Filmlerin ve Rüyaların İzinde: Thorsten Botz-Bornstein

“Görüntü; işte bizim, kör gözlerimizle bakmamıza izin verilen hakikatten bir izlenim…” (Andrey Tarkovski, Mühürlenmiş Zaman, s.91)

Alman felsefeci Thorsten Botz-Bornstein’ın Filmler ve Rüyalar adlı kitabı, Cem Soydemir’in çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıkmıştı. 2017 yılında üçüncü baskısı gerçekleşen kitabın kapağında, Andrey Tarkovski’nin Stalker adlı filminden bir kare var.

Bu yazımızda, sinema ve rüya ilişkisi üzerine önemli incelemelerin yer aldığı Filmler ve Rüyalar’ın içeriğine kısa bir göz atacağız. Thorsten Botz-Bornstein’ın çeşitli dergilerde yayımlanan bir dizi makalesinin bir araya getirildiği Filmler ve Rüyalar on bölümden oluşuyor. Bornstein, filmlerle rüyaların benzerliğinden yola çıkarak sinemada kurulan rüya sahnelerini değerlendiriyor ve rüyaları estetik ifadeler olarak ele alıyor. Tarkovski, Aleksandr Sokurov, Ingmar Bergman, Stanley Kubrick ve Wong Kar-Wai gibi sinema tarihinin belli başlı isimlerini ve kurdukları rüya sahnelerini inceliyor. Filmler ve Rüyalar, rüya imajları, alegori, rüyamsı filmlerin estetiği, filmlerdeki üslup, filmlerde Freudcu eğilimler ve Freudcu perspektif gibi pek çok konu üzerinde duruyor.

Filmler ve Rüyalar’ı özel kılan tarafı, Tarkovski sahnesine açılan bir perde olması. Bornstein, Tarkovski’ye ayrı bir yer vererek kitabının çerçevesini Tarkovski ve “rüya mantığı” etrafında çiziyor. Kitabının muhtelif bölümlerinde Tarkovski sineması üzerinde detaylı bir tahlil yaparak “rüya mantığı”nın izdüşümlerini takip ediyor.

Thorsten Botz-Bornstein, 1. bölümde Tarkovski sinemasından ve felsefesinden bahsediyor. Tarkovski’nin filmlerindeki felsefi açılımları ve rüya anlayışlarını açıklıyor. Rüya poetikasından hareketle Tarkovski sinemasının getirdiği estetik düşünceyi özetliyor ve Tarkovski’nin filmlerindeki gerçek öğelerin rüyamsı etkilerinden bahsediyor. Rüyanın yadırgatıcı etkisi, rüya mantığı, dilsel kurallar ve vahşet sineması, bölümün alt başlıklarından birkaçı.

2. bölümde ise sanat, uzam ve rüyamsı yadırgatıcılık üzerine bazı değerlendirmeler var. Yazar, Tarkovski, Heidegger ve Alman ressam Caspar David Friedrich arasındaki bağa temas ederek uzay ve rüya kavramları üzerine düşünüyor. Friedrich’in resimlerini ve romantik manzara temsillerini, Heidegger’in uzam denemesi ile Tarkovski’nin sinematografik ilkelerini inceliyor.

3. bölümün genel perspektifini Rus yönetmen Aleksandr Sokurov ve resmi andıran filmleri oluşturuyor.

4. bölümde yazar, Strindberg’in Rüya Oyunu’ndan bahsediyor ve İsveçli yönetmen Ingmar Bergman’ı anlatıyor. Bu bölümde Bergman’ın Persona’sını inceleyen Bornstein, Freud’un rüya çalışmaları ile Freudcu perspektifin psikanaliz fikri üzerine de bazı tespitlerde bulunuyor.

İskandinav kültürüne ayrılan 5. bölümde yazar, İskandinav sanatından ve Kuzey Avrupa’da gelişen “rüya sanatı”ndan bahsediyor. Bornstein, İskandinav sinemasının en büyük olayının Ingmar Bergman olduğuna dikkat çekerek İsveç filmleri ile İskandinav karakteristiklerinin Bergman üzerindeki etkisini anlatıyor. Mimar Alvar Aalto ile Bergman estetiğinin benzerliği, İsveç sinemasının özgün dili ve yine İsveç sinemasında taşra ve merkezin sanat alanında gördüğü işlev ve taşralılık bağlamında sanatçının nasıl değerlendirildiği, bu bölümde tartışılan konular arasında.

6. bölümde Bornstein, Avusturyalı yazar Arthur Schnitzler’in “Rüya Roman” adlı romanıyla onun uyarlaması olan Stanley Kubrick’in “Gözü Tamamen Kapalı”sını karşılaştırıyor. Schnitzler ve Kubrick’in deneyimleri bağlamında minör sanat ile majör sanat hakkında bir tartışma yürütüyor.

Wong Kar-Wai’ye ayrılan 7. bölümün genel çerçevesini Wong’un filmleri, Kawaii kültürü ve Doğu Asya filmlerinin rüya dili oluşturuyor.

8. bölümde ise yazar, Yeni-Platoncu felsefeci Plotinos ile Tarkovski’yi ilişkilendirerek iki ismin gizemcilik düşüncesini paylaştıklarına dikkat çekiyor. Bölümde, Tarkovski’nin sinemasına ve gizemli rüya alanına da değiniyor.

9. bölümde Bornstein, Tarkovski’nin Walter Benjamin ile ortak taraflarını değerlendiriyor ve Benjamin’in yadırgatıcı imaj kavramını irdeliyor. Bölümde, rüyanın ritmi, üsluplaştırma, alegori, rüyamsı yadırgatıcılık ve gerçeklik gibi alt başlıklar var.

Son bölüm olan 10. bölümde ise filmler ve rüyalarla ilgili on anahtar sözcük yer alıyor. Bornstein bu sözlük denemesinde, Gerçeküstücülük ve sinemada gerçeküstücü estetik, filmde rüya estetiğinin ikinci kaynağı olan Dışavurumculuk, Tekinsiz fenomeni ve Hülya gibi kavramları sinema tarihinden örneklerle ele alıyor.

Filmler ve Rüyalar, sinema ve rüya sahnesi üzerine okunabilecek enfes bir kitap.

Kaynak: Thorsten Botz-Bornstein, (2017) “Filmler ve Rüyalar”, İstanbul: Metis Yayınları.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir