüler hâle gelmiştir. Şöhreti arttıkça dönemin önde gelen yazarları da dahil olmak üzere birçok kişi tarafından takdir edilmiştir. Örnek verecek olursak, Henry James’in The Liar (1888) adlı kısa hikâyesinde, Moroni’nin Terzi‘si, en iyi başyapıtlardan biri özelliğini taşımaktadır. Dahası, 1860 ve 1870’lerde Londra’daki Ulusal Galeri’de Moroni’nin birçok eserini görmüş olan yazar George Eliot, Terzi‘den, Daniel Deronda (1876) isimli kitabında şöyle bahsetmektedir:

George Eliot, Henleigh Mallinger Grandcourd adlı karakterini akşam yemeğinden sonra tüttürdüğü sigarasıyla ateşin yanında uzanır vaziyette betimlemiştir. “Puroyu görmezden gelirsek” diye yazdı Eliot ve devam etti, “Grandcourd’u, çözülemeyen bakışlar ile temayüz havasını mükemmel bir şekilde harmanlayan ressam Moroni tarafından yapılmış bir portre olarak hayal edebiliriz.” Sonrasında, “Bu büyük ustanın portresi, sessiz bir ruh hâli içinde olan Grandcourt kadar canlı bir arkadaş olabilirdi.” diye ekledi.

Burada Grandcourt, sadece bir Moroni portresinin ifadesizliğine değil, aynı zamanda herhangi bir portrenin insanlık dışı duruşuna da sahiptir.

TERZİ

Giovanni Battista Moroni, Terzi, 1565-1570, National Galeri, Londra

Terzi, çok seçkin bir sanat eseri olmasının yanında aynı zamanda devrimsel nitelikteydi. O zamanlarda yapılan portreler, kişinin gücünü belgelemenin ve izleyiciye kanıtlamanın bir yoluydu. Neredeyse kişisel propaganda yapmak için kullanılıyorlardı ve bundan dolayı seçilmiş birkaç kişi için rezerve edilmişlerdi. Bu resimde ise bunun yerine bir zanaatkâr bulunmaktadır. Hâli vakti yerinde olan ancak hâlâ aristokrasinin veya yüksek sınıfın üyesi olmayan biri. Yine de bakışlarında adeta bir meydan okuma var: Kendisinin de resmedilmesinin bir sorun olmadığı hakkında bize kafa tutmaktadır. Zanaatının malzemelerini – makası ve kumaşı – gururla tutuyor, bakışlarını işinden başka yöne çevirip bize göz atabilecek kadar uzman. Renk paleti sınırlıdır ancak renkler asil bir şekilde, her bir gölgenin yansımasına ve birlikte dingin bir ahenk oluşturmasına izin verilerek kullanılmıştır.

Tablo, 1863 yılında Londra Ulusal Galerisi için satın alındığı zaman yöneticinin eşi Elizabeth Rigby Eastlake, Terzi‘nin çok ünlü bir eser olacağından kendi günlüğünde bahsetmiştir.

Kaynak:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir