Jean-Antoine Watteau (1684-1721), 18. yüzyılın en etkileyici Fransız ressamlarından biriydi. Cythera Adası’na Kutsal Yolculuk isimli bu eseri, Rokoko döneminin havailiğini ve duygusallığını yakalarken aynı zamanda aşkın aşamalarını ve büyüyen doğasını da yakalar.
Organik olan her şey gibi aşkın da bir ömrü vardır. Doğar, büyür, olgunlaşır, solar ve ölür. İster günler, ister on yıllar sürsün, başlangıç her zaman aynı hissettirir – heyecan verici, canlandırıcı, olasılık ve umut dolu. Jean-Antoine Watteau, başyapıtı Cythera Adası’na Kutsal Yolculuk ile aşkın başlangıcını inceliyor.
İlk İzlenim
1717 yılında Fransız Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi’ne sunulan Cythera Adası’na Kutsal Yolculuk, Jean-Antoine Watteau’nun bu prestijli kuruma kabul edilmek için giriş parçasıydı. Tablo, canlı renkleri, cesur fırça darbeleri ve puslu atmosferiyle oldukça ses getirdi. Yemyeşil pastoral manzara parlak mavi gökyüzü, yumuşak yeşil yapraklar ve sıcak kahverengi toprakla donanmıştır. Modaya uygun ipek ve kadife giyen güzel insanlar şapkalar, yelpazeler ve bastonlar ile göz alıcı görünümlerine katkıda bulunur. Bu insanlar pastoral bir ülke ortamında işveli sohbetler yapan aristokratlardır. Açık havadaki bu tür saraylı sahneler yeni bir resim stiliydi. Fransız Kraliyet Akademisi daha önce böyle bir konuyu görmemişti. Tarih resimleri, İncil sahneleri ve natürmortlara aşina olan akademi, Watteau’yu bir akademik üye olarak kabul edebilmek için yeni bir resim türü yarattı. Bu yeni türe “fête galante¹” adını verdiler.
Afrodit
Çapkın aristokratların bulunduğu resmin arka planı, Aşk Tanrıçası Afrodit’in doğduğu iddia edilen kutsal Yunan adası Cythera’dır. Resmin sağ tarafında bulunan tanrıça heykeli, adasını ziyaret edenlere kayıtsızca bakıyor. Afrodit’in görüntüsü, tabanında pembe güllerin büyüdüğü Neoklasik bir heykeldir. Gül yaprakları aşkın güzelliğini temsil ederken dikenleri ise aşkın zorluğunu temsil eder.
Birinci Kademe
Afrodit heykelinin sol tarafında, çimenlerin üzerinde oturan ve samimi bir sohbetin içinde olan hanımefendi ve beyefendi görüyoruz. Erkeğin omzundaki mavi pelerine, içinden ok geçen kalp figürü işlenmiştir. Bu figür, genç kadına olan aşk dolu niyetlerini temsil ediyor. Adamın kadına olan yakınlığına bakarak kadının da onu reddetmediğini görüyoruz. İkilinin arasında flörtöz bir konuşma geçiyor ve o anda adam onun kulağına fısıldıyor. Bu sırada kadın ağırbaşlı bir şekilde aşağı bakıyor, kıpkırmızı oluyor ve hiçbir şey söylemiyor. Kadının tepkisi ne olursa olsun, sohbetteki bu aşık çift, flörtleşmenin ilk aşamasını temsil ediyor.
İkinci Kademe
İlk çiftin solunda kalan ikinci çifte baktığımızda centilmen erkek, hanımefendinin ellerini tutarak yerden kalkmasına yardım ediyor. Kadın, manşetlerinde beyaz dantel kenarlı muhteşem kahverengi kadife bir ceket giyiyor. Saçları şık bir şekilde taranmış. Aşığı ellerini tutarken dalgın bir şekilde gözlerinin derinliklerine bakıyor. Adamın sırnaşmalarına teslim oluyor. Kendisinin kollarına kaldırılmasına izin veriyor. Bu ikinci çift, kur yapmanın ikinci aşamasını temsil eder – teslimiyet.
Üçüncü Kademe
En solda, ön planın üçüncü ve son çiftini görmekteyiz. Çoğu kişinin fikrine göre üç çift arasındaki en çekici çifttir. Sarışın kadının pembe yanakları, dolgun göğüsleri ve boynunda ise çok şık bir fuları var. Beyefendinin arkası izleyiciye dönük ve sağ kolunu kadının beline doluyor. Onu, nazikçe ilk iki çiftten sola doğru çekerken sol elindeki uzun bastonu ile kendisiyle birlikte yürümeye teşvik ediyor. Bir özlem ya da nostalji içinde arkasındaki diğer iki çifte bakıyor. Dudakları küçük ama kesin bir gülümsemeyle kıvrılıyor. Ayaklarının dibindeki küçük köpek, yeni keşfettikleri sadakati temsil ediyor. Onlar artık özel bir çift. Kalçalardan kucaklanarak birlikte yürümek, birlikteliklerinin bir simgesi. Bu üçüncü çift, kur yapmanın üçüncü aşamasını temsil ediyor – tamamlama.
Son Kademe
Resmin en sol kenarında pembe güllerle ve pembe kumaşla kaplı, süslü oyma detaylı altın bir mavna bulunuyor. Kanatlı bir melek geminin pruvasını süslüyor. Bu tekne yakın zamanda, çevrede toplanan insan kitlesi ve üç çift tarafından doldurulacak. Mavna çok geçmeden aşıkları Afrodit’in adasından uzaklaştıracak ve onları dış dünya toplumuna geri döndürecektir. Yolculuk, kalıcı bir aşk gibi sakin ya da kıskanç bir öfke gibi fırtınalı olabilir. Bir araya gelen mutlu aşıkların böyle bir yolculuğunun tarihi bir emsali vardır. Tekne, ünlü Kleopatra’nın MÖ 41’de Marcus Antonius ile tanıştığında yelken açtığı eğlence mavnasına atıfta bulunabilir. Aşk, kader ve zafer, bu altın kayıkla anılır. Kleopatra ve Marcus Antonius gibi çiftler de dünyaya sevgili olarak karşı karşıya gelecekler. Aşkları onlara dünyanın sorunlarıyla birlikte yüzleşmeleri için güç verir. Bu aşk teknesi, kur yapmanın dördüncü ve son aşamasını temsil eder – dünyevi tanınma.
Jean-Antoine Watteau’nun tarzı, 18. ve 19. yüzyıllar boyunca Fransız ressamları etkiledi. Fête galante icadı dahiceydi. Canlı renkleri kullanması ilham vericiydi. Cesur fırça darbeleri kullanması cüretkârdı. Ressam, kur yapma, aşık olma ve aşkın zaferi temalarını, Cythera Adası’na Kutsal Yolculuk’da muhteşem bir şekilde kaynaştırmıştır. Bu bir Watteau başyapıtı ve bir Rokoko romantizmidir.