Sanatta Semboller: Çeşme

Çeşmelerin gözyaşına elveda, mutluluk kuyusu sen çok yaşa!
Çeşmeler hep çok dikkat çekici olmuştur. Asya ve Akdeniz toplumlarında çok büyük önem arz ederlerdi. Ne de olsa hem zenginin hem de fakirin suya ihtiyacı vardı. Ressamlar, süslenmiş su kaynaklarını göz ardı etmediler ve çeşmeler sanatta semboller arasında yerini aldı. Bu sembolün tarihine ve değişimlerine bakarak kendilerini deşifre edelim. Gelin hep beraber çeşme sembolünü yakından inceleyelim.

Peter Paul Rubens, Batsheba Çeşmede, 1635

Dimdik Çeşmeler

Roma İmparatorluğunun mirasçısı Bizans, eski toplulukların bu harikasını Hristiyan topluluklara da “çok anlamlı sembol” olarak geçirdiler. Rahipler tarafından kullanılan özel bir çeşme vardı. Hizmete başlamadan önce bu çeşmeyi kullanırlardı. Bu çeşmeye de lavabo adını vermişlerdi. Ellerimizi yıkadığımız yerin şekli çoğu zaman süs havuzuna benzerdi.

Maulbronn Manastırı, Almanya.

Kilisenin güçlü bir hiyerarşi yapısına ihtiyaç duymasıyla, çeşmenin “kilise içi” ve “toplum” olarak birkaç katlı şekilde tablolarda yerini aldı. Çeşmenin en üst katı sembolik olarak Tanrı katını temsil ediyordu. Çünkü Tanrı hayat veren kutsal suyu Hristiyanlara bahşetmişti.

Prado Müzesi, Madrid.

Dünya düzeniyle ilgili aynı düşünceyi Lütuf Çeşmesi ve Kilisenin Zaferi tablosunda da görüyoruz. Vaftiz için kullanılan su haznesi ve cennetin tasviri ilk defa el yazmalarına sonra da duvarlara resmedildi.

Saint Médard of Soissons

Çeşmeler genelde kubbeli ve altıgen bir yapıda olurdu. Öndeki sütunlar İsa hakkında güzel haberler veren dört evangelistin sembolüdür. Arkadaki dört sütun ise Tanrının her şeye ve herkese gönderdiği rahmetin işaretidir. Bu illüstrasyon Şarkman’ın vaftizi için yapılmış İncil’den bir kesittir.

Galla Placidia Mozolesi, Ravenna, 5. yüzyıl.

Eski Hristiyan işlemelerinde güvercin olarak St. Peter ve St. Paul tasvirleri görülür. Cennetteki hayat veren çeşmeden su içen ruhları temsil ederler.

Hakikaten Kan Sudan Daha Yoğundur!

İsa’nın kendisini feda edişi, Batı resimlerinde kendine has bir yöntemle yerini aldı. Bununla birlikte konuyu daha ince şekillerle ele aldılar. Mistik Kuzuya Hayranlık tablosunun tam ortasında bunu gayet rahat bir şekilde görebilirsiniz.

Jan van Eyck, Mistik Kuzuya Hayranlık, 1432.

Tanrı’nın kuzusu İsa’yı temsil ediyor. Bir sunakta yaralarından kan fışkırırken ve bu kan çeşmeyi doldururken tasvir edilmiş bu kuzu. Bu da Hristiyanlığa bir gönderme. Sunağın üzerinde ECCE AGNUS DEI QUI TOLLIT PECCATA MUNDI yazıyor. Yani, “Dünyanın tüm günahlarını alıp götüren Tanrının kuzusuna bakın.” Alt kısımdaki çeşmeden akan su çeşmesinin musluğu taşlarla süslenmiş ve musluğun tepesi sunağa kadar uzanıyor.

Saatler Kitabı, Sayfa 71.

Saatler Kitabı’nda (Book of Hours) aynı konunun yer aldığını görebiliriz. Bu kitap, 15. yüzyılın sonlarına doğru çıktığı düşünülen bir Orta Çağ dua kitabıydı. Belçika’nın Gent şehrinde tezhip edildiği kabul ediliyor.

Her şeye Kadir El/5 Kişi, 19. yüzyıl.

Kanlı dini gelenekleriyle bu motif, İspanyol geleneğinde devamlılığını sürdürdü. 17. yüzyılın Meksika’ya özgü bu dini resmi de onlardan biri. Bu tablo, Brooklyn Müzesi’nde yer aldı.

Cennet Bahçesinin Kalbi

Güneşin alnındayken cennetten bir köşe gibi bir ağacın gölgesinde soğuk bir kaynaktan daha güzel bir yer zor bulunur. Tam da bu yüzden çeşmeler, cennet bahçesinin sembolü haline geldi. Genelde kare şeklinde olan bir manastır bahçesi dar yollarla dört alana ayrılmış, ki bunun da sembolik bir anlamı var. Meydanın tam ortasında genellikle çeşme ya da kuyu konurdu. Küçük bir su kaynağı koymak bu durumun ana fikriydi ve bu da Tanrı’nın letafetini temsil eder. Bu bağlamda İncil’de hikâyesi de geçen Batşeba’dan bahsetmesek olmaz.

Paris Bordone, Batşeba Banyosu, 1579.

Batşeba

Eski Ahit’e göre Uriya’nın karısı çok güzel bir kadın olan Batşeba’yı Kral Davud baştan çıkarır. Batşeba, kraldan hamile kalır ve Davud’un varisi olan Süleyman’ı dünyaya getirir. Bu hikâye, 11. ve 12. yüzyıllardan itibaren güzel sanatlarda yerini aldı. Güzel bir kadının banyoda yıkanması, vaftizi temsil ediyor. Batşeba’nın yönetimde olması, masumiyeti; Davud’un varlığı, Batşeba’nın sahibinin ve kocasının aklanacağını sembolize ediyor.

Karl Bryullov, Batşeba, 1832.

Hayat Veren Kaynak

Ortodoks tablolarının popüler konusu Meryem Ana’nın İsa’yı bir çeşmede yıkamasıydı. Bu geleneğin kökeni Konstantinapol’e yakın mucizevi bir kaynağa dayanıyor. Burada Meryem Ana’nın mucizesi gerçekleşmiştir. Aynı zamanda, hayat veren kaynak Meryem’e atfedilmiştir.

Hayat veren kaynaktan Meryem Ana

Meryem’in kaynağı hakikaten kutsal topraklarda, Nasıra’da bulunuyor. Burası, Müjde de dahil olmak üzere İncil’de geçen pek çok olayın gerçekleştiği yerdir. Nasıra’daki yeraltı kaynağı yüzyıllar boyunca ana su kaynağı olarak kullanıldı ancak her zaman Meryem’in kuyusu ya da Meryem’in kaynağı olarak bahsedilmiyordu. Bunlara rağmen, çeşmenin Bakire Meryem’e işaret ettiği düşünülüyor. Haliyle, çeşmenin Müjde Günü ile bağdaştırılması pek de garip değil. Müjdeli Gün’de açan çiçekler ve bahar kutlanır. Bu nedenle, Meryem Ana “spring” ile, yani hem bahar hem de kaynak ile, bağdaştırılıyor, bu bağlamda çeşme ile de. Tablodaki estetik görünen su kaynağı tasviri, vahyedilmiş bir inancın yanı sıra yeni bir yaşamın sembolü olarak kullanılmıştır.

Sonsuz Gençliği Aramak

İtalyan çeşmeler kesinlikle başlı başına, derinlemesine incelenmesi gereken bir konu. Bu mimari şaheserlere, kısıtlama ve iffet baskısı oluşturan Hristiyanlar tarafından haşin anlamlar yüklenildi. Rönesans ve Barok akımının çeşme stilleri pagan zevkleriyle kuşatılmış ve eskiliği farklı fikirler ve değerlerin kanıtı diyebiliriz. Sonsuz gençliğin çeşmesi ya da kaynağı düşüncesi, Orta Çağ’ın sonlarına doğru ün kazandı ve dinle de bir bağlantısı yoktu. Herodot ve Büyük İskender de dahil olmak üzere herkes bu mucizeyi aradı.

Jacques Iverny, Gençlik Çeşmesi, Lucas Cranach’dan yaklaşık 150 yıl önce.
Lucas Cranach, Gençlik Havuzu, 1546.

Lucas Cranach’ın Gençlik Havuzu tablosunu 74 yaşında yapmış olması pek şaşırtıcı değil. Maalesef ki yaşlılık çetrefillidir. Bu tabloda da tam olarak bundan bahsediliyor. Bahsi geçen konunun belli ki dinle hiçbir alakası yok. Yaşlılar havuza yalnız ya da birinin yardımı ile girerler. Bir süre sonra buradan gençleşmiş bir şekilde çıkarlar, güzel giysiler giyerler ve yeni hayatlarının tadını çıkarırlar. Havuzlu bu alan, eğlence havası içerisindedir. Tıpkı Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi adlı tablosundaki gibi ama mahşer havası haricinde tabii ki.

Sanatta Semboller Çeşme: Hieronymus Bosch, Dünyevi Zevkler Bahçesi, 1504-1510.

Cupid’in Suya Hayat Verdirtmesi

Titian’ın Kutsal ve Seküler Aşk tablosunda ilk dikkatleri çeken tasvir gizemli gözüken güzel bir kadın. Cupid, suya hayat verici bir özellik verse de süs havuzunun şekli bir mezara benziyor. Süs havuzunun ve ağacın pek çok anlamı var. Süs havuzu hayat veren bir nehir ve Hayat Ağacı insanları tedavi etmek için devamlı üretmeye devam eden bir sembol gibi düşünülüyor ya da Hayat Ağacı ve hayat veren su kiliseyle -vaftiz ya da şarap ayini- bağdaştırılıyor. Cupid’in ellerinin havuzun içinde olması vaftiz ile bağdaştırılmanın yanı sıra suyu vaftiz ettiği de düşünülüyor.

Sanatta Semboller Çeşme: Titian, Kutsal ve Seküler Aşk, 1514

Ey Zaman! Ey Gelenekler!

Dada sanatçıları; sembollerden, realistlerden ve eşek gözlü kızların gösterişli bahçelerde yürürken ve sudaki yansımalarına bön bön bakarken vasatlaşmış güzelliklerinden tabiri caizse bıktı. Belki de Marcel Duchamp’ı kendi zevklerinin, yaşamının ve sonsuz gençliğinin kaynağını göstermeye; bu itti.

Sanatta Semboller Çeşme: Marcel Duchamp, Çeşme, 1917.

Bağımsız Sanatçılar Topluluğu’nun sergisi için 1917 yılında New York’ta Çeşme adında bir pisuvar sergilediler. Bu ironik başlık sayesinde bu fotoğraf sanatta yerini aldı.

Son zamanlarda halihazırda zaten var olan nesneler (sanatçı öyle dediği için bir sanat parçası olarak kabul edilen) 20. yüzyılda bir gelişme ölçütü olarak görülmeye başlandı. İngiliz sanat ekspertizleri de bunu çağın harikulade sanat eserleri olarak görüyorlar.

Sanatta Semboller Çeşme: Bruce Nauman, Çeşme Olarak Kendi Portesi, 1966.

Bruce Nauman, geleneği devam ettirerek çeşmenin başka bir türünü ortaya koydu. Bu da çeşme olarak kendi portresiydi. Hatta, bu eser Duchamp’ın eserlerinin önüne geçti bile diyebiliriz. “Bir sanatçıyı sanatçı yapan nedir?” sorusuna cevabını vermiştir.

Jan Fabre, Çeşme, 1979.

Belçikalı multidisipliner Jan Fabre bir sanatçı, piyes yazarı ve piyes yönetmenidir. Jan Fabre, pek çok anlama gelen çeşme sembolünü göz ardı etmedi. Mezar taşları üzerinde uzanan, fermuarı açık genç bir adamı her 10 dakikada meni fışkırtan bir çeşme kurgusu yaptı. Bu eser yaşamı ve gençleşmeyi temsil ediyor.

Yapılabilecek en iyi tahmin; sanatçılar var oldukça, çok fazla anlamından dolayı, çeşme tasvirleri devam edecektir.

Çeviri kaynak: https://arthive.com/encyclopedia/433~The_fountain_as_a_symbol_in_art

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir