Şehvet, oburluk ve miskinlik. Sir Lawrence Alma-Tadema’nın Heliogabalus’un Gülleri eserinde Yedi Ölümcül Günah’ın üçü betimlenmiştir. Asıl kötülüklerin yanı sıra başka birçok günahın da tasvir ediliyor olması tabloyu fazlasıyla şeytani bir hale getiriyor. Geç Victorya Dönemi dünyası ahlaki açıdan dar görüşlü ve koyu kadifelerle kaplı iken Geç Victoria Dönemi resimleri ise ahlaki açıdan çökmüş ve hafif ipeklerle kaplıydı. Akademizm* resimlerin tümü hiddetliydi ve konularının temeline göre sık sık ilgi çekici tarihî anekdotlar da kullanılırlardı. İmparator Heliogabalus’un ev sahipliğini yaptığı kötü şöhretli parti sahnesini tasvir ettiği için Heliogabalus’un Gülleri eseri de bir istisna değildir. Roma imparatoru, lakayt bir şekilde uzanıp şarabını içer ve aşağıdaki gül yaprakları içinde boğulan konuklarını izler. Bu, nihai parti şakasıdır. Bu, nihai Romalı ölümüdür.
Sir Lawrence Alma-Tadema, Heliogabalus’un Gülleri‘ni 1888 yılında İngiliz İmparatorluğu’nun nufüz ve gücünün zirvede olduğu dönemde resmetmiştir. Viktoryenler, tartışmasız dünya topraklarının dörtte birinin hükümdarıydı ve “Güneş Britanya İmparatorluğu’nda asla batmaz” ifadesi, hemen hemen her zaman diliminde toprakları olan küresel bir alanı tanımlamak için kaleme alındı. İngilizler uluslararası güçleri ile gurur duyuyorlardı ve geniş bölgeleri İngiliz bayrağı altında birleştiriyorlardı. Engin hâkimiyetleri, rakipsiz refahlarıyla Viktoryenler, kendilerini eski Roma İmparatorluğu’nun mirasçıları olarak görüyorlardı. Barbarlığa medeniyeti, kabalığa nezaketi ve ahlaksızlığa ise ahlakı getirdiklerine inanıyorlardı. Bu nedenle geçmişe neşeli bir bakış attığımızda Viktoryenler, zirveleri ve tuzaklarıyla Roma İmparatorluğu tarihine de yansıdılar. İmparator Heliogabalus ise kesinlikle kayda değer bir tuzaktı.
Heliogabalus ya da Elagabalus, 218 yılından 222 yılına kadar hüküm sürmüş Roma İmparatoru’ydu. Dört yıllık kısa hükümdarlık döneminde son derece zevk ve eğlence düşkünü yaşamıyla Roma toplumunu ve dünya tarihinde yara bırakmıştır. Heliogabalus’un çökmekte olan yaşam tarzı cinsel ve dinî normlara karşı sınırı aşan davranışları, yaşamının sık sık skandallar ile çevrili olmasına neden oluyordu. Heliogabalus fazlasıyla rağbet görmeyen bir imparatordu ve sonunda yönetim şeklini destekleyen herkesi kendine yabancılaştırdı. Yaşam tarzı gülünç derecede kabul edilmez olmalıydı ki dört yıllık egemenliğinden sonra büyük annesi de dahil olmak üzere kendi ailesi tarafından suikaste uğradı.
Sir Lawrence Alma-Tadema Heliogabalus’un Gülleri‘nde İmparator Heliogabalus’un hayatındaki en meşhur anlardan birini tasvir etmiştir. Historia Agusta’da, Heliogabalus’un bir akşam içki partisi ve âlem yapmak için konuklarını sarayına davet ettiği bilinmektedir. Birkaç saatin sonunda aşırı şarap tüketimi ve partner değişimlerinden sonra, konuklar korkunç bir biçimde yorulup sarhoş olmuşlardı. Odanın etrafında umursamazca uzanmışlardı. Konuklar, sert içkilerden ve zevkli eğlenceden dolayı pek hoş bir coşku içindeyken üstlerindeki tavan açılmış ve çiçek yaprakları çırpınarak düşmeye başlamıştı.
İlk başta yaprakların havada nazikçe süzülmesi partinin rüya gibi güzelliğine katkıda bulunmuştu ve atmosfer hafif bir çiçek kokusu ile parfümlenmişti. Bu durum duyuları arttırıp o âna zevk katmıştı. Çiçek yaprakları düştükçe düşüyordu. Çiçek yaprakları adeta çağlayan olmuş uykulu misafirlerin üzerine iniyordu. Çiçek yaprakları; su birikintilerinin göllere, göllerin okyanuslara dönüşmesi gibi konukları sarmalamıştı. Çiçek yapraklarından tepeler oluşmuştu, konuklar da durmadan büyüyen çiçek denizi altında boğuluyordu. Nefes almaya çalışırlarken yaprakların akciğerlerine girmesiyle çiçeklerin ihtişamıyla sarmalanıp ölmüşlerdi. Ölümün kokusu, çiçek kokusu ile maskelenmişti. Çiçek katliamını eğlenceli bulan İmparator Heliogabalus, bir yandan da şarabını yudumluyordu. Ölüm, bu gecenin gerçek eğlencesi olmuştu.
Orijinal kaynağa göre İmparator Heliogabalus, Historia Agusta’da akşam yemeğine gelen misafirlerini boğmak için menekşeler ve diğer çiçekleri kullanmıştı. Ancak Sir Lawrence Alma-Tadema, ölüm yöntemi olarak gülleri kullanmayı seçti. Sir Lawrence’ın Heliogabalus’un Gülleri’ni boyadığı Geç Viktorya Döneminde güller, Victoria’nın floriografi olarak bilinen çiçeklerin dilinde şehvet ve arzuyu temsil ediyordu. Güller, Alma-Tadema’nın boyaması için daha uygun bir çiçekti çünkü menekşeler, Viktoryen çiçekçiliğinde sadakat ve tevazuyu temsil ediyordu. İmparator Heliogabalus, pek çok şeydi ama kesinlikle sadık ve mütevazı değildi. Bu nedenle Alma-Tadema, Heliogabalus’un konuklarını menekşeler değil güllerle boğuyor ve kompozisyona izleyicilerin tanıyacağı çağdaş bir anlam katıyor.