Viyana Sezesyonu’nun en büyük ustası Gustav Klimt, fantastik yaratıklarla, zengin süslemelerle ve güzel kadınlarla dolu altın tablolarıyla tanınır. Ancak Klimt’in Waldschrat diye geçen bir başka, daha az bilinen bir yanı da vardı – ormanda tek başına yaşayan biri oluşu. 1901’den 1904’e kadar Klimt, bazen yarı soyut, bazen gerçekçi ancak her zaman nefes kesici olan farklı ağaçlardan birkaç resim ortaya çıkardı.
Klimt, Litzlberg Attersee Gölü’ndeki yaz tatili sırasında günlerine saat 6’da ormanda uzun yürüyüşler yaparak başlardı. Sanatçı doğayla iç içeyken oldukça rahatlamış olacak ki bu yürüyüşlerin eserlerine etkisi inanılmaz oldu. Burada ormanın gizemli, karanlık yönü yerine sakin bir sonbahar sahnesi çizmeyi tercih etti.
Sanatçı birkaç kez huş ağacı ormanları çizdi. Genç huş ağaçları, bahar mevsimini ve genç insanların hızla büyümesini sembolize ettikleri için ressamlar arasında popüler bir motifti (Sezesyonistlerin ideolojisine mükemmel şekilde uyan sembolizm). Klimt bu resimleri yaptığında 40 yaşlarındaydı – belki de sanatçının gençliğinden kalan nostaljik bir anının meyveleriydiler.
Klimt, ağaç resimleri için, Viyana Sezesyonu’nun önde gelen dekoratif motiflerinden saf geometrik bir şekil olan kare tuval kullanmayı seçti. Çiçek açan dallardaki her bir fırça darbesi tek bir yaprağı, tomurcuklanan bir çiçeği veya bir meyve parçasını gösterir. Titreşimli görünen renk alanı, hem Post-Empresyonist resmi hem de ormanın veya tek bir ağacın değerli bir halıyı andırdığı Bizans mozaiklerini çağrıştırıyor. Bu bütün, göze mükemmel görünüyor. Klimt 1903’te, ilham perisi ve aynı zamanda sevgilisi olan Emilie Flöge’ye hediye ettikten sonra bile, Armut Ağacı tablosu üzerinde çalışmaya devam etti.
Klimt’in ağaç resimlerinin karakteristik bir özelliği ise gökyüzünün hiç görünmemesidir. Yalnızca resimlerin üst kısımlarındaki küçük boşlukların gökyüzüne ait olduğunu varsayabiliriz.
Bu yeşil korku boşluğu (horror vacui), Klimt’in süslemeye ve ahenge olan ilgisinin doğal bir sonucudur. Kariyerinin bu noktasında Klimt, Altın Döneminden uzaklaşıp, o zamanlar birçok okulda gösterilen Empresyonizm ve Neo-Empresyonizmden etkilendi. Ancak Klimt’in eserlerinde Signac ve Seurat’nın eserlerinin sertliğini hissetmiyoruz. Klimt dikey fırça darbeleri kullanarak resmin manzarasına derinlik katmıştır.
Bu resimde Klimt, Attersee Gölü’ndeki Schloss Kammer Parkı’nın parçalı bir görünümünü sunuyor. Oldukça soyut olan bu resimde sadece alt kısımdaki ağaç gövdeleri bize yukarıdaki yeşil mozaiğin ağaçlara ait olduğu ipucunu veriyor. Üst kısımda sadece yeşil fırça darbeleri görüyoruz.
Kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/gustav-klimt-trees-paintings/