Herakles ve 12 Zorlu Görevi -Part II

Önceki yazımızda Herakles ve 12 zorlu görevinin nedenlerini anlamak açısından doğumunu ve yaşam çizgisini etkileyen olayları derlemiştik. Bu yazımızda Herakles ve 12 zorlu görevi maddelerine giriş yapacağız. Hazırsanız başlayalım!

  1. Nemea Aslanı’nı Öldürmek
Antonio Tempesta, Aslanı Öldürmek, 1555-1630

Eurystheus’un buyurduğu ilk görev, dehşet saçtığı Nemea yöresinin adıyla anılan korkunç bir aslanı öldürmek ve derisini yüzmekti. Bu aslan Toprak Ana Gaia’dan kök alan canavar yaratıkların soyundan geliyordu.

Herakles Nemea’ya yaklaşırken aslanın yeri hakkında bilgi almak için bir çoban kulübesinde mola verdi. Molorkos adındaki çoban yas tutuyordu, çünkü oğlu aslanın kurbanı olmuştu. Bildiği kadarıyla Herakles’e aslanın barındığı mağaranın yerini tarif etti. Dediğine göre mağaranın dibi kapalı değildi, yani bir ucundan girip öbüründen çıkılabilen bir inde yaşıyordu hayvan.

Herakles’in geldiği günün akşamı Molorkos Hera’ya bir koç kurban etmek istedi. Herakles kurban konusunda adama başka bir öneride bulundu: “Otuz gün bekle” dedi, “ben dönmezsem bir kahraman olarak kurbanı bana adarsın, dönersem birlikte Zeus’a adarız onu.

Herakles ve 12 zorlu görevi: Hans Sebald Beham, 1500-1550

Herakles’in Aslan’ın inini bulması zor olmadı. Mağaranın bir ucunu büyük bir kayayla kapatıp öbür ucunda beklemeğe başladı. Hava kararırken Aslan, ağzında son avı, mağaranın girişine geldi ve oturup avını yemeğe başladı. Herakles Aslan’ı uzaktan öldürmek istedi ama attığı ok göğsüne çarpıp yere düştüğünde hayvanın postuna silah işlemediğini anladı. Karnını doyurup uyuklamaya başlayan Aslan’a bu kez kılıcıyla saldırdığında bir kez daha anladı bunu. Kılıç kurşundan yapılmış gibi bükülüvermişti. En son başvurduğu emektar meşe sopası da hayvanın başında parçalanıp onu sersemletmekten başka bir işe yaramayınca geriye kalan tek silahını kullandı Herakles: kas gücünü. Sersemleyen Aslan’ı mağaranın içine sürüp gırtlağına sarıldı ve kollarının olanca gücüyle boğarak öldürdü onu. Sonra da ölüsünü sırtına atıp Molorkos’un kulübesine doğru yola çıktı. Tam otuzuncu günde kulübeye vardı. Çoban koçunu Herakles’in onuruna kurban etmeye hazırlanıyordu. Herakles’i ve aslanın leşini görünce sevindi. Koçu birlikte Zeus’a kurban ettiler.

Eurystheus’un buyruğu Aslan’ın derisinin yüzülmesi gerektiğini de içeriyordu. Herakles deriyi yüzmeye gelince işlemeyeceğini bildiği bıçağı yerine Aslan’ın kendi pençelerini kullandı. Yüzdüğü deriyi zırh gibi kuşandı, baş kısmını da miğfer yaptı. Eurystheus onu, bundan sonra simgesi olacak bu kürklü giysisiyle gördüğünde kaçacak delik aradı. Bir daha onun getirdiklerini yakından görmemek için Herakles’i kale duvarlarının dışında tutup buyruklarını habercilerle göndermeye karar verdi. Bazı kaynaklar Eurystheus’un korunma amacıyla kendine yer altına gömülü, tunçtan bir sığınak yaptırdığını anlatıyor.

Nemea Aslanı antik Yunan ve Roma kaynaklarında Aslan Burcu ile ilişkilendiriliyor. Zeus’un, oğlu Herakles’in cesaretinin ve gücünün bir anısı olarak Aslan’ı Burçlar Kuşağı’nın bir üyesi (Leo) yaptığı kabul gören bir söylence.

Herakles ve 12 zorlu görevi: Rubens, 1577-1640
  1. Lerna’nın Bataklık Canavarı Hydra’yı Öldürmek
Herakles ve 12 zorlu görevi: Bernard Picart, 1632-1721

Herakles’i ilkinden daha tehlikeli bir maceraya sürükleyecek ikinci iş, Lerna kentinin yakınlarındaki bataklığı mesken tutan, köpeğe benzer gövdeli ve yılansı dokuz başlı canavar Hydra’yı öldürmekti. Nemea Aslanı ile aynı soydan gelen Hydra’nın ortadaki başı ölümsüzdü. Solukları ve ısırıkları zehir saçar, geçtiği yerde ot bitmez olurdu. Hydra doğduğu zaman Hera’nın Herakles’e karşı kullanmak amacıyla onu besleyip büyüttüğü de söylenir. Herakles için Hydra ile dövüşmek dokuz canavarla dövüşmek gibiydi. Sopasıyla saldırdığı ve kılıcıyla kestiği her başın yerine yenisi çıkıyordu. Ortadaki başa ise diğerlerinin saldırıları yüzünden bir türlü ulaşamıyordu. Üstelik bataklığın çamuru hareketlerini zorlaştırıyordu. Bir de azman bir yengeç peydah olmuştu, ayaklarını ısırıp duruyordu. Herakles’in dikkatini dağıtmak için Hera göndermişti onu. Yengeci ezerek ondan kolayca kurtulan, ama Hydra’nın başları yüzünden zor durumda kalan Herakles yeğeni İolaos’tan yardım istedi. Yılanların alevlerden ürktüklerini bilen delikanlı hazır tuttuğu meşaleyi uzattı ona. Herakles meşaleyle Hydra’yı ürkütmekle kalmadı, kestiği her başın kesik boynunu dağlayarak yeni başların çıkmasını önledi. Geriye kalan son, ölümsüz başı da canlı canlı büyük bir kayanın altına gömdüler. Herakles Hydra’nın karnını yarıp safra kesesine oklarını batırdı. Böylece oklarının öldürücü etkisini zehirle pekiştirdi. Hera, yenik düşseler de kendisine hizmette bulunan iki yaratığı unutmadı.

Hydra ile yengeci biçimlerine denk düşen takımyıldızlarında onurlandırdı. Yengecin ismi ‘Karkinos’du. Güneşin döngü çemberi üzerindeki 12 takımyıldızdan biri, yani Burçlar Kuşağı’nın bir üyesi oldu.(Yengeç Burcu, Cancer.) Hydra ise ondan daha büyük gövdesi ve başlarıyla kuşağın dışındaki derinliklerde kaldı.

Herakles ve 12 zorlu görevi: Lucas Cranach (Baba), 1472-1553

Herakles bir kez daha başarıyla dönmüştü, ama Eurystheus bu başarıyı geçersiz saydı. Ona göre Herakles verilen işleri tek başına yapmalıydı, oysa yardım almıştı.

  1. Keryneia Geyiği’ni Getirmek
Herakles ve 12 zorlu görevi: Antonio Tempesta, 1555 –1630

Herakles’e verilen üçüncü görev yine bir hayvanla ilgiliydi, ama diğerlerinin aksine zararsız bir yaratıktı bu. Mitoloji yazarlarının anlatımlarında ve modern dillere yapılan çevirilerde bu hayvan için kullanılan isim dilimizdeki ‘maral’a denk düşüyor, yani kızıl geyiğin dişisi. Fakat altın gibi ışıldayan boynuzları yüzünden ‘erkek geyik’ tanımına uyan isimlerle de anılıyor. Herakles gibi, canavarlara meydan okuyan bir kahramana bu zararsız dişi geyiği yakalayıp canlı canlı getirme görevini verirken Eurystheus yine Hera’nın güdümündeydi. O belki bilmiyordu ama Keryneia yöresinde gezinen bu geyiğin Herakles’i uğraştıracak, belki de bu işte yenik düşürecek bir özelliği vardı: Hızı.

Hera, geyiğin bu özelliğini Artemis’ten duymuştu. Artemis, “Çocukluğumda karşıma çıkan beş maraldan dördünü yakalayıp arabama koşmuştum” demişti, “ama beşinci o kadar hızlı koşuyordu ki hâlâ yakalayamadım onu.” İşte, söz konusu olan o beşinci geyikti. Hera, “Artemis bile onu yıllardır yakalayamadığına göre Herakles hiç yakalayamaz.” diye düşünmüştü. Herakles, geyiğin otladığı Keryneia Tepesi’nden başlayarak iz sürdü. Sık sık ona ulaşıyor, ama bir türlü kıstıramıyordu. Onu canlı yakalamak zorundaydı, yoksa bir okla yere sermek işten bile değildi. Günler geçiyor, tepeler ve yöreler birbirini izliyor, kovalamaca sürüyordu. Hayvan alışık olmadığı kayalık yerlere geldiğinde yorulmuş, hızı azalmıştı. Herakles okçuluktaki becerisine başvurdu. Bu beceri her okçunun bilmek zorunda olduğu ilk kuraldı: Nişan almak.

Herakles ve 12 zorlu görevi: Lucas Cranach (Baba), 1472-1553

Attığı ok geyiğin ön ayaklarının önünden geçerken hayvana çelme takar gibi tökezletip çöktürdü onu. Herakles hemen atılıp hayvanı sırtladığı gibi yola koyuldu. Tam bir yıl sürmüştü bu iş. Dönüş yolunda Artemis çıktı karşısına; azarlayarak hesap sordu ondan. Herakles geyiklerin Artemis’in kutsal hayvanları olduğunu biliyordu. Tanrıça’nın hışmına uğramaktan korktu, ama azarlarına yanıt olarak başından geçenlerden ve Eurystheus’un buyruğundan söz edince Artemis’in öfkesi yatıştı ve geri getirmesi (veya serbest bırakması) şartıyla geyiği incitmeden götürmesine izin verdi. Dönüşte Eurystheus geyiğin kendi evcil hayvanlarının bulunduğu bahçeye konulmasını istedi. Herakles Artemis’in şartını yerine getirebilmek için kurnazlık yaptı. “Geyiği bahçenize koymak istiyorsanız onu kendiniz gelip almalısınız” dedi Kral’a, “Artemis’in gözde hayvanını kölelerin ellerine bırakmak doğru olmaz.” Kral tam geyiğin boynundaki ipe el atarken Herakles ipi bırakıverdi. Kral geyiğin arkasından bakarken buldu kendini. Herakles “Suç bende değil” dedi, “siz çabuk hareket etmediniz.”

  1. Erymanthos Yaban Domuzu’nu Getirmek
Herakles ve 12 zorlu görevi: Antonio Tempesta, 1555-1630

Dördüncü buyruk konusu görev yine bir hayvanı canlı olarak yakalamaktı, ama geyik gibi masum bir hayvan değildi bu; Erymanthos Dağı’nın eteklerindeki köyleri ve tarlaları talan eden azman bir yaban domuzuydu. Dağ’ın eteklerinde yaşayan Kentavros’ların (at adamlar) çıkardığı kavgadan zehirli oklarıyla kurtulmayı başaran Herakles birkaç gün süren kovalamacanın sonunda yaban domuzunu sopasıyla dürte dürte kar dolu bir çukurda kıstırdı. Ayaklarını bağlayıp sırtında taşıyarak Eurystheus’un sarayına geldiğinde Herakles’i sırtında böğüren yaban domuzu, başındaki aslan kafalı miğferiyle uzaktan gören Kral soluğu sığınağında aldı. Oradan haber gönderdi: “Domuz senin olsun, benden uzak tut.”

Herakles’in bu görevi sırasında Kentavros’larla yaşadığı bir olay mitolojinin iki önemli karakterinin yaşamlarını derinden etkilemişti. Yöreye geldiğinde kendisini ağırlayan Pholos adlı Kentavros yemekte her zaman olduğu gibi etini çiğ yerken önüne konulan pişmiş etle yetinmeyen Herakles şarap da isteyince olanlar olmuş, Herakles’in hatırını kıramayan Pholos kendisine değil, emaneten sakladığı, tüm Kentavros toplumuna ait (bazılarına göre Dionysos’un armağanı olan) şaraptan ikram edince kokuyu alan Kentavros’lar Pholos’un mağarasına saldırıya geçmişti. Kılıcıyla, sopasıyla ve oklarıyla savunmaya geçen Herakles saldırganları sığınmaya çalıştıkları bilge Kentavros Kheiron’un barınağına kadar kovaladı. Kheiron da bir Kentavros’tu ama o tanrı soyundan geliyordu. At-adam olmasının nedeni, babası Kronos’un annesi Philyra’ya (Okeanos’un kızı) kendini bir ata dönüştürerek yaklaşmış olmasıydı. Ölümsüzdü Kheiron. Akhilleus (Aşil) gibi kahramanları yetiştirmiş olan bir bilgeydi. Herakles oklarını saldırganlara savururken talihsiz bir rastlantı sonucu okun biri Kheiron’un dizini sıyırdı. Nitelikleri arasında hekimlik de bulunan Kheiron kendi yaptığı şifalı merhemlerden kullandığı halde yarası kapanmadı, acısı dinmedi. Ölümlüleri öldüren ok yarası Kheiron’u öldürmüyordu ama acısı dinmek bilmiyordu. Ölümsüzlüğünden vazgeçip ölmek istedi Kheiron. Zeus bir çare buldu. Kheiron’un ölümsüzlüğünü Prometheus’a verdi. Kheiron Ölüler Diyarı’na inerken Prometheus Kafkas Dağları’nda zincirli olduğu kayalardan aşağı iniyordu.

Zeus hem bu olay hem de Kheiron’un okçuluk konusundaki ustalığı dolayısıyla bu talihsiz, bilge At-Adam’ı Burçlar Kuşağı’nda onurlandırdı. (Yay Burcu, Sagittarius.)

Vazo resmi, MÖ 470 civarı

Not: Vazo resminde Herakles, sırtında domuz, korkudan özel sığınağına girmiş olan Eurystheus’un karşısında.   

  1. Kral Augeias’ın Ahırlarını Temizlemek
Bir reklam afişi, 1939

Beşinci görev Herakles gibi bir kahramana yakışmadığı gibi, onu aşağılayan bir amaca yönelikti: Elis kralı Augeias’ın ahırlarında birikmiş sığır dışkılarını temizlemek, hem de bir günde. Kral’ın ahırlarında bin civarında sığır vardı. Hizmetçiler ahırların temizlenmesine yetişemediklerinden yılların ihmaliyle biriken dışkılar çevreyi çekilmez yapmıştı. Sadece ahırlarda değil, hayvanların otladıkları çimenler üzerinde de biriken dışkılar yüzünden topraklar sürülemez hâle gelmişti. Herakles ahırları ve çevreyi gördükten sonra Eurystheus’un verdiği görevden söz etmeden Augeias’a “Ben bu işi akşama kadar yaparım, ama karşılığında sürünün onda birini alırım.” dedi. Augeias’ın kabulü üzerine ertesi sabah işe girişti. Anlaşmaya Kral’ın oğlu da tanık olmuştu. Herakles çevreyi gezerken yakındaki araziden geçen iki dereyi gözüne kestirmişti. Sığırları erkenden otlamaya sürdükten sonra İolaos’un yardımıyla ahırların yan duvarlarında büyük gedikler açtı, sonra da derelere doğru bir kanal kazarak derelerin akışını bu gediklere yönlendirdi. Her şeyi temizleyen su bu sıra dışı temizlikte de başarılı oldu. Fakat Augeias anlaşmaya uymadı. Haber aldığına göre Herakles’in bu işi Eurystheus’un buyruğu üzerine zaten yapmak zorunda olduğunu ileri sürdü. Herakles hakemlere başvurup Kral’ın oğlunu tanık gösterse de Kral hakemlerin karar vermesine fırsat bırakmadan hem oğlunu hem de Herakles’i ülkesinden kovdu. Bazı yazarlar Herakles’in öfkeyle geri dönerek Augeias’ı öldürdüğünü ve oğlunu kral yaptığını yazıyor. Herakles’e bir darbe de Eurystheus’tan geldi. Görev başarılmıştı, ama geçersiz sayılacaktı, çünkü Kral’a göre Herakles işi tek başına yapmamış, İolaos’un yardımının yanı sıra nehir tanrılarından da yardım görmüştü.

  1. Stymphalos Kuşlarını Yok Etmek
Herakles ve 12 zorlu görevi: Edgar Maxence, 1871-1954

İsimlerini kıyısında yuvalandıkları gölden alan, turna büyüklüğündeki Stymphalos kuşları yabanıl ve savaşçı niteliklerinden dolayı savaş tanrısı Ares’in gözde hayvanları arasındaydı. Pençe ve gagaları tunçtan olan bu kuşlar tüylerini de ok gibi kullanabiliyor, sürüler halinde saldırıp hayvan ve insan demeden öldürdüklerini yiyorlardı. Zehirli dışkıları toprakları kısırlaştırıyordu. Hiç kuşkusuz Eurystheus bu kuşları yok etmesi için Herakles’e buyruk verirken çevredeki insanlara yardım etmeyi düşünmüyordu. Onun için önemli olan aklına gelen her zorluğu Herakles’e tattırmaktı. Herakles gölün kıyısına gelip bu işi nasıl başaracağını düşünürken Athena belirdi yanında. Ona tunçtan yapılma bir çift zil (veya bir çıngırak) verdi. Bunlar demirci tanrı Hephaistos’un işliğinden çıkmaydı. Herakles göle bakan bir tepeye çıkıp da zilleri (veya çıngırağı) çalınca kuşlar korkudan çılgına dönerek büyük bir sürü halinde kümelenip uçmaya başladılar. Herakles oklarıyla ve sapanıyla fırlattığı taşlarla kuşların çoğunu öldürdü, kalanlar da uçup gitti. Göl civarında hiç kuş kalmadı. Bazı kaynaklar kaçan kuşların Karadeniz’e doğru uçup Ares Adası’nda (Giresun Adası) yuvalandıklarını, Argo Gemicileri oradan geçerken başlarına üşüşen kuşların onlar olduğunu aktarıyor.

  1. Girit Boğası’nı Getirmek
Herakles ve 12 zorlu görevi: Bernard Picart, 1673-1733

Yedinci iş olarak Eurystheus Herakles’ten Girit’in başına bela olan azgın boğayı yakalayıp getirmesini istedi. Bu boğanın ilginç bir öyküsü vardı: Zeus’un kendini bir boğaya dönüştürerek Fenike’den Girit’e kaçırdığı prenses Europa’nın Zeus’tan olma üç oğlundan biri olan Minos adını verdiği Minos uygarlığının ekonomik ve askeri gücünü başta Atina olmak üzere Yunan anakarasındaki kent devletlerine kabul ettirmiş, başkent Knossos’ta hüküm sürmekte, tanrısal soyluluğu ve denizle yakınlığı nedeniyle deniz tanrısı Poseidon’un desteğini görmekteydi. Bu desteğin bir kanıtı olarak Poseidon’un gönderdiği beyaz bir boğayı ona kurban etmesi gerekirken güzelliğinden dolayı o boğayı alıkoymuş, onun yerine kendi sürüsünden bir boğayı kurban etmişti. Minos’un bu davranışını beğenmeyen Poseidon ceza olarak, Aphrodite’nin de yardımıyla Minos’un eşi Pasiphae’yi beyaz boğaya âşık eder. Tanrısal güçlere direnemeyen Pasiphae saray mimarı Daidalos’un yaptığı, tahtadan, inek benzeri, üzeri inek postuyla kaplı bir düzenek içine girerek boğayla birlikte olur ve ondan hamile kalır. Doğan bebek yarı insan yarı boğa bir yaratıktır, büyüyüp azgınlaşınca onu Daidalos’un inşa ettiği labirente atarlar. Adını Minos’un Boğası anlamına gelen Minotauros koyarlar.

Vazo resmi, MÖ 530 civarı

Herakles’in yakalaması gereken bu boğanın babası olan boğaydı. Sürüldüğü kırsal alanda giderek azgınlaşmış, Ada’ya zarar vermeye başlamıştı. Herakles Girit’e vardığında kral Minos her türlü yardımı sundu ona. Fakat Herakles yardım aldığı gerekçesiyle bu görevin de geçersiz sayılacağından çekinerek boğayı tek başına yakalamak istiyordu. Epey uğraştırsa da boynuzlarından yere çalarak yakaladı boğayı, gemiye koyup Miken’e getirdi. Eurystheus boğayı Hera’ya kurban olarak sunmak istedi. Fakat Hera Herakles’in başarısı sonucunda gelen boğayı kabul etmek istemedi, başıboş bıraktı hayvanı. Boğa da giderek azgınlaştı ve dolaştığı yörelerde ürünlere vererek insanlara rahatsızlık vermeyi sürdürdü. En son talan ettiği Marathon Ovası’nda Marathon Boğası sanını aldı. Sonunda kahraman Theseus onu  Athena’ya kurban olarak sundu.  Zeus da bu çilekeş boğayı Burçlar Kuşağı’nda onurlandırdı. (Boğa Burcu, Taurus.)

  1. Diomedes’in Kısraklarını Getirmek
Herakles ve 12 zorlu görevi: Gustave Moreau, 1826-1898

Sekizinci görev konusu hayvanlar kral Diomedes’in insan etine alıştırdığı kısraklardı. Neyse ki sayıları sadece dörttü. Diomedes Trakya’da, Rodop Dağları ile Ege Denizi arasındaki bölgede yaşayan Bistonların kralıydı. Antik Tirida kentindeki ahırlarında zincire bağlı tuttuğu kısrakların yiyeceği at yemi değil, önlerine atılan düşmanlar, mahkûmlar ve kölelerdi. Herakles bu kez karadan değil, gemiyle gitti oraya. Yanına atçılıktan anlayan Abderos adlı bir arkadaşını almıştı. Diomedes’in ahırlarına yaptığı ani bir baskınla seyisleri saf dışı bıraktıktan sonra dizgin tanımayan kısrakları zincirlerle birbirlerine bağlayıp gemiye doğru sürdü. Peşine düşen Diomedes ve askerleriyle dövüşmek için hayvanları arkadaşı Abderos’a emanet etmek zorunda kaldı. Dövüşten döndüğünde atların önünde Abderos’un kemikleriyle karşılaştı. Öfke içinde, kısraklarla birlikte dövüş alanına geri döndü ve can çekişmekte olan Diomedes’i kendi atlarının önüne attı. Karınları doyunca sakinleşen atları bir savaş arabasına koştu. Dönüş yolunu o arabayla karadan yaptı. Yola çıkmadan önce Abderos için bir cenaze töreni yapıp mezarının yakınında onun anısına Abdera kentini kurdu. Eurystheus kısrakları Hera’ya adayıp Olympos Dağında serbest bıraktı onları. Kurda kuşa yem oldukları söylenir.

Herakles ve 12 zorlu görevi: Jean Baptiste Marie Pierre, 1714-1789

            Not. Tablolarda Diomedes kendi atlarına yem olurken betimlenmiş.

  1. Hippolyte’nin Kemerini Getirmek
Vazo resmi, MÖ 550 civarı

Dokuzuncu görev konusunda Eurytheus, kızı Admete’nin dilinden düşmeyen bir istekten esinlenmişti. Kızcağız savaşçı kadınlar olan Amazon’ların başkanı Hippolyte’nin altın kemerini istiyordu. Amazon’ların koruyucusu savaş tanrısı Ares’in armağanı olan bu kemerin ünü Karadeniz kıyılarından Miken’e dek yayılmıştı. Buyruk üzerine yine yollara düştü Herakles. Bir grup gönüllüyle birlikte gemiye binip vaktiyle Argonaut Gemicileri’yle geçtiği yolları izleyerek Amazon’ların yaşadığı yöreden Karadeniz’e dökülen Thermodon’un (Terme Çayı) ağzında demir attı. Yabancı bir geminin geldiğini haber alan Hippolyte hemen gelenleri karşıladı. Görür görmez Herakles’e gönlünü kaptırdı. Geliş nedenini öğrenince kemerini vermek için hemen elini beline attı. Birliktelikleri koyulaşmak üzereyken savaş çığlıkları duyuldu. Amazon’lar gemiye doğru saldırıya geçmişlerdi. Hera yine bir oyun oynamış, işin kolay sonuçlanacağını anladığından Amazon kılığına girip, “Bu yabancılar kraliçemizi kaçırmaya geldiler” diyerek savaşçı kadınları kışkırtmıştı. Kargaşa çıktı, Hippolyte Herakles’in geliş nedeni hakkında ikileme düşüp kılıcını çekince Herakles de baskına uğradıklarını sanarak kılıcına el attı ve istemeden onu öldürdü; cansız bedeninden kemeri aldı ve saldıran Amazon’larla dövüşe dövüşe gemisine yol vermek zorunda kaldı. Böylece Kral kızı Admete çok istediği kemere bir kraliçenin canı pahasına kavuşmuş oldu.

      Not: Vazo resminde Hippolyte kemerini Herakles’e uzatırken betimlenmiş. Sanatçının yorumu olmalı.

  1. Geryoneus’un Sığırlarını Getirmek
Herakles ve 12 zorlu görevi: Lucas Cranach (Baba), 1472-1553

Onuncu işinde Herakles, bilinen dünyanın batıdaki ucuna gitmek zorunda kaldı. O zamanın bilinen dünyası, üzerinde tabak gibi yüzdüğü, Okeanos ismi verilen nehirle çevreleniyor. Batı ucunun bugünkü Atlantik kıyısı, Doğu ucunun da Argonaut Gemicileri’nin gittiği Kolchis’in dağları (Kafkaslar) olduğu sanılıyordu. Nitekim güneş tanrı Helios’un gökteki günlük yolculuğu da bu iki yer arasındaydı. Helios güneşi Okeanos’un sularında batırdıktan sonra Doğu’ya dönüşünü yine Okeanos’un suları üzerinde yapar, bu kez demirci tanrı Hephaistos’un elinden çıkma altından bir tekneyi kullanırdı. Batı ucunda, bugünkü Cebelitarık bölgesinde Tartessus krallığı bulunuyordu. Buranın kralı, Titan Okeanos’un torunu Geryoneus (veya Geryon) belden yukarısı üç gövdeli dev gibi bir adamdı. Herakles’e verilen buyruk Kral’ın ünleri diyarını aşmış sığır sürüsünü çalıp Miken’e getirmekti. Sürünün otlayıp korunduğu yer olarak ismi geçen Erytheia adasının bugünkü Cadiz (İsp) kentinin bulunduğu ada olduğu sanılıyor. Bazıları söz konuyu adayı Afrika kıyısına yakın koyuyor.  Herakles Ada’ya nasıl geçeceğini düşünürken alışık olmadığı bu iklimde sıcaktan bunaldı ve huyu gereği hemen öfkelenerek Güneş’e doğru bir ok fırlattı. Helios bu saygısızlığa karşın Herakles’in halinden anlayarak Ada’ya geçmesi için teknesini verdi ona. Herakles önce sürünün çobanını ve iki kafalı canavar bekçi köpeği Orthros’u öldürdü. Bu köpek Ölüler Diyarı Hades’in bekçisi olan Kerberos’un kardeşiydi. Sıra Geryon’a geldiğinde epey zorlandı, ama sonunda yan tarafından attığı ve üç gövdesini delip geçen tek okla onu da öldürmeyi başardı. Mitoloji yazarlarının anlatımlarına göre bu işte Herakles için asıl zorluğun sürüyü ele geçirmek değil, uzaklıklar dikkate alındığında sürüyle birlikte dönmek olduğu anlaşılıyor. Dönüş yolculuğu serüvenlerle dolu çok sayıda ve farklı öykülerle anlatılıyor. Hera’nın gazabı dinmek bilmiyor, zaman zaman gönderdiği kocaman at sinekleriyle sürüdeki sığırları sağa sola kaçırtıyordu. Sığırlar gelince Eurytheus Hera’ya kurban etti onları.

Vazo resminden çizim MÖ 540 civarı

Bu işinin sonunda Herakles bölgede söylencesel bir iz bırakmış: Cebelitarık Boğazı’nın karşılıklı uçlarında yükselen tepelere antik dönemde Herakles’in Sütünları deniyordu.

Onuncu işle birlikte Herakles’in çilesinin son bulması ve Eurystheus’un buyruğundan çıkması gerekiyordu. Ancak yukarıda  belirttiğimiz gibi ikinci ve beşinci işlerin geçersiz sayılması üzerine iki zorlu görev daha bekliyordu onu.

  1. Hesperides’in Altın Elmalar’ını Getirmek
Edward Burne Jones, 1833-1898 (Hesperides)

Herakles’e buyurulan 11. görev (önceki 10 görevden ikisi geçersiz sayıldığından ek iki görevin ilki) bir önceki işin yaşandığı yerlerden fazla uzak olmayan, yani bilinen coğrafyanın yine en batısındaki bir bahçede dikili bir elma ağacından üç elma koparıp getirmekti. Atlas Dağları’nın eteklerinde uzanan, Hera’ya adanmış bu bahçedeki tek elma ağacının dallarından altın elmalar sarkıyordu. Bu ağacı Hera ile Zeus evlenirken nineleri Toprak Ana Gaia düğün armağanı olarak vermişti. Hera kutsal bahçesini ve ağacını korumak için üç kızkardeşi görevlendirmiş, onlara güvenmekle yetinmeyerek Ladon adında yılansı bir ejderi ağacın altına bekçi koymuştu.

Bu üç kız kardeşin babaları Titanoğlu Atlas, anneleri de Hesperis (Akşam) idi. Babalarının isminden dolayı gelenek onlara Atlantides unvanını vermişti ama onlar annelerinin isminden dolayı daha çok  Hesperides, yani Akşam’ın Kızları diye anılıyordu. Çünkü Helios (Güneş) onların koruduğu kutsal bahçenin yakınındaki sularda dinlenmeye çekilirken son ışıklarını Akşam’a bırakıyor, o da bu ışıkları altın elmalarda yansıtarak sarartıyordu.

Herakles ve 12 zorlu görevi: Lucas Cranach (Baba), 1472-1553

Baba Atlas kızlarından fazla uzakta değildi, ama ağır bir yük vardı omuzlarında: Gökkubbe’yi taşıyordu. Zeus, Olympos’un hâkimi olma yolunda savaş verirken kendisine karşı çıktığı için bu görevle cezalandırmıştı onu.

Herakles yeni görevi için yola çıktığında Hesperides Bahçesi’nin nerede olduğunu bilmiyordu. Erydanus (Po) nehrinde karşılaştığı nympha’lar denizlerin ve suların yaşlı adamı Nereus’un yardım edebileceğini söylediler ona. Nereus tanrısal giz diye bilgi vermek istemedi; sularla ilgili her tanrısal varlık gibi biçim değiştirerek kaçmaya çalıştı, ama Herakles’in zora başvurması üzerine konuştu. Bahçe’nin yerini söylerken  yararlı bir öğüt de verdi. “Altın elmaları almak istiyorsan bekçi kızların babası Atlas’ı kullan” dedi.

Herakles ve 12 zorlu görevi: Lucas Cranach (Baba) – Herakles ile Atlas, 1472- 1553

Herakles Atlas’ın karşısına çıkıp da kızlarının bahçesinden üç altın elma almak için geldiğini söylediğinde Atlas dünden razıydı yardıma. Sevinmişti, çünkü altın elmaları almaya giderken Gökkubbe’yi Herakles’in sırtına yükleyerek bir süre için bu yükten kurtulacaktı; anlaştılar. Fakat üç altın elmayla geri döndüğünde Atlas yan çizdi. “Elmaları senin yerine ben götüreyim” dedi, “ben dönene kadar Gökkubbe’yi taşıyıver.” Bu kurnazlığa başka bir kurnazlıkla karşılık verdi Herakles. “Kabul” dedi, “fakat omuzlarım acıdı, sen biraz tut da bir minder koyayım sırtıma.” Atlas bu oyuna kanınca Herakles elmaları alıp uzaklaştı. (Bazı kaynaklara göre bu görevi Herakles tek başına yapmış, bahçe duvarının üzerinden attığı bir okla Ladon ejderini öldürdükten sonra elmaları koparmıştı.)

Kaynaklar Herakles’in Miken’e dönüş yolculuğunu Libya ve Asya üzerinden yaptığını belirtiyor. Libya’dan geçerken gelen geçene meydan okuyan kral Antaeus ile dövüşmek zorunda kaldı. Toprak Ana Gaia’nın oğlu olmakla övünen ve ayakları yere bastığı sürece ondan güç alan bu dövüşken kralı ayaklarını yerden kesip tanrısal gücünden yoksun bırakarak öldürdü. Kafkas kayalıklarında zincirlenmiş Prometheus’u  kurtarması da bu dönemdeki serüvenleri arasında.

Uzun dönüş yolculuğu sonunda Herakles tanrısal yüküyle Miken’e döndüğünde Eurytheus önüne konulan altın elmaların ışıltılı güzelliği karşısında ne yapacağını şaşırdı. Bu işi buyururken gerçek altın elmalarla karşılacağı hiç aklına gelmemişti, ama Herakles olanaksızı başarmıştı yine. Hera’nın emanetlerine el sürmeden Herakles’e bıraktı onları. O da desteğini esirgemeyen Athena’ya danıştı. “Altın Elmalar Hesperides Bahçesi’nden başka bir yere yakışmaz” diye yol gösterdi Athena.

Mozaik, Roma dönemi, MS 3.yy
  1. Ölüler Diyarı’nın Bekçisi Kerberos’u Getirmek

 

Herakles ve 12 zorlu görevi: Antonio Tempesta

Herakles’ten kurtulmak için elinde son bir şans kaldığını gören Eurystheus’un bu kez öncekilerden çok daha zorlu bir iş buyurması kaçınılmazdı. Yeryüzündeki işleri başaran Herakles’in yeraltının karanlık güçleri karşısında çaresiz kalacağını düşünerek Hades’in hüküm sürdüğü Ölüler Diyarı Tartaros’a gönderdi onu. Hades’in bekçisi, üç başlı, yılan kuyruklu ejder köpek Kerberos’u yakalayıp huzuruna getirme görevini verdi.

Herakles’in daha önce karşılaştığı canavar yaratıklardan, ikinci işteki Hydra ile onuncu işteki bekçi köpeği Orthros’un kardeşi olan Kerberos şanslıydı, çünkü kardeşlerini öldürmüş olan Herakles’in onu canlı yakalaması gerekiyordu. Ozan Hesiodos Kerberos’tan “Amansız, sinsi, girenlere yaltaklanır, çıkmak için kapıya gelenleri parçalar” diye söz eder.

Herakles’in Ölüler Diyarı’na indiği yer olarak kaynaklarda yer çatlakları ve mağaralarıyla tanınan iki yerden söz ediliyor. Biri Sparta’nın güneyindeki Taenarum, diğeri de orta Karadeniz kıyısındaki antik Heraklea kentinin yakınındaki kayalık bölge. (Günümüzün Karadeniz Ereğlisi civarındaki Cehennemağzı Mağaraları.)

Kerberos’u bulmak için Herakles’in önce Acılar Irmağı Akheron’u geçmesi gerekiyordu. Bu ırmaktan sadece törenle toprağa verilmiş ölülerin ruhları geçebilirdi. Gömülmeyenlerin ruhları ise huzur bulmaz, acı içinde bekleşirlerdi. Yaptığı kötülükler yüzünden bu cezayı hak ettiklerine inanılanların ölüleri gömülmez, vahşi köpeklere atılır veya kurda kuşa yem olurdu. İşte bu nedenle Troia kralı Priamos oğlu Hektor’un gömülmesini istemeyen Akhilleus’a yalvar yakar olmuş, oğlunun ölüsünü istemişti ondan.

Akheron Irmağı’nı geçmek bu denli önemliyken geçiş yerinin bir de bekçisi olacaktı kuşkusuz. Kerberos’a giden yolun bu ilk bekçisi yaşlı Kharon’du. Geçiş parası alırdı. Onun köhne kayığıyla ırmağı geçip ruhlarının huzur bulması için ölülerin yakınları, ağızlarına bir metelik (obolos) koyarak gömerlerdi ölülerini.

Herakles geçiş parası yerine sopasını gösterdi Kharon’a. Geçmesine karşı koyan yaşlı adama boyun eğdirdikten sonra Hades’in karşısına çıkıp neden geldiğini anlattı. (‘Hades’ hem Ölüler Diyarı’nın hem de bu diyarın kralının ismi olarak kullanılıyor.) Hades gaddar bir tanrıydı, ama karşısındakinin kim olduğunu biliyordu. Kardeşi Zeus’un hışmını çekmek istemezdi. İzin verdi. “Kerberos’u alabilirsen al” dedi, “yalnız bir şartım var, hiçbir silah kullanmayacaksın.

Kerberos’la karşılaştığında sopasını, oklarını ve kılıcını bir kenara koyan Herakles üç ağzından çıkan korkunç havlamalara, üç çift çenesinin ve kuyruğunun ısırma çabalarına karşın Kerberos’u boyunduruğa alıp zincirledi ve sürükleye sürükleye çıkış yerine getirdi onu.

Eurystheus’un karşısına çıktıklarında Kral yine özel yeraltı sığınağına kaçtı. Oradan haber göndererek Kerberos’u geri götürmesini istedi. Bu istek aynı zamanda Herakles’in Kral’ın buyruğu altında geçirdiği on yıla yakın süren tutukluluk günlerinin son bulduğu anlamına geliyordu.

Vazo resmi, MÖ530 civarı

Not: Vazo resminde Eurystheus Kerberos’un karşısında korkudan yine özel sığınağında betimlenmiş. Blake’in resminin sol alt köşesindeki Hell ve Canto 6 yazılarından ressamın Dante’nin İlahi Komedya’sına gönderme yaptığını anlıyoruz. Cehennem bölümünün 6. Kantosunda Kerberos’la karşılaşma sahnesi yer alıyor.

Yararlanılan kaynaklar:
-Robert Graves, Greek Myths Apollodoros, Bibliotheka (Library)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir