Resim, ana yurdundan uzaklarda, yabancı iklimlerde imparatorluk düşüne kapılan Avusturya arşidükü Ferdinand Maximilian Joseph’in rol aldığı dramın son sahnesini betimliyor.
1832’de Viyana’nın ünlü Schönbrunn sarayında dünyaya gelen Maximilian Avusturya imparatoru I. Franz Josef’in kardeşiydi. Ağabeyi 1853’deki suikastta ölseydi onun yerine imparator olacaktı.
III. Napoleon’un imparatorluğu sırasında Fransa Atlantik ötesinde yandaş bir monarşi kurmak, böylece Latin Amerika pazarına açılmak amacıyla İngiltere ve İspanya ile koalisyon oluşturarak 1861’in sonunda Meksika’ya asker çıkarmıştı. 1823 Monroe Doktrini ile Kuzey ve Güney Amerika’ya yönelik kolonizasyon hareketlerine karşı tutumunu ilan etmiş olan ABD o dönemde kendi iç savaşıyla uğraştığından güney sınırına yakın bu sıcak gelişmeye askerî bir tepkide bulunamadı. Bu arada koalisyon ortakları Fransa’nın yayılmacı planlarını kendi politikalarına uygun bulmayarak çekildiler. Fransız birliklerinin Başkent’te üstünlük kurmaları üzerine Benito Juarez başkanlığındaki, dönemin Meksika cumhuriyet hükümeti yok sayılarak imparatorluk ilan edildi. Fransızların kurduğu bu imparatorluğa bir imparator bulmak gerekiyordu.
III. Napoleon Avusturya ile ilişkilerini geliştirmek istediğinden kurduğu Meksika İmparatorluğu’nun taç ve tahtını Ferdinand Maximilian’a önerdi ve bu öneriyi parlak gelecek vaatleriyle ısrarla sürdürdü. Bu, Maximilian’a yapılan ikinci öneriydi, ilki monarşi yanlısı Meksikalı aristokratlardan gelmişti. Çünkü Maximilian, üyesi bulunduğu Habsburg hanedanıyla İspanya kraliyet ailesi arasında yapılan siyasi evlilikler dolayısıyla İspanyollarla akraba sayılıyordu. Bu öneriler karşısında önce çekimser kaldı. İmparator sıfatıyla Meksika’ya gelmesi hâlinde nasıl karşılanacağını öğrenmek için plebisit yapılmasını önerdi. Sonucun olumlu çıkması ve Fransızların Başkent’i zaten ele geçirmiş olmaları üzerine Meksika tahtını kabul etmeye karar verdi. Böylece Avusturya Arşidükü Maximilian 1864 yılının mayıs ayında Fransız imparatorluğunun kukla hükümdarı I. Maximilian olarak Meksika imparatoru oldu. Bu kararıyla doğduğu ülkede ailesinden gelen haklarını yitirmiş oluyordu.
Meksika’nın devrik cumhuriyet hükümetinin başkanı Juarez’i yalnız bırakmayan direnişçiler gerilla savaşıyla imparatorluk birliklerine (yani işgalci Fransızlarla yerli işbirlikçilerden oluşan güçlere) üstünlük kurdular ve işgal edilen yerleri yavaş yavaş geri kazandılar. Bunda kendi iç savaşından sonra toparlanan ve Fransa’nın Meksika’dan çekilmesi gerektiğine ilişkin bir duyuruda bulunan ABD’nin Juarez’e yaptığı silah ve erzak desteğinin önemli payı vardı.
Bu gelişmenin yanı sıra başta Prusya olmak üzere Avrupa’da da sorunlar yaşayan III. Napoleon Meksika’daki birliklerine geri çekilme emri verdi ve Maximilian’a çekilen birlikleri almak için gelen gemilerden biriyle derhal ülkeden ayrılmasını önerdi. Fransız birliklerinin çekilmesi 5 Şubat 1867’ye dek sürdüğü hâlde Maximilian kaçma girişiminde gecikti. Yandaşlarını terk etmek istememiş, tahttan feragat edip etmemesi gerektiğini danıştığı kişilerin ordu oluşturup direnişi bastıracaklarına ilişkin sözlerine kanmıştı. Gecikmeli kaçış planı da cumhuriyetçilerden rüşvet alan bir albay yüzünden suya düştü. 15 Mayıs 1867’de yakalandı ve askeri mahkeme tarafından idama mahkûm edildi. Dostları rüşvet yoluyla onu idam hücresinden kaçırmak için plan yapmışlardı. Fakat Maximilian kaçmayı reddetti. Nedeni ilginçti. Kaçarken tanınmamak için yıllardır özenle koruduğu o muhteşem sakalını kesmek zorunda kalacak ve yakalanırsa sakalsız yüzü onu itibar kaybına uğratacaktı. 19 Haziran 1867 sabahı idam mangasının karşısına çıktığında annesi yüzünü görebilsin diye başından vurmamaları dileğiyle mangadaki askerlere para dağıttı. Onunla birlikte kurşuna dizilen iki Meksikalı general ölürken ‘Yaşasın imparator’ diye bağırdılar.
Hugo ve Garibaldi’nin de aralarında bulunduğu, dönemin Avrupa’sının önemli kişileri idam kararını iptal etmesi için Juarez’e ricacı olmuşlar, fakat Juarez geri adım atmamıştı. Bu tutumunun iki nedeni olduğu söylenir: Ölen Meksikalı direnişçilerin anısına saygı ve ülkesine göz dikecek yabancılara mesaj vermek.
Ressam Manet, yazının içinde ara ara yer verdiğimiz Maximilian’ın idamını betimleyen ve aralarında ayrıntı farklılıkları bulunan beş tablo yapmıştı. Goya’nın 3 Mayıs 1808 tablosundan esinlendiği söylenir.