Albrecht Dürer (1471-1528), dâhi olarak adlandırılmayı gerçekten hak eden ender sanatçılardan biridir. Dürer’in zekâsı, iç gözlemi ve amansız mükemmeliyetçiliği, onu bir melankoli durumuna – şimdi depresyon olarak bilinen şeye – sürüklemiş olabilir. Dürer’in ünlü Melankoli I gravürü, sanatçının psikolojik otoportresi olarak adlandırıldı ve aslında bu görüntü, aşırı iç gözlem hayal gücünü felç ettiğinde, yüksek beklentilerin ve zayıflatıcı ataletin korkunç mücadelesini yansıtmaktadır.
Baskının başlığı, gravürün kendisinde görünen, arkaik olarak yazılmış olan Melencolia I başlığından geliyor. Dürer’in gravürleri arasında levhada adı olan tek gravürdür. 1514 tarihi iki yerde görülmektedir- sihirli karenin alt sırasında ve sağ altta Dürer’in monogramının üstünde. Muhtemelen “I”, Alman hümanist yazar Cornelius Agrippa tarafından tanımlanan üç tür melankoliden birincisine atıfta bulunuyor. Melancholia Imaginative olarak adlandırılan bu ilk türde “hayal gücü”; “akıl” ya da “mantık”tan üstündür. Sanatta yaratıcılık, üç deha kategorisinin hiyerarşisinde ilk ve en düşük olarak kabul edilen hayal gücü alemiydi. Bir sonraki, akıl alemi ve en yüksek olanı ruhun alemiydi.
Melankoli I, birçok yoruma konu olmuş alegorik bir kompozisyondur. Bunlardan başlıca iki tanesi:
1. Genel Bir Depresyon Alegorisi veya Melankoli
Bazı sanat tarihçileri, görüntünün depresif veya melankolik duruma atıfta bulunduğunu öne sürüyor. Resimde bunu önerebilecek birkaç sembol bulunmakta. Bunlar:
- Kullanılmayan figürü çevreleyen geometrik ve mimari araçlar.
- Zamanın dolduğunu gösteren kum saati.
- Boş terazi.
- Kese ve anahtarlar.
- Gökyüzündeki uyarı ışığı (veya kuyruklu yıldız) ve gökkuşağı.
- Antik dünyada bir ruhu simgeleyen morali bozuk kanatlı dâhi figürü.
- Matematiksel bilgi, sembollerin kullanımıyla referans alınır: pergel, geometrik cisim, sihirli kare, terazi, kum saati.
- Alt sıranın iki orta hücresiyle birlikte kazıma tarihi 1514’ü veren 4×4 sihirli kare. Ayrıca kare, 34 sayısına dayanan geleneksel sihirli kare kurallarına sahiptir ve karenin dört kadranı, köşeleri ve merkezi de bu sayıya eşittir.
- Tepesi kesilmiş eşkenar dörtgenin üzerinde bulunan belli belirsiz bir kafatası. Bu şekil artık Dürer’e ait bir parça olarak biliniyor. Yıllar boyunca, bu çok yüzlünün kesin şeklini tartışan çok sayıda makale olmuştur.
2. Dürer’in Melankolisi veya Depresyonunun Bir Alegorisi
Melankoli I’in otobiyografik yorumu sanat tarihçileri tarafından önerildi. Bu yorumlara göre gravür, sanatçının güven kaybıyla kuşatılmış bir temsili olabilir. Dürer Melankoli’yi çizmeden kısa bir süre önce şöyle yazmıştı: “Güzel olan ne bilmiyorum.”
Orta Çağ felsefesinde, “her birey dört mizahtan biri tarafından yönetiliyor” düşüncesi hakimdi. Glack Gall (Black Bile, Black Gile)* ile ilişkilendirilen melankoli, dörtlünün en az arzu edileniydi ve melankolikler, deliliğe en çok yenik düşenler olarak kabul edildi.
Rönesans görüşü, melankoliyi yaratıcı dehayla ilişkilendirdi; böylece fikir, mizahın statüsünü değiştirirken, aynı zamanda bilinçli sanatçının hediyesinin korkunç riskler taşıdığını fark etmesini sağladı. Kanat ile kişiselleştirilmiş, başını eline yaslayarak kederli bir şekilde oturan ve elinde bir pergel tutan Melankoli, sanatsal yaratımın temelini oluşturan yedi liberal sanattan biri olan geometri ile ilişkili diğer araçlarla çevrelenmiştir. Melankoli’nin bu kişileştirilmesi güçlü ve yeteneklidir; ancak durağandır, figür çaresizlik içinde batmış görünmektedir. İnşaat aletleri etrafa dağılmış durumda – pergel, testere, çivi, – ama figür onları el değmeden orada bırakıyor. Şekil çift cinsiyetlidir; kadın zamiri burada melankoli kelimesinin cinsiyetine uygun olarak kullanılmaktadır, ancak bazı sanat tarihçileri figürün erkek olduğuna inanmaktadır. Güçlü, kaslı, sağlam vücudu ve narin kanatları, ikileminin somut bir örneğidir. Uçmayı arzuluyor, ancak minik kanatlarını kaldıramayacak kadar ağır.
Belki de bu bir aşırı gurur alegorisidir -önemsiz bir insanın bir tanrı gibi olabileceğine inandığı tehlikeli bir kibir; çünkü uçmak tanrılara hastır- İkarus güneşe çok yakın uçtuğu zaman kendine özgü, bal mumundan olan kanatları eridiğinde bunu talihsiz bir şekilde öğrenmişti. Dünyada bir insan olmanın kütle ve hacme olan sınırları, Melankoli’nin fiziksel ya da yaratıcı uçuşunu engelliyor.