Pop Art Sanatçısı Roy Lichtenstein Hakkında 6 İlginç Bilgi

Tüm zamanların en ünlü Pop Art sanatçılarından olan Roy Lichtenstein hakkında gerçekten ne biliyoruz? Harika eserleriyle tanınan çizgi roman temelli Amerikalı Pop Art sanatçısı Lichtenstein, 1960’larda New York’ta çıkan devrim niteliğindeki yenilikçi bir hareketin üyesiydi. Andy Warhol ve Jasper Johns gibi isimlerle birlikte sanat dünyasının sınırlarını zorladı ve insanları güzel sanatların tanımı hakkında düşünmeye itti.


Çeviren: Betül Kap

Drowning Girl [Roy Lichtenstein] | Sartle - Rogue Art History
Roy Lichtenstein, Boğulan Kız, 1963
New York’un yerlisi olan Lichtenstein, ticari ve endüstriyel teknikleri yenilikçi bir şekilde kullanmasıyla tanınır. Hayat tecrübelerini sanat eserleriyle bir araya getirerek normalde reklamcılıkta kullanılan yöntemleri, resim sanatına uyarlamasıyla ünlüdür. Kariyerinde yükselmesine yardımcı olan ve ona inanılmaz başarılar getiren şey de tam olarak bu riskli yaklaşımdır.

Unutulmaz başarılarına rağmen Lichtenstein ve eserleriyle ilgili bilinmesi gereken daha pek çok şey var. En ikonik resimleri koleksiyoncuların değerli parçaları olmaya devam etse ve resimleri sayısız eşya üzerinde yer alsa da çoğu insan Lichtenstein’ın inişli çıkışlı kariyerinden bihaberdir. Söz konusu Roy Lichtenstein olduğunda, hayatının son dönemindeki başarısından çizgi roman kullanımının yol açtığı tartışmalara kadar incelenecek çok şey var.

Roy Lichtenstein Hakkında Az Bilinen 6 Gerçek

Roy Lichtenstein, 1967. (Fotoğraf: Eric Koch / Anefo [CC BY-SA 3.0], via Wikimedia Commons)

BAŞARIYA HEMEN ULAŞMADI

New York City’nin Yukarı Batı Yakası’nda doğup büyüyen Lichtenstein için sanat ve tasarım aslında bir hobiydi. Üniversitede aldığı güzel sanatlar dersleri, II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle kesintiye uğradı. Orduda üç yıl geçirdikten sonra çalışmalarını tamamladı ve bir sanat öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Bu mesleği de hayatı boyunca devam ettirdi.

Lichtenstein resim yapmaya devam ederken aynı zamanda değişik işlerde çalıştı. Bir sanatçı olarak ilgi görmeye başladığında ise 40 yaşına yaklaşmıştı. New York’a geri dönmek için Rutgers Üniversitesi’ndeki öğretmenlik işini bıraktığında kariyerinin seyri değişti, zira şehrin sanatsal bir patlamanın eşiğinde olduğunu hissedebiliyordu.

Look Mickey, 1961, Wikipedi

OĞLU, TARZINI DEĞİŞTİRMESİ İÇİN ONA İLHAM VERDİ

Lichtenstein’ın sanatı dendiğinde akla, 1960’larda kariyerinin zirvesindeyken kullandığı tarz gelir. Bu tarz, kalın siyah hatlar ve Ben-Day noktalarının kullanılmasıdır. Ticari baskıda kullanılan bu stilistik ögeler o zamanlar genellikle reklamlarda görülüyordu ve Lichtenstein üzerinde büyük bir etkiye sahipti.

Çizgi romanlarda rastladığı imgeleri çoktan kullanmaya başlamış olsa da oğlu, her şeyi bir araya getireceği büyük ölçekli bir tablo yapmasını söyleyene kadar taşlar yerine oturmamıştı. Bir Mickey Mouse çizgi romanına bakarken oğlunun çizgi romanı işaret ederek “Bahse girerim sen bu kadar güzel resim yapamazsın, değil mi baba?” demesi her şeyi değiştirdi. Sonuç, sonraki eserlerinin de ilham kaynağı olan Look Mickey oldu. Konuşma balonları, Ben-Day noktaları ve çizgi roman imgelerinin tümü bir araya gelerek Pop Art sanatının bu erken örneğini oluşturdu.

Brushstroke, 1965-1966, Tate Gallery

Soyut Dışavurumculuk İle Karmaşık Bir İlişkisi Vardı

En önde gelen Pop Art sanatçılarından biri olarak kabul edilen Lichtenstein, bir dönem kendini soyut dışavurumcu olarak nitelendirdi. Daha çok Pollock ve Willem de Kooning gibi sanatçılarla ilişkilendirilen soyut dışavurumculuğu 1950’lerin sonlarından başlayarak sanatına dahil etti.

Daha sonraları ortaya koyduğu Brushstrokes (Fırça darbeleri) serisi bir zamanlar benimsediği bu stilin bir parodisi gibidir. 1965’ten 1966’ya kadar ortaya koyduğu eserler, dışavurumcu ustaların resimlerini tiye alır. Lichtenstein bu serisinde fırça darbesini güçlendirmek için karakteristik kalın ana hatları, Ben-Day noktalarını ve koyu renkleri kullandı. Böylelikle spontane fırça darbelerini bambaşka bir tarzda resmetmiş oldu.

Bu tavrı kimileri tarafından bir alay ediş gibi değerlendirilse de Lichtenstein böyle düşünmüyordu:

Soyut Dışavurumcuları seviyorum, ya da sevdiklerimi seviyorum, her neyse”

“Yaptığım resimler, ‘Görüyorsunuz ya resim, fırça darbelerinden yapılmış bir ağaçtır’ dememin bir yolu. [Soyut Dışavurumcular] bir şeyleri tuvale koydular ve yaptıklarına, renk kullanımlarına ve boyutlara karşılık verdiler. Benim tarzım tamamen farklı görünse de çizgiler ortaya koymanın doğası hemen hemen aynı; yalnızca benimkiler Pollock veya Kline’ınkiler gibi kaligrafik görünmüyor.”

MEŞHUR ÇİZGİ ROMAN PANELLERİ TARTIŞMALARA SEBEP OLDU

Whaam!, Roy Lichtenstein 1923-1997 Purchased 1966 http://www.tate.org.uk/art/work/T00897

Lichtenstein, çizgi roman çizimlerini ve ticari baskı tekniklerinin kullanımını keşfetmeye devam ettikçe kariyeri yükselişe geçti. Boğulan Kız ve Whaam! gibi resimleriyle hem ulusal hem de uluslararası anlamda üne kavuştu ancak başarısı tartışmaları da beraberinde getirdi.

Bu beğeni toplayan resimlerin çoğu, tanınmış sanatçılar tarafından çizilmiş çizgi roman sahnelerinden uyarlanmıştı. Bu sanatçılar Lichtenstein’a kıyasla fazla itibar görmedi ve bu durum bazı sanatçıların ve çizgi roman severlerinin tadını kaçırdı. Savaş uçakları çizimi Lichtenstein tarafından Whaam! adıyla uyarlanan DC çizgi roman sanatçısı Russ Heath, bu konudan oldukça mustaripti. Çizimleri ünlü birer sanat eseri haline gelmişken yoksulluk içinde yaşamış olmanın nasıl hissettirdiği hakkında kısa bir çizgi roman oluşturduğunda çoktan 80’li yaşlara gelmişti.

Yaratıcı uyarlama, yeniden kullanım ve telif hakkı ihlali gibi konuların genellikle bulanık hatlara sahip olduğu bir çağda, bu sorunun Pop Art’ta yankı bulduğunu görmek ilginç. Lichtenstein ise konuya dair şöyle demişti: “Ben eserleri görünüş bakımından kopyalıyorum ancak kopyalanan şeyi başka terimlerle yeniden ifade ediyorum. Bunu yaparken orijinal tamamen farklı bir doku kazanıyor. Kalın veya ince fırça darbeleri değil noktalar, düz renkler ve sert çizgiler kullanıyorum. ”

Ohhh…Alright…, 1964

ELEŞTİRMENLER TARAFINDAN SEVİLMEDİ

Sanatçılar yeni bir çığır açtıklarında sık sık olduğu gibi, eleştirmenler Lichtenstein’ın sanatına da kucak açmadılar. Hatta 1964 yılında Life dergisi Lichtenstein’a ithafen “ABD’deki En Kötü Sanatçı Mı?” başlıklı bir sayı yayımladı. Lichtenstein, çağdaş sanat eleştirmenleri tarafından daha önemsiz addedilen çizgi roman sanatı ile yüksek sanat arasındaki boşluğu doldurarak sınırları aşıyor ve sanat dünyasının algılarına meydan okuyordu.

Çalışmalarının özgün olmadığı ve boş olduğu söyleniyordu. Lichtenstein için bunları duymak kolay değildi, hatta zihnine şüphe tohumları ekilmişti. Ancak bütün bunlar onu prensiplerini takip etmekten ve işine odaklanmaktan hiçbir zaman alıkoymadı. Lichtenstein’ın sanat tarihi üzerindeki etkisini inkâr edenlerin sanatçının eserlerinin bugünkü durumuna bakması yeterli. 1966 yılında İngiltere’deki Tate Galerisi Whaam! tablosunu satın almak istediğinde birçok karşıt fikirle karşı karşıya kalmıştı. Bugünlerde ise tablo, koleksiyonun en ikonik parçalarından biri ve on milyonlarca dolar değerinde.

Stock Photos from Jose y yo Estudio/Shutterstock

KARİYERİ, SANATÇININ ÇİZGİ ROMAN DÖNEMİNDEN ÇOK DAHA UZUN SÜRDÜ

Lichtenstein, 1966 yılı civarında çizgi roman eserlerinden uzaklaşmaya başladı. Çizgi karakterler tablolarında etkisini sürdürmeye devam ederken sanatçı, 1997’deki ölümüne kadar son derece başarılı bir kariyer sürdürdü. Eserleri arasında Van Gogh, Monet ve Cézanne tablolarının tamamı kalın hatlar ve Ben-Day noktalarıyla oluşturulmuş yeniden çizim versiyonları da yer alır.

Sanatçı aynı zamanda heykeller de ortaya koydu. Hatta Los Angeles County Sanat Müzesi için Universal Studios’un yardımıyla bir film bile yaptı. 1970’lerde inzivaya çekildiği Long Island’da natürmort resimler, serigrafi ve renkli kalem çizimleri yapmaya devam etti.

Çeviri Kaynak: https://mymodernmet.com/roy-lichtenstein/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir