Mitolojide Semboller: Lotus

Yeniden doğuşun simgesi, tanrıların doğduğuna inanılan, güneşin ışıklarının yaprakları aracılığıyla dünyaya açılan ve birçok duygunun tercümanı olan lotus çiçeği; çamurlu sularda, bataklıklarda yaşar ama yapraklarına baktığınız zaman sanki etrafında hiç kir yokmuş gibi düşünürsünüz. O kadar saf ve güzel durur ki onu izleyen sadece onun varlığı ile ilgilenir, etraftaki çamurlu su bile gözüne berraklaşır. Lotus bitkisinin köklerinin bulunduğu kısım çamurlu olmasına rağmen yaprakları tertemizdir çünkü bitki üzerinde yer alan çeperler sayesinde hiçbir kir zerresi yapraklarında tutunamaz ve çamurlu suya geri döner. Bundan dolayı lotus mitolojide temizliğin, saflığın, hayata doğmanın sembolü hâline gelmiştir.

Hangi kültür aynasından bakılırsa onun yansıması ile oluşan bağlamlarda lotusun birçok anlamı oluşmuştur. Hindistan’ da en güzel çiçek olarak kabul edilir. Çiçeklerin çoğu ilk önce çiçek açıp çiçeklerini döktükten sonra meyve verirken lotus meyvesi olgunken çiçek açar. Budizm’de lotus meyvesi geleceği, çiçeği şimdiyi, sapı geçmişi temsil eder. Kutsal yeniden doğum ve evrende yaratılış sembolü olarak görülmesinin sebebi tohumları ile kendisini dölleme özelliğine sahip olmasıdır. Hint ve Eski Mısır inançlarında tanrıların doğduğu çiçek olarak adlandırılır.

Hint mitolojisine Brahmanizm etrafında şekillenen öğretilerde yaratıcı tanrı Brahma, koruyucu tanrı Vişnu ve yıkıcı tanrı Şiva, mitlerde Lotus çiçeğinin üzerinde oturarak temsil edilirler. Budizm’de çiçeğin rengi onun temsil ettiği varlığı simgeler. Kırmızı lotus kalbi, merhamet ve sevgiyi, mavi lotus bilgiyi ve bilgeliği, beyaz lotus saflığı, huzuru ve pembe lotus aydınlanmayı temsil eder.

Lotus çiçeği Hindistan’da o kadar kutsal kabul edilmektedir ki bunu daha iyi yansıtmak için onun şeklinde tapınak inşa etmişlerdir. Hindistan’ın başkenti Delhi’de bulunan bu tapınak dairesel bir yapıya ve dokuz kenara sahip olup yapının en alt kısmında bulunan ve lotusun taç yaprakları gibi dışarı doğru uzanan 9 kanat, yapıya ana şeklini vermiştir. Her yöne uzanan ve sekiz katlı yol olan 8 dilimli yol acıdan azade olmayı sağlayabilecek en belli başlı yöntemdir. Bu yolun dilimleri doğru anlayış, doğru düşünce, doğru konuşma, doğru eylem, doğru yaşam biçimi, doğru çaba, doğru dikkat, doğru konsantrasyondur.

Bahai Tapınağı (Lotus Tapınağı)

Lotus ateşe atıldığında yanmaz, üstünde mumsu yapıda olan bir madde ile kaplıdır. Eski İran rivayetlerine göre de lotus çiçeği suda korunduğuna inanılan Zerdüşt’ün ferinin saklandığı yer olarak bilinir. Çin’de masumiyetin, temizliğin simgesidir lotus. Resimlere, güzellik uğruna giyilen ayakkabılara, tinsel duyumlarla birçok yerde birçok şekilde anlamı vuku bulur.

“Study of Lotus Blossoms/Çiçek açmış lotus Etüdü”

Dönem resimleri, yin-yang (gökyüzü-toprak, dağ-su, uzak-yakın) öğretisi ile boşluğu içerisinde barındırarak ifade edilirken, bu felsefenin etkisi lotus sembolik özelliklerinin yanında, doğanın “kendisi kadar doğru bir görüntüyü yansıtma” düşüncesi ile yüzeyde yalnızca varlığını imler. Bu yönüyle lotus bitkisi, dış hatları belirgin, içyapısı ise uçucu renk anlayışı ile yansıtılır. Böylece doğanın kâğıt yüzeye yalnızca bir izi olarak var kılınır. Song Hanedanlığı dönemine ait olan Hua Yan’ın, “Study of Lotus Blossoms/ Çiçek açmış lotus Etüdü” adlı resminde yer alan boşluk, yüzeyin yaklaşık olarak üçte ikilik bir kısmını kapsar. Bu boşluk ise bakan kişide bir dinginlik hissi uyandırır. Bu düşünce;

“Boşluğa ulaşmak, dinginliğe kesin olarak demir atmaktır” ifadesini karşılarken bu resimler bir düşün görselleridir. Bu yaklaşımda, gerçekliğin sorgulandığı bir derinlik yaratma hissi kendisini belirgin kılar. “Boşluğun dolu olanın içine (lotus bitkisi) nüfuz etmesine olanak veren, onlarda canlı esin kaynakları yaratan” bu anlayışa göre lotus bitkisi, resmi saran boşluk ile kendi gerçekliğini yaratır. [1]

Antik Mısır’da “Şafakta sudan doğarak gece kendine kapanan güneşin bitkisi.” olarak tanımlanan çiçek bu yönüyle Güneş tanrısı Ra ile bağlantılı görülür kimi zaman da Ra’yı simgeler. Sudaki ilk kaos ile Nun yükselirken, RA’nın ilk var olan olarak mavi lotustan doğduğu Eski Mısırlıların güneş ve yeniden doğuşla ilişkilendirdikleri lotus çiçeği, Mısır yaratılış mitinde zamanın başlangıcında ilksel sulardan devasa bir lotus çiçeği doğduğu ve ilk sabah güneşin bu lotus çiçeğinin ortasından doğduğu aktarılmaktadır. Aynı zamanda, Eski Mısırlılar için lotus çiçeği ölümle ilintilidir, ölen insanların yapılacak bir büyüyle lotusa dönüşebileceklerine ve yeniden doğabileceklerine inanmışlardır.

Kaynakça

  • [1]Günay, B. (2009). Bitki evreninden bir gösterge olarak lotus ve sanatsal temsilleri.
  • ÖZÇALIK, M. LOTUS ÇİÇEĞİNİN FARKLI KÜLTÜRLERDEKİ ÖNEMİ VE PEYZAJ TASARIMINDA KULLANIMININ İRDELENMESİ. Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, (10), 22-28.
  • AVŞAR, Z., & Cengiz, A. (2017). DİVAN ŞİİRİNDE NİLÜFERİN KOZMİK SERÜVENİ. Electronic Turkish Studies, 12(5).
  • KAYGUSUZ, B. G. Öteki Olanın Temsili: Ruud Van Empel’ın Egzotik Dünyası. Sanat ve Tasarım Dergisi, (21), 163-173.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir