Her Şeyin Geçtiği ve Hiçbir Şeyin Geçmediği Bir Dünyada Tezer Özlü

“Işık var. Kitaplar var. Ben varım. Dünyam var.”

Türk edebiyatının ‘lirik‘ ve ‘nostaljik‘ sanatçısı olarak bilinen Tezer Özlü, tarihte bugün, 10 Eylül 1942’de dünyaya gelmiştir. Annesi öğretmen Nimet Hanım, babası eğitimci ve hukukçu Sabih Özlü’dür. Üç kardeşten sonuncusu olan Tezer Özlü, öyküleriyle öne çıkan Demir Özlü’nün kız kardeşidir. Öğretmen bir anne ve hem öğretmen hem de hukukçu olan idealist bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Tezer Özlü, anne ve babasının işi nedeniyle çocukluğunu Anadolu’nun farklı şehirlerinde geçirmiştir. İlk öğrenimini Bolu’da tamamlamasının ardından 1953 yılında ablası Sezer Duru’dan bir yıl sonra Avusturya Kız Lisesi St. Georg’a başlayan Tezer Özlü, başarılı bir öğrencilik geçirmiştir. 1962 yılında, lise son sınıf öğrencisiyken liseyi bitirmemeye, okul bitirmenin hiç de önemli olmadığına karar vermiş ve 1963 yılının Nisan ayında Almanya’ya, ablası Sezer Duru’nun yanına gitmiştir. İki ay sonra Sezer Duru ile Paris’e gitmişlerdir. Paris’i çok seven ve sonraki yıllarda da Paris’e sık sık giden Tezer Özlü, 1965 yılında babası Sabih Özlü’nün isteği üzerine İstanbul Erkek Lisesi sınavlarına girmiş ve liseyi dışarıdan bitirmiştir. Bu okulun 1 numaralı diploması Tezer Özlü’ye aittir.

“Dünya nasıl olması gerekiyorsa, öyle. Kendi kendini kurtarmayanı hiç kimse kurtaramaz.”

Tezer Özlü, 44 yıllık uzun sayılamayacak yaşamına birçok iş sığdırmış bir yazardır. Çevirmenlik, tiyatro oyunculuğu, asistanlık, radyo programları için öykü çevirmenliği gibi işlere adını yazdırmıştır. Edebî yolculuğuna öykü ile başlayan Özlü’nün ilk öyküsü “Fortuna” 1963 yılında “Yeni İnsan” dergisinde yayımlanmıştır. Sonraki öyküleri aralıklı olarak Milliyet Sanat dergisinde yayımlanmaya devam etmiştir. Tezer Sümer, Tezer Özlü Kıral ve Tuncay Gökmen gibi imzalar kullanan Tezer Özlü, kendi yaşamından keskin izler taşıyan ilk öykülerinden başlayarak incelikli, lirik ve sözünü sakınmayan, sarsıcı bir yazar olarak tanınmıştır.

”Sanki güzel bir ölü gövdeyle öç almak istediğim insanlar var. Karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. Karşı çıkmak istediğim kurallar var. Bir haykırış! Küçük dünyanız sizin olsun…”

İlk öykü kitabı Eski Bahçe 1978 yılında Ada Yayınları’ndan çıkar. 1980 yılında Çocukluğun Soğuk Geceleri adlı otobiyografik sayılabilecek öyküsel romanı Derinlik Yayınları tarafından yayımlanır. Özlü, 1981 yılında Bir İntiharın İzinde adlı kitabını yazar. 1983 yılında bu kitabıyla Marburg Edebiyat Ödülü‘ne layık görülür. Almanca olarak yazdığı bu kitabı 1984 yılında Yaşamın Ucuna Yolculuk başlığıyla Türkçeye kazandırır. Türkçe yazılan kitabın adında Özlü’nün çok sevdiği yazar Louis Ferdinand Celine’in Gecenin Sonuna Yolculuk romanının etkisi vardır.

Eski Bahçe & Eski Sevgi adıyla bir araya getirilen ve ilk olarak 1987 yılında Ada Yayınları tarafından basılan öykülerinin her birinin hangi yıl yazıldığı öykülerin altında belirtilmiştir. Buna göre, kitabın Eski Bahçe başlıklı bölümünde yer alan on bir öykü 1964-1976 yılları arasında yazılmışken Eski Sevgi bölümünde yer alan on iki öykü 1971-1985 yılları arasında yazılmıştır. Tezer Özlü’nün öykü ve romanlarının dışında kalan yazılarının toplandığı Kalanlar‘ın ilk baskısı, 1990 yılında Ada Yayınları tarafından, diğer baskıları 1995 yılından itibaren Yapı Kredi Yayınları tarafından yapılmıştır. Kitapta, Ferit Edgü’nün yazdığı “Önsöz Yerine” başlıklı bir bölüm ve Tezer Özlü’nün yayımlanmak üzere yazılmış ama daha önce kitap haline getirilmemiş yazıları bulunmaktadır. Kitap, “Önsöz Yerine”, “Yeni Buluntular”, “Batı Günlüğü”, “Cümleler”, “Sarı ve Puslu”, “Yeniden Akdeniz’de” ve “Sonsöz Gibi” başlıklı yedi bölümden oluşmaktadır.

”Gitmem gerek. Yeni resimler görmem gerek. Benimseyeceğim, içimdeki kıpırdanışları dolduracak bir resim bulana dek gitmem gerek.”

Tezer Özlü, bir öykü ve iki romandan oluşan kurmaca metinlerine, bu metinlerle tematik açıdan ilişkili bir de senaryo eklemiştir. Almanca yazılan, özgün adı Das Zeitlose Leben olan ve Sezer Duru tarafından Türkçeye çevrilen bu metin 1998 yılından itibaren Yapı Kredi Yayınları’nca basılmıştır. Sevdiği yazarlar olan Franz Kafka, Italo Svevo ve Cesare Pavese’nin izini süren bir anlatıcının yolculuk sürecinin anlatıldığı Yaşamın Ucuna Yolculuk’un senaryoya dökülmüş şekli olarak da okunabilecek Zaman Dışı Yaşam‘da, sadece Pavese’nin yaşadığı yerlere yapılan bir yolculuk konu edilir. Tezer Özlü’nün yakın arkadaşı Leylâ Erbil’le mektuplaşmalarını içeren eseri Leylâ Erbil’e Mektuplar, Leylâ Erbil tarafından hazırlanmış ve 1995 yılında Yapı Kredi Yayınlarında ilk baskısı yapılmıştır. 

Öykülerinin merkezinde genellikle çocukluk yılları olan Tezer Özlü, aile içinde babanın otoritesi ve okulda öğretmen disipliniyle uygulanan baskının toplumu nasıl etkilediğini, deneylere dayanan çarpıcı bir dil eşliğinde aktarmıştır. İlk öykülerinde filizlenen yalnızlık, ihtiyarlık, intihar, ölüm izlekleri ve korku onu yaşamının sonuna kadar rahat bırakmamıştır.

”Bir yüksekliğin, bir başıma olduğum bir yüksekliğin en ucundayım. İnemiyorum. Yaşayamıyorum. Ölemiyorum.”

Yaşamı ve insanları sorgulayan, özgürlüğüne önem veren, dayatılana başkaldıran Özlü’yü Hilmi Yavuz, şu sözlerle anlatır:

“Tezer, benim tanıdığım ilk kadın başkaldırıcıdır. Türkiye’de daha feminizmin sözü bile edilmezken ve bir Victoria ahlakının neredeyse okuryazarları bile kuşattığı 1950‟li yılların sonunda, kadını cinselliğiyle tanımlayan bir çevreye başkaldırıp üstüne üstüne giden odur. Daha mini eteğin ucu bile görünmemişken, 1960 yılında, iyiden iyiye mini bir etekle Beyoğlu’na çıkışını anımsayanlar var mıdır, bilmiyorum, ama ben buna tanık olmuşumdur.” (Yavuz, 1997)

Tezer Özlü, her ne kadar yaşamdan kaçmasıyla intihar denemeleriyle akıllarda yer edinen bir yazar olsa da satırları, yazdıkları ve fikirleri hayatla doludur. Onun eserlerini okuduğunuzda intihar fikri değil aksine hayata daha sıkı tutunma ve ”yaşama” isteği ağır basar. Tezer Özlü’nün hüzünlü mizacı, ”gamlı prenses” olarak anılmasının sebebi onun yaşadıkları değil yaşamak isteyip de yaşayamadıklarıdır. Tezer Özlü, kıymeti bu dünyadan göçtüğünde farkına varılmış bir yazardır.

Tüm yaşadıklarınla, yaşayamadıklarınla, bütün benliğinle ve bir kadın olarak iyi ki vardın Tezer Özlü!

Kaynakça:
  • YÜZÜCÜ, Ömer. “Tezer Özlü ve Sâdık Hidâyet’in Eserleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme.” (2017).
  • Gümüş, Sibel. ““Tezer Özlü‟ nün Eserlerine Bunalım Edebiyatının Etkisi.” Bülent Ecevit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak (2016).
  • https://1000kitap.com/yazar/Tezer-Ozlu/alintilar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir