Jacub Schikaneder, 27 Şubat 1855’te dünyaya gelmiş Prag doğumlu Bohem hayatı yaşayan bir ressamdı. Schikaneder, kasvetli ruh halindeki açık havada yaptığı hoş resimlerle bilinmektedir. Resimlerinde genellikle yoksul ve dışlanmış figürleri karakterize ederdi. Schikaneder’in diğer favori örgeleri sonbahar ve kış aylarında Prag şehrinin köşeleri ve sokak aralarını resmetmektir.
1880 ve 1890’lı yılların başlarında Schikaneder, genç bir kızın harap hayatının acıklı motiflerini birkaç kez kullanmıştı. Bu tür motiflerin seçiminde İngiliz Ön Raffaeloculuk akımından, özellikle John Everett Millias’tan dolaylı yoldan etkilenmiştir. Çağdaşlarının doğrultusunda Schikaneder, bu sahnelerin çoğunu yaşam arzusu ve yoksulluk ile karşı karşıya bırakarak betimlemeyi seçmiştir.
Evdeki Cinayet eserinin doruk noktası, bu sefil ve büyük apartmanda bir kadının trajik ecelini tasvir etmesidir. Eser, hikâyesinde en düşük sosyal tabakadan başlanarak, iki metreden daha yüksek üç metreden daha uzun bir tuval üzerine boyanmıştır. Ressam eserine, toplum için önemli eserler olarak kabul edilen tarih resimlerinin önemini atfetmiştir.
Grubun önündeki bir adam cesedi işaret etmektedir, cesedin kendisi ise geriye dönük gibi durmaktadır. Eser gizemleri ve detaylarıyla keşfedilmesi gereken harika bir resim. Kendi aralarında, etraflarındaki faciadan bağımsız olarak duran bu kalabalık grup, fantastik bir karakter koleksiyonudur. Ellerini sıkıca birbirine tutturan hizmetçiye veya öne doğru eğilmiş olan adama baktığımızda, gruptaki insanların çoğunun dehşete düşmekten çok düşünceli ve meraklı gözüktüklerini söyleyebiliriz. Belki de Schikaneder’in asıl göstermek istediği, cinayeti görüp de ilk histeri anını atlatan insanlardır.
10 kişilik – kapının önündeki yaşlı adamın yanında kolayca gözden kaçabilecek küçük kız da dahil – gruba baktığımızda, cesedin tam karşısında duran yaşlı çifte daha çok odaklandıklarını görebiliriz. Merak uyandırıcı bir şekilde, bu kargaşadan en çok etkilenen küçük çocuk gibi görünüyor, pozu rahatmış gibi gözükse de bakışları yerdeki kadına tutulmuş. Çocuğa işaret eden adamın hiddetinden, adamın arkasındaki hizmetçi kızın diplomatik çekingenliğine kadar, Schikaneder ifade yoluyla karakter oluşturmada çok iyidir. Yüzlerindeki ifadeye bakıldığında hissettikleri birbirinden tamamen farklı gibi gözüken bu grubu, ressam, korku bağlamı ile birbirlerine uygun ve inandırıcı hale getirmiştir.
Schikaneder’in kadınların sefalet içindeki kaderini yansıtan bu görüntülerden ilham almak için derinlemesine araştırma yaptığı varsayılmaktadır. Araştırmaların belirttiğine göre Evdeki Cinayet eserine ilham veren yerin, sanatçının yaşadığı şehir olan Prag’da Sitalska caddesinin çıkmaz sokağı olan bir kenar mahallesidir. Duvarlar fırçalanmış ama hâlâ kirli, camların çerçeveleri tahtadan ve eğri büğrü. Sağ köşede ise varil ile birlikte bir parça kırık ve çürük tahta parçası görünmekte. Buradaki yalın gerçeklik ve Schikaneder’in kendi deneyimlerine bağlı olarak resmettiği alanın inanılmaz ayrıntıları hiç de tesadüfi değil.
Bütün bu ayrıntıların dışında öldürülmüş kadının kendisine değinirsek, bir zamanlar açıkça belli olan zarafetine rağmen, sanatçı onun ölümünü tasvir etmede yetersiz kalıyor. Kendi kan birikintisi içinde başı usulca bükülmüş kadının, bileği de garip bir şekilde geriye doğru kıvrılmıştır. Kadının pozisyonundan ve hemen arkasındaki kapı girişindeki kan izinden anlaşılacağı üzere, kalabalığın onu bulmasından önce birkaç saniyeliğine bir yerlere tutunmaya çalışmış ve tökezleyerek düşmüştür.