Sanat ve Akıl Hastalıkları

The New York Times, Meksikalı sanatçı Martín Ramírez’i “20. yüzyılın en büyük sanatçılarından biri” olarak nitelendirmişti. Ramirez’in başarısı hakkında en dikkate değer şey ise, çizimlerindeki çizgilerin ve imgelerin büyüleyici tekrarının ötesinde, sanatçının tüm eserlerini bir akıl hastanesinde ortaya koymuş olmasıdır.


Çeviren: Betül Kap

1895 yılında doğan ve 1963 yılında ölen Ramírez, Büyük Buhran döneminde ciddi zorluklar yaşamış bir göçmendi ve hayatının son 30 senesini şizofreni teşhisi konduktan sonra yerleştirildiği akıl hastanesinde geçirmişti.

2007 yılında New York Amerikan Halk Sanatı Müzesi’nde, sanatçının çizimlerinin yer aldığı büyük bir serginin kurulmasının ardından Ramírez’in daha önce bilinmeyen gizli eserleri keşfedilerek bunlardan bazıları sergilenmişti. Tarihçiler ve sosyologlar Ramírez’in hayatını, eserlerini, şizofreni teşhisini ve eserlerinin gerçekten hastalığını yansıtıp yansıtmadığını tartışmışlardı.

Ramírez ve aynı zamanda ressam olan psikologu Tarmo Pasto

Sanat ve Akıl Hastalıkları

Bilim insanları uzun yıllar boyunca yaratıcılık ve akıl hastalıklarının bağlantısını incelemiş olsa da bu ikili arasındaki çizgi genellikle bulanık kaldı. Araştırmalar yaratıcı insanların, daha az yaratıcı olan “normal” insanlara kıyasla akıl hastalarıyla daha çok ortak kişisel özelliğe sahip olduğunu gösteriyor. Stanford Üniversitesi’nin bir çalışmasında, bipolar bozukluğu olan hastalar ile bir grup akıl sağlığı yerinde olan insan karşılaştırıldı. The Journal of Affective Disorders dergisinde yayımlanan araştırma, beceri gerektiren bölümlerden mezun olan öğrencilerin, sağlıklı ama daha az yaratıcı olan akranlarına kıyasla bipolar bozukluğu olan hastalarla ortak kişilik özelliklerinin daha çok olduğunu ortaya koydu.

Psikiyatrist John Rickman, sanatçıda hem yaratıcı hem de yıkıcı dürtülerin yoğun şekilde bulunduğunu ve bu iki farklı dürtünün karşılıklı bir etkileşim içinde olduğunu ileri sürer. Sanatçının ürününü, yıkıcı ve tahrip edici dürtüler üzerinde yaratıcı gücün zaferi olarak görür. Her insan biricik olduğundan, her insanın ortaya koyduğu eser de biricik olacaktır. Konu akıl hastalıklarından muzdarip sanatçılara geldiğinde ise mesele iyice ilgi çekici bir hal almaktadır.

Örneğin meşhur İspanyol ressam Goya, yaşamında arka arkaya bedensel ve ruhsal hastalıklar yaşamıştır: Sifiliz, nörolabirintitis, şizofrenik reaksiyon, yaş dönemi depresyonu vs. Bu tekrarlayıcı hastalık nöbetleri tam olmayan felce, epilepsi nöbetlerine, yarı körlüğe ve zaman zaman işitme ve konuşmanın bozulmasına, halüsinasyonlarla birlikte gelen düşünce bozukluğuna ve gerçekle ilişkisinin kopmasına neden olmuştur.

Francisco Goya, Aklın Yyuması Canavarları Yaratır, y. 1790

Bu klinik tablonun oluşması, Goya’nın üstübeç* ile çok fazla karşı karşıya kalmasına bağlanır. Sanatçının renk vermesi amacıyla sık sık kullandığı bu madde zehirlidir. Ressamın hastalıklarından sonra farklı bir kişiliğe büründüğü söylenir.

Martín Ramírez’e dönecek olursak bilim insanları sanatçının gerçekten akıl hastalığına sahip olup olmadığı konusunda tartışmaya devam ediyor. Bazıları sanatçının eserlerinde düşünceli bir aklıselimlik görüyor.

Halk Sanatı Müzesi Modern Sanat Merkezi yöneticisi ve küratörü Brooke Davis Anderson’a göre bahsettiğimiz sergi Ramírez’in ressamlığının yıllar içerisinde nasıl geliştiğini ortaya koyuyor.

Sanatçının tablolarında, ölümüne yakın bir dönemde renk kullanımının büyük oranda arttığı ve soyut temaların yoğunlaştığı görülüyor. Ve yine Anderson, Ramírez’in akıl hastalarının genelde yaptığının aksine tuvalindeki her boşluğu doldurmaya çalışmadığını söylüyor.

“Şizofren tanısı konmuş olsa da aslında Ramírez tuvalde boşluk bırakmaktan hiç korkmuyordu”, diyor Bayan Anderson. “Motiflere ve hayvanlara olan bağlılığı, sanatçının daha akılcı ve daha az hasta tarafını yansıtıyor. Dekoratif zevkinde, kompozisyonunda ve ölçeklerinde büyük bir çeşitlilik olduğu görülüyor.”

*Üstübeç, renk pigmenti olarakrenkli ve beyaz boya yapımında, boyaların yoğunluğunu artırmak için kullanılır. Günümüzde yağlıboya ve macunlarda dolgu gereci olarak kullanılan zehirli bir madeni tozdur.

Kaynakça: https://npistanbul.com/guzel-sanatlar-ve-psikopatolojihttps://well.blogs.nytimes.com/2008/12/11/art-and-mental-illness/ 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir