Tarihin En Kötü 5 Salgını Nasıl Sonuçlandı?

İnsan uygarlığı geliştikçe bulaşıcı hastalıklar da gelişti. Birbirleriyle ve hayvanlarla iç içe yaşan bir sürü insan, genelde zayıf sağlık şartları ve beslenmeyle birlikte, hastalık için verimli üreme alanları sağladı. Ve yurt dışındaki yeni ticaret rotaları ilk küresel salgını uzak ve geniş bir alana yaydı.


Çeviren: Talha Kayalı

İşte dünyanın en kötü 5 salgının nasıl sona erdiği.

  • Justinian Veba Salgını- Ölecek Kimse Kalmadı

Tarihte kaydedilen 3 ölümcül salgın tek bir bakteriden kaynaklandı, Yersinia pestis, ölümcül enfeksiyon, veba diye de bilinir.

Justinian Veba Salgını M.Ö 541 de o zamanlar Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis’e ulaştı. Yakın zamanda fethedilmiş toprak olup İmparator Justinian’a tahıl olarak vergi veren Mısır’dan Akdeniz üzerine kadar taşındı. Veba taşıyıcı pireler, tahılın içinde gezen farelere doğru bir yolculuğa başladı.

Veba, Konstantinopolis’i kırıp geçti ve Avrupa üzerinden Asya, Kuzey Afrika ve Arabistan’a kadar yaklaşık 30-50 milyon insanı öldürerek, dünya nüfusunun yarısı da denebilir, büyük bir hızla yayıldı. 

“İnsanların hastalıklı insanlardan kaçmak dışında bu hastalıkla nasıl savaşacakları hakkında hiçbir bilgileri yoktu” diyor, DePaul Üniversitesi Tarih Profesörü Thomas Mockaitis.

“Vebanın nasıl sona erdiği ile alakalı en büyük tahmin salgındaki insanlarının çoğunun bir şekilde hayatta kalmaları ve bu hayatta kalanların ise bağışıklık kazanmış olmalarıdır.”

  • Kara Ölüm- Karantinanın Ortaya Çıkışı

Veba hiçbir zaman uzaklaşmadı, 800 yıl sonra döndüğünde ise hiçbir şey olmamış gibi öldürmeye devam etti. Avrupa’yı 1347’de vuran Kara Ölüm, akıllara zarar bir biçimde sadece 4 yılda 200 milyon can aldı. 

Hastalığın nasıl durdurulacağına gelince, insanların hâlâ bilimsel olarak bulaşma anlayışı yoktu diyor Mockaitis, ancak bunun yakın olma ile alakası olduğunu biliyorlardı. Bu yüzdendir ki Venedik kontrolündeki liman şehri olan Ragusa’daki ileri görüşlü yetkililer, yeni gelen denizcilerin hasta olmadıkları anlaşılana kadar izole edilmelerine karar verdi.

İlk başta, denizciler 30 gün boyunca gemilerinde tutuldu, bu da Venedik hukukunda trentino olarak biliniyordu. Zaman geçtikçe Venedikliler bu izolasyon süresini zar zor 40 güne kadar (quarantino -italyanca 40-) çıkardı, karantina kelimesinin kökeni ve Batı dünyasında uygulanmaya başlaması bu şekildedir. 

“Bunun kesinlikle etkisi oldu” diyor Mockaitis.

  • Londra’daki Büyük Veba- Hastalığı Hapsetmek

Londra kara ölümden sonra asla gün yüzü göremedi. Veba, 1348’den 1665’e kadar       neredeyse her 20 yılda bir tekrar kendisini gösterdi. Bu salgınlarla beraber İngiltere başkentinde yaşayan erkek, kadın ve çocukların yüzde yirmisi hayatını kaybetti.

1500’lerin başında İngiltere, hastaları ayırmak ve izole etmek için yasaları yürürlüğe koydu. Vebanın baş gösterdiği evler, dışarıda bir direğe bağlanan balya samanı ile işaretlendi. Eğer ailenden birinde veba bulgusu var ise, sokağa çıktığında beyaz bir sopa taşıman gerekirdi. Kedilerin ve köpeklerin hastalığı taşıdıklarına inanılıyordu, bu sebepten yüzbinlerce hayvanın toplu katliamı gerçekleşti.

Sadece 7 ayda 100.000 Londralı öldüren 1665’teki büyük veba, yüzyıllar boyu süren salgınların sonuncusu ve en kötülerinden biriydi. Tüm eğlence mekanları kapatıldı ve hastalığın yayılmasını önlemek için, teşhis konulanlar zorla evlerine kapatıldı. Kapılarına, affedilme isteğinden dolayı kırmızı haçlar çizildi: “Lord have mercy upon us.” Tanrım bize merhamet et.

Hastaları evlerine kapatmak, ölüleri toplu mezarlara gömmek kadar zalimce gözükse de, bu son büyük veba salgınını önlemenin tek yolu bu olabilirdi.

  • Çiçek Hastalığı- Avrupa Hastalığı Yeni Dünyayı Öfkelendiriyor

Yüzyıllar boyunca Avrupa, Asya ve Arabistan’a özgü bir hastalık olan Çiçek Hastalığı, bulaştığı 10 kişiden 3ünü öldüren ve geri kalanında da çiçekbozuğu izi bırakan kalıcı bir tehditti. Fakat çiçek hastalığı 15. yüzyılda ilk Avrupalı kaşiflerle beraber geldiğinde, Eski Dünya’daki ölüm oranı Yeni Dünya’daki yerlilere kıyasla azaldı.

Günümüz Meksika ve ABD yerlilerinin çiçek hastalığına karşı hiç doğal bağışıklılığı yoktu ve virüs onları yıktı geçti. 

“İnsanlık tarihinde Amerika’da olanlara denk olacak bir ölüm olmadı, yerli nüfusun %90-95’i bir yüzyıl boyunca yok oldu.” diyor Mockaitis. “Meksika istila edilmeden önce 11 milyon iken, nüfusu 1 milyona kadar düşüyor.”

Yüzyıllar sonra çiçek hastalığı, aşı ile sona eren ilk virüs salgını oldu. 18. yüzyılın sonlarında, Edward Jenner adlı bir İngiliz doktor, suçiçeği adında daha hafif bir virüsle enfekte olan sütçülerin çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazandıklarını gözlemledi. Jenner, bahçıvanının 9 yaşındaki oğluna inek çiçeği –cowpox- aşıladı ve daha sonra hastalığa yol açmadan çiçek hastalığı virüsüne maruz bıraktı.

Jenner 1081’de “İnsan türünün en korkunç belası olan çiçek hastalarının yok edilmesi bu uygulamanın nihai sonucu olmalı” dedi. 

Ve haklıydı. Yaklaşık iki yüzyıl daha sürdükten sonra 1980’de Dünya Sağlık Örgütü çiçek hastalığının tamamen ortadan kaldırıldığını duyurdu.

  • Kolera- Halk Sağlığı Araştırmaları Zaferi

19. yüzyılın başlarından ortalarına kadar, kolera İngiltere’yi geçerek on binlerce kişiyi öldürdü. Günün geçerli bilimsel teorisi, hastalığın “miasma” olarak bilinen kötü hava tarafından yayıldığını söyledi. Ancak John Snow adına İngiliz doktor, ilk belirtilerden birkaç gün sonra kurbanlarını öldüren gizemli hastalığın Londra’nın içme suyunda gizlendiğinden şüphelendi.

Snow, ölümcül salgınların kesin yerlerini izlemek için hastane kayıtlarını ve morg raporlarını araştıran bilimsel bir Sherlock Holmes gibi davrandı. 10 günlük bir süre zarfında kolera ölümlerinin coğrafi grafiğini oluşturdu ve içme suyu için popüler bir şehir olan Broad Street pompasını çevreleyen 500 ölümcül enfeksiyondan oluşan bir küme buldu.

Koleranın bu yıkımının durumunu ve kapsamını öğrenir öğrenmez, Broad Street’teki çok sık rastlanan sokak pompasının suyunda bir miktar kontaminasyon olduğundan şüphelendim.”

Çılgın bir çaba ile Snow, yerel yetkilileri Broad Street’teki içe suyu pompa kolunu çıkarmaya ikna etti, kullanılamaz hale getirdi ve adeta bir sihir gibi enfeksiyonlar kurutuldu. Snow’un çalışması bir gecede kolerayı iyileştirmedi, ancak sonunda kentsel sağlık koşullarını iyileştirmek ve içme suyunu kirlenmeye karşı korumak için küresel bir çabaya yol açtı.

Kolera büyük ölçüde gelişmiş ülkelerde ortadan kaldırılmış olsa da, üçüncü dünya ülkelerinde yeterli kanalizasyon arıtması ve temiz içme suyuna erişimi olmayan kalıcı bir katildir.

Kaynak: https://www.history.com/news/pandemics-end-plague-cholera-black-death-smallpox

Tarih içinde yayınlandı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir