Yaşar Kemal’e Genel Bir Bakış ve Bir Garip “TENEKE” Meselesi

Doğum tarihi hakkında birden fazla görüş bulunur. Ancak çoğunlukla yazarın kendi ifadeleri kabul görmüştür. Ekim 1923 tarihinde bugünkü adıyla Gökçeda’da doğar. Kürt kökenli bir aileye mensuptur. Gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli. Rusların 1915 senesinde Van’ı işgal etmesinin ardından ailesi ile beraber göç etmek durumunda kalır. Henüz çok küçük bir yaşta iken geçirdiği bir kaza sonucunda bir gözünü kaybeder. Çok geçmeden bir kan davası neticesinde babasını da kaybeder. Çok küçük bir yaşında iken yetim kalır. Babasının ölümüne şahit olduğu için korkar ve on iki yaşına dek kekeme kalır. Adana’da iken okulu bırakıp 1950 senesine kadar yaklaşık kırk farklı işte çalışır. Bu süre zarfında çok farklı insanlarla tanışma fırsatı yakalamıştır. Bu da çok fazla kişiyi gözlemleme ve yorumlama şansı vermiştir.

“…1940’lı yıllarda Adana’da çıkan Çığ dergisi çevresinde, aralarında Pertev Nail Boratav, Nurullah Ataç ve Güzin Dino’nun da bulunduğu yazar ve aydınlarla ilişki kurdu. Abidin Dino ve ağabeyi Arif Dino ile kurduğu yakınlık onun düşünce ve edebiyat dünyasının gelişimini etkiledi…” (Cebe, 2019, s. 1)

1950 senesinin nisan ayında Komünist Parti’yi kurmaya teşebbüs suçundan dört ay kadar Kozan Cezaevi’nde kalır. Ardından Orhan Kemal ile anlaşıp bir iş kurmaya karar verir. Bunun ardından İstanbul’a gelir. İşler istedikleri gibi gitmediği için Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başlar. 1969 senesinde TİP bünyesinde politikaya atılır. Paris’te iken Nazım Hikmet’le görüştüğü için Cumhuriyet gazetesinden atılır. Sonrasında Ant dergisinin kurucuları arasında yer alır. 12 Mart 1971 tarihinde eşi ve gelini ile birlikte bir süre gözaltında tutulur. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucuları arasında yer alıp daha sonra ilk genel başkanı olur. İleriki seneler içerisinde Cengiz Aytmatov ile tanışma fırsatı yakalar.

“…Kemal’in, yerel kültüre verdiği değer, dil konusunda da kendini gösterir. Kendisi için düzenlenen bir onursal doktora toplantısında yaptığı konuşmada, Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk yıllarına oradan da günümüze uzanan dil çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgiler vermeyi tercih eder. Aynı konuşmada yazar ; Anadolu’nun diliyle, büyük şehirlerin dilinin birleşmeye başlamasını “yerelden evrensele geçiş” olarak tanımlamaktadır…” (ONURAL, 2017, s. 24)

Ömrü boyunca çok fazla eser kaleme alır. Çok fazla ödül alıp, çok fazla seminere katılıp, birden fazla kez suçlanmıştır. Çukurova yöresinde yetişen yazar, bu yörenin sorunlarını eserlerinde çok sık işler. Ancak çok iyi bir yazar olmasının aksine edebiyata girişi şiir ile başlar. Adana Halkevi dergisinde 1939 senesinde ilk şiiri olan Seyhan’ı yayımlar. Bunun ardından ömrü boyunca birçok farklı dergi ve gazeteye yazılar kaleme alır.

“…Yaşar Kemal, yazarın yaşayarak zenginleşmesini savundu. Çukurova’da geçen oldukça hareketli ve sıra dışı çocukluk ve gençlik yılları ile İstanbul’da çalıştığı çeşitli işler, onun romanlarını besleyen en önemli kaynakları oluşturdu. Küçük yaşlarda halk edebiyatına ilgi duydu, halk ozanlarını örnek aldı. İlkokuldayken şiir yazmaya başladı…” (Cebe, 2019, s. 1)

Hayatının bir dönemi Çukurova’da dolaşıp ağıt, türkü, destan, halk hikayesi derlemiştir. “…Röportaj yazarlığı için Anadolu’da dolaştığı yıllarda, ‘dert biriktirir’. Gördüğü, tanıdığı herkes, bir şekilde ezilmiştir, bir noktada gariptir…” (ONURAL, 2017, s. 26) Yazar kendisini Homeros geleneğinden sayar. Yaşar Kemal ismini Cumhuriyet gazetesinde yazdığı vakit kullanmaya başlar. Sözlü edebiyat geleneği çok özümsemiştir.

“…Yaşar Kemal, yerelden yola çıkıp genele ulaşmak amacını gütmüştür. Eserlerinde “mitos” geleneğiyle “epos” geleneğini birleştirmek istemiştir, kendisini değişmenin romancısı diye tanımlamıştır. Ona göre bu değişmenin toplumsal çerçevesini feodalitenin çöküşü ve yeni bir toplumsal yapının çıkışı belirlemiştir. Sanatın sol düşünce ile paralel yürüdüğünü söyleyerek, halkı ezen, sömüren ve onun mutluluğunu engelleyenlerin karşısında durduğunu ifade eder…” (ÇİTFLİKÇİ, 2019)

“…Yaşar Kemal’in, yazarlık konusundaki düşünceleri, yöntem ve eğilimleri, onun tamamıyla kendine özgü bir roman gerçeği, dili ve üslubu yaratmasını sağlamıştır. Bu nedenle de yazar, dünyada pek çok dile eserleri çevrilmiş bir edebiyatçı olmasına karşın, eserlerinin çevirisinin de en yoğun biçimde incelendiği/eleştirildiği yazarlardan biri olmuştur…” (ONURAL, 2017, s. 27)

Eserlerinde doğa hassasiyeti görülür. Çevreye karşı duyduğu hassasiyeti eserlerinde çok sık işler. Çevresinde, yetişip, büyüdüğü ortamda bulunan yöreye has bitkileri eserlerine dahil eder. Kendisine has bir üsluba ve dile sahiptir. Dil açısından savunduğu görüş çok açıktır:

“…Bugün İstanbul’dan yapıt çıkmıyor. İstanbullu yazarların dilleri yok. Dil olmayınca kültür de olmaz. Bizim kültürümüz, halk içinde oluşmuş, yüzyıllar boyu türlü uygarlıklarla gelişmiş, çok zengin bir kültürdür. Dilimiz de öyle. Bugünkü İstanbul Türkçesiyle roman yazılamaz. Şiir yazılamaz. Hiçbir şey yazılamaz. Üç yüz beş yüz sözcüklük bir dildir İstanbul Türkçesi. Osmanlıca da öyle. Yaşamın dışında kalmış, donuk bir dil. Tıpkı İstanbul Türkçesi gibi. İstanbul dili ile yazılabilseydi, en iyisini Nazım yazardı. Nazım Hikmet, yıllarca hapishanede yatmasa, o zengin Anadolu kültürüyle buluşmasa, Nazım Hikmet olamazdı…”[1] (Çitflikçi, 1993, s. 574)

“…Romanlarını kaleme alırken Anadolu halk kültürü ve sözlü edebiyatı, günlük yaşam ve gözlemler (biyografik ögeler), uzak ve yakın tarihsel olaylar, dünya ve özellikle Batı kültürüyle edebiyatı beslediği kaynaklardır. İşlediği başlıca temalar başkaldırı, ekonomik, sosyal ve toplumsal değişim, yozlaşma, yabancılaşma, aşklar ve töreler, kan davası, yoksul köylülerin problemleri, Yörüklerin Çukurova’daki yerleşme problemleri sömürü, korku, cinayetler, çocuk vb. sorunlardır…” (ÇİTFLİKÇİ, 2019, s. 1)

ESERLERİ:

DERLEME: Ağıtlar, Gökyüzü Mavi Kaldı, Yayımlanmamış 10 Ağıt, Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri

ROMAN: İnce Memed (1), İnce Memed (2), İnce Memed (3), İnce Memed (4), Teneke, Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır, Üç Anadolu Efsane: Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik, Ölmez Otu, Ağrı Dağı Efsanesi, Bin Boğalar Efsanesi, Çakırcalı Efe, Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufcuk Yusuf, Al Gözüm Seyreyle Salih, Yılanı Öldürseler, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, Deniz Küstü, Kuşlar da Gitti, Yağmurcuk Kuşu, Hüyükteki Nar Ağacı, Kale Kapısı, Kanın Sesi, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Karıncanın Su İçtiği, Tanyeri Horozları, Çıplak Deniz Çıplak Ada, Tek Kanatlı Bir Kuş

HİKAYE: Sarı Sıcak, Bütün Hikayeler, Pis Hikaye, Yolda, Beyaz Pantolon, Kalemler, Yeşil Kertenkele

RÖPORTAJ: Çukurova Yana Yana, Yanan Ormanlarda Elli Gün, Peri Bacaları, Bu Diyar Baştan Başa, Bir Bulut Kaynıyor, Allahın Askerleri: Çocuklar İnsandır, Nuhun Gemisi, Denizler Kurudu, Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, Çocuklar İnsandır, Neredesin Arkadaşım, Yağmurla Gelen

MAKALE: Taş Çatlasa, Baldaki Tuz, Ağacın Çürüğü: Yazılar-Konuşmalar, Ustadır Arı, Zulmün artsın, Binbir Çiçekli Bahçe, Bu bir Çağrıdır, Sevmek-Sevinmek-İyi Şeyler Üzerine

ŞİİR: Bugünlerde Bahar İndi / SOHBET: Yüzler, Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor

BİR GARİP TENEKE MESELESİ:

Yaşar Kemal adı geçtiği vakit herkesin ilk aklına gelen eser hemen İnce Memed oluyor. Bu durum yanlış değil tabi ki. Yazarın en etkileyici eserlerinin başında İnce Memed geliyor. Ancak bu eserin üzerinde konuşan çok fazla insan olduğunu fark edince değerlendirme şansımı Teneke isimli romanından yana kullandım. Teneke Yaşar Kemal’in İnce Mehmed’in ardından yayımladığı ikinci romanıdır. Teneke romanının önce kaybedildiğini daha sonra ise yeniden bulunup yayımlandığı biliyoruz. Öncelikle Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmiş sonra da 1955 senesinde kitap halinde basılmıştır.

Roman, çeltik ağalarının çıkarlarını ve bu sebeplerle zarar gören köylülerin çarpışması üzerine kurulu bir olay örgüsüne sahip. İlk görev yeri burası olan kaymakam Fikret IRMAKLI acemiliğinden dolayı ilk başta gerçekleri görmekte zorlanır. Daha sonra gerçekleri görünce köylülerin tarafına geçer. Çeltik ağaları genç kaymakam ile başa çıkamayınca bürokrasi desteği ile Fikret’i sürdürürler. Giderken de arkasından teneke çaldırırlar. Kaymakam henüz tecrübesizken ağaların tuzağına düşmüş ve hatta onlara hizmet etmiştir. İlk bakışta eserin karamsar bittiği düşünülebilir. Biraz detaylı düşünüldüğünde aslında olayda bir kaybetme hali söz konu değildir. Kaymakam dik bir duruş sergilemiş ve köylülere mücadele ruhu kazandırmıştır.

Eserde konu edilen hastalık çeltik hastalığıdır. Bu uygunsuz koşullarda ağaların çıkarları doğrultusunda pirinç ekimi yapılmasıyla ortaya çıkmıştır. Sıtma hastalığı köylüyü kırıp geçirir ancak ağalar köylülerin bu durumunu hiç önemsemez.

Fikret IRMAKLI (genç kaymakam), Memed Ali (eski bir eşkıya), Zeyno Karı ve Vayvaylı Osman çevre ve insan sağlığını koruyup-savunma, sıtma hastalığına karşı verdikleri savaş, aydın ve dürüst bir tavır sergilemeleri açısından ortak bir payda da buluşurlar. Çeltikçiler olarak kitapta yer alan Murtaza Ağa, Mustafa patır, Okçuoğlu, Kemal Taşan ve Osman Ağa ise çevreye duyarsızlık ve insan sağlığını hiçe sayma ve bir de haksız yere kazanç sağlama konularında ortak bir paydada buluşurlar.

“…Yaşar Kemal Teneke’den yıllar sonra kaleme aldığı IM IV’ te yine aynı konuya el atmış, bu kez de kanunları hiçe sayarak yüzlerce çocuğun ölümüne yol açan Şakir Bey’in karşısında öğretmen Zeki Nejad ve İM ’i çıkarmıştır. Bu kavgada Zeki Nejad, köylüleri ve sıtmadan ölen zavallı çocukları korumak için canını vermiş, ama İM bu acımasız Şakir Bey’ e haddini bildirmişti. Aslında İM gibi kaymakam Fikret de tek başına bu sorunları çözemeyeceğinin farkındadır…” (Çitflikçi, 1993, s. 245)

Roman karakterleri Yaşar Kemal’in eserlerinden aşina olduğumuz karakterlerdir. “…Romandaki inanç ve direnç sahibi bir diğer kişide Memed Ali’dir. Eski bir eşkıya olan Memed Ali, eşkıyalık döneminin artık çok geride kaldığının farkındadır. Bu yüzden ağalara bir şey yapamaz. Onun için de kahrolur…” (Çitflikçi, 1993, s. 251).

Eser içerisinde yer alan en önemli sembol çıkardığı boş ses ile “teneke”dir. Ağalar kendi sığ düşünceleri ile kaymakamı sürdürdüklerinde sorunu çözdüklerini ve rahata ereceklerini düşünürler. Bir de gövde gösterisi yapmak için boş bir ses çıkaran teneke çaldırırlar. Oysa genç kaymakam yaptıklarıyla ardında bıraktığı mücadele ruhunu köylüye miras bırakmıştır. Aynı zamanda gittiği her yere de yine bu ruhu götürecektir.

“…Kemal’in romanlarında epik göstergeler olsa da örneğin kişiler epik özellik göstermez. Bu eserler, romantik göstergelere de sahiptir; ama ‘romantik eserler’ değillerdir. Aynı şekilde, toplumcu gerçekçi ifadeleri vardır ; ama bir efsunlu kılıç ortaya çıkıp bütün gerçeklik algısını bozabilmektedir…” (ONURAL, 2017, s. 27)

Roman ortalama iki-üç aylık bir süreç içerisinde yaşanan olaylardan bahsediyor. Metin içerisinde zamanda atlamalara yer verilmiyor. Kronolojik bir zaman işleyişi söz konusudur. Olaylar Çukurova’da geçmektedir. “Sazlıdere” adında bir köyden bahsedilir. Yazarın doğup büyüdüğü yerlerden esinlendiği bir gerçektir. Roman akışı içerisinde bazen hâkim bazen de yazar-anlatıcı hâkimiyeti söz konusudur.

“… Kurmaca yapıtları ile kurmaca sayılmayan metinleri arasındaki farkı, yaratıcılık düzeyinde ortadan kaldırdı. Sözlü kültür ile çağdaş roman tekniklerini sentezleyerek oluşturduğu yöntem, yerelden beslenerek evrensel düzeye ulaşan özgün bir yazar olmasını sağladı. Geliştirdiği kendine özgü dil, ayrı bir araştırma konusu haline geldi; Ali Püskülüoğlu yazarın romanları üzerine bir tarama sözlüğü hazırladı (Yaşar Kemal Sözlüğü 1974). Yapıtlarında doğaya, insanlar kadar yer verdi. Yalnız betimleme ve imgeleriyle değil, insanın doğayla kurduğu ilişkinin önemine dikkat çeken perspektifle varoluşu yeniden yorumladı. Bu nitelikleriyle Türk edebiyatının yanı sıra dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul görür…” (Cebe, 2019, s. 1)

Özetlemek gerekirse Yaşar Kemal, yine aşina olduğumuz gibi muhteşem bir eser ortaya çıkarmıştır. Kalemi İnce Memed serisindeki kadar edebi değildir. Ama tabii ki o şiirsel dili hissetmek mümkün. Betimlemeleri kendini yine göstermiştir (özellikle evlerden bahsederken). Yaşar Kemal okumak isteyen, yazarın üslubuna alışmak isteyen okuyucular için Teneke güzel bir başlangıç olabilir.

KAYNAKÇA:

Cebe, D. D. (2019, 09 05). Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü: http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/yasar-kemal adresinde n alındı

Çitflikçi, R. (1993). Yaşar Kemal Yazar-Eser-Üslup. İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü/Doktora Tezi. Malatya.

ÇİTFLİKÇİ, R. (2019). İslam Ansiklopedisi. 09 09, 2021 tarihinde TDV İslam Ansiklopedisi: http://www.islamansiklopedisi.org.tr/yasar-kemal adresinden alındı

KEMAL, Y. (2014). Teneke. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

MORAN, B. (2017). Türk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış 2 -Sabahattin Ali’den Yusuf Atılgan’a . İstanbul: İletişim Yayınları.

ONURAL, E. (2017, Aralık). Yaşar Kemal’in Romanlarının Zihniyet, Yapı, Tema ve Anlatım Bakımından İncelenmesi. Doktora Tezi. Ankara: Gazi üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

[1] E.Öz, YK’le Uzun Bir Söyleşi, Ağacın Çürüğü, s.318.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir