Eski adetlerden biri olan kartpostallar her ne kadar artık güncelliğini kaybetse de kimileri için yılbaşında hâlâ devam eden bir mektuplaşma biçimidir. Postacı, yakınlarınızdan ve sevdiklerinizden neşeli mevsimin selamlamasını size getirirken kartpostalda hangi resimlerin olduğunu tahmin etmemize izin verin. Simli tombul kırmızı kuşlar? Neşeli çocuklar? Karlı ve renkli kasabalar? Ve tabii ki Hz. İsa’nın doğuşu.
Fakat ister misiniz bu yıl sıradanlıktan uzak, daha nadir kış resimlerine bir göz atalım? Bu resimler belki de kartpostalların önünde yer almayacak ama eğer ışıltıdan yorulduysanız ve canlı olmada zorlanıyorsanız bu yazı tam da size göre!
1. Giuseppe Arcimboldo
1 numara huysuz gezgin Giuseppe Arcimboldo. Bu İtalyan ressam, meyveleri, sebzeleri ve çiçekleri birleştirerek oluşturduğu büyülü portreleriyle biliniyor. Arcimboldo’nun kütük kafalı, eğri büğrü köklü ve mantar dudaklı figürüyle Kış portresi resmen kâbusların malzemesidir. Bu tuhaflık, düzensiz bir zihnin mi yoksa zamanın zevklerine hitap eden kurnaz bir satıcının mı ürünü? Kim bilir? Ama şurası kesin ki bir Arcimboldo eseri gördüğünüzde onu asla unutmazsınız.
2. Caspar David Friedrich
Caspar David Friedrich’in Kutup Denizi’nde bir geminin sivri uçlu kaya ve buz yığınına çarparak yavaşça parçalandığını görüyoruz. Bu soğuk sahne; küçük, kırılmış araç dışında insanlıktan yoksun. Buzul, inanılmaz derecede gücü ve yıkıcı kuvvetiyle merkezde yer alıyor. Belki de bugün bizi ilgilendiren küresel felaket için bir metafordur?
3. Ivan Shiskin
Rus Ivan Shishkin’nin benzer kasvetli bir sahnesinde, karın ağırlığından eğilmiş tek bir çam ağacı görürüz. Etrafında, hüzünlü gölgelerin içinde yalnızca sonsuz kışı görürüz. Soluk ay bile ağacın altındaki derin, karanlık vadiye ışık veremez. Resimdeki melankoli çok belirgindir. Burası gerçekten de Vahşi Kuzey’dir.
Ivan Shishkin’in tüm eserlerine bakmak için buraya tıklayabilirsiniz.
4. Pieter Bruegel the Elder
Bu listede olup olmamasından emin değiliz. Evet, bu resim kartpostalları akla getiriyor ve çoğu insan da görmüştür. Fakat gelin Karda Avcılar’a farklı bir açıdan bakalım. İlk bakışta, oldukça romantik bir kış manzarası gibi duruyor. Kırsal yaşamın yoğun bir Ortaçağ sahnesi, şu patencilere ve inanılmaz karlı zirvelere bakın. Fakat sonra avcılara bir bakın. Avcılar yorulmuş, köpekleri çok cılız ve huysuz. Aslında tarihin bu noktasında, nüfus mini bir buzul çağının öldürücü ellerindeydi. Kar yağışı oldukça yoğun, ilerleyen buzullar çayırları yok etti ve mahsuller ürün vermedi. Tablonun sakinlerinin çoğunun öleceği korkunç bir dönem. Çok da yılbaşı coşkusu gibi değil.
5. Jules Adler
Hızlıca köyün fakirliğinden sanatçıların Sefillik olarak adlandırdığı resimler grubunu gördüğümüz 19. yüzyıl Avrupası’nın şehrine ait fakirliğine geçiş yapalım. Bu resimlerle şehre ait fakirliğin zor durumuyla yüzleşmek orta gelirli varlıklı insanlar için şok ediciydi. Jules Adler’in Yorgun’u, soğuk ve rutubetli bir kış akşamı hiçbir şeyleri olmayan evlerine doğru giden işçileri gösterir.
6. John Everett Millais
Bu tablonun John Everett Millais’in gerçekten tanık olduğu bir sahneden esinlenildiği düşünülüyor. Kalp kırıcı bir sahne olan Es Ey Kış Rüzgâr’ı, kasvetli bir manzarada resmedilmiştir. Baba uğuldayan ağaçlara doğru yürürken titreyen bir anne çocuğunu emzirmeye ve onu korumaya çalışıyor. Baba gidiyor mu yoksa sadece etrafı mı kontrol ediyor? Bunu bilmiyoruz. Fakat köpek bunun iyi bitmeyeceğini açıklamak için göğe doğru avazı çıktığı kadar havlıyor.
7. Louis Sparre
Louis Sparre İsveçli bir ressam, çömlekçi ve tasarımcı. İlk Kar kasvetli bir iç mekân sahnesidir. Kışın ilk karı yağmaya başlarken sıradan küçük bir kulübenin içinde bir anne ve çocuk karanlıkta oturuyorlar. Bu sahnede hiç keyif veren bir heyecan yok. Kar soğuk, zorlu ve önlerinde uzun bir kış olacak demektir.
8. Christian Krohg
Kış, fakir insanlar için ateşin yanına sokuldukları ya da kestaneler yedikleri bir zaman değildir. Muhtemelen yılın en kötü zamanıdır. Christian Krohg, Oslo’da Karl Johan Sokağındaki resminde bunu ustalıkla açıklamıştır. Hayatta Kalma Mücadelesi bu yazının başındaki özellikleri taşıyan bir resim ve kışın en derin yerindeki ıssız bir sokağı gösterir. Sol alt köşeye sıkışan kalplerimiz, fırıncının verdiği eski bayat ekmeğe uzanan zavallı kadın ve çocuklardan oluşan bir kalabalık tarafından kırılıyor. Giysileri yırtık pırtık olan kalabalık direğin arkasında vücudu gözükmeyen bir el tarafından havada tutulan ekmek rulosuna özlemle bakıyor. Sadece küçük bir çocuk bitkin kara gözleriyle bize bakıyor, kulaklarına kadar indirdiği başlığı onu soğuktan koruyor, ekmeğini zayıf ve solgun eliyle tutuyor.
9. Hans Baluschek
Hans Baluschek, karlı sahnelerde insanlıktaki merhamet eksikliğini tekrar ve tekrar sembol olarak yansıtan bir sanatçıdır. Aralık dikenli tel çitleri ölü askerlerle dolu ıssız bir alandır. Derin Kar, donmuş bir kar tabakasının altında neredeyse gizlenmiş bir grup zayıf askerin üzerinde uğursuzca asılı duran gri, bulanık bir gökyüzü gösteriyor; topları yanlarında işe yaramaz ve boşta duruyor. Yukarıda gösterilen görüntünün adı sadece Soğuk’tur. Bacalar kurşunlu gökyüzüne pis dumanlar püskürtürken yüzü asık olan işçiler donmuş bir kanalın üzerindeki köprüden geçerler.
10. Wassily Kandinsky
Fakat size biraz daha canlı bir şey göstermek istiyorum. Eğer sizden bir kış resmi çizmenizi isteseydim, paletinizde hangi renkler olurdu? Beyaz, gri, mavinin tonları? Kış Manzarası’nı göz kamaştırıcı pembe, sarı, yeşil ve mavi tonlarıyla parlatan Wassily Kandinsky için değil. Kandinsky, diğer sanatçılardan tamamen farklı bir renk teorisi geliştirdi. Kandinsky bir sinestetik miydi? Neredeyse kesinlikle evet, çünkü bu manzara kesinlikle renk kadar ses ve duyguyla da yoğun gibi görünüyor.
Umarım tatilleriniz bir Kandinsky’nin sanatı kadar canlı ve parlaktır, ancak kışı bu kadar mutlu geçirmeyenler için bir düşünceyi ve de biraz daha fazlasını paylaşmayı unutmayın.