Seri katil kelimesini literatüre sokan katil: Ted Bundy. Katillerin suçlarını olumlu karşılar mısınız? Peki ya bir katilin yaptıklarını bile bile ona karşı hisler besler misiniz? Eğer cevabınız hayır ise şimdi sizi biraz şaşırtacak ve hapisteyken yüzlerce iyi mektubun yanı sıra evlilik teklifleri dahi almış birinden bahsedeceğim.
Ted Bundy olarak bilinen Theodore Robert Bundy. 1946’da gayrimeşru bir çocuk olarak dünyaya gelen Ted, o dönemde babası olmayan çocukların hoş karşılanmaması nedeniyle öz annesini yıllarca ablası olarak bilmiştir. Annesi herkese Ted’i evlat edindiklerini ve onun kardeşi olduğunu söylemiş. Philadelphia’da ablası sandığı annesi ve dedesi ile dokuz yıl geçirdikten sonra dedesini bırakıp sözde ablası ile Washington’da yaşayan bir akrabalarının yanına taşınmaya karar vermişlerdir. Ted oradaki hayatına alışmaya çalışırken annesi de kilisenin düzenlediği bir etkinlikte tanıştığı aşçı Johnny Culpepper Bundy ile evlenmiş.
“Seri katil” tanımı onunla doğdu dersek çok da yanılmamış oluruz. Tarihler 16 Ağustos 1975’i gösterirken, tamamen şans eseri olarak “polisten kaçmaya çalışan” bir sürücü olarak yakalandı. Yakışıklı, zeki ve eğitimli bir avukat olan Ted Bundy’nin bir katil olabileceği, hele ki mesleği avukatlık olan birinin bunları yapabileceği kimsenin aklına gelmiyordu.
Kendi savunmasını üstlenen Ted Bundy’nin ünü, 7 haziran 1977’deki ‘tavanı delerek’ kaçışı sonrası daha da arttı.
Ted Bundy | Bir Basamak Daha Ekleyin
Ardı arkası kesilmeyen cinayetlerinin ve kurbanlarını öldürdükten sonra tecavüz etmesinin ardından tutuklanan ve yargılanan Ted Bundy, kaçarken iki ayak bileğine de zarar vermiştir. Fazla uzaklaşamadığı için bir hafta sonra çalıntı bir arabanın içerisinde yakalanmış. Bir sonraki duruşmaya kadar tutuklu yargılanmış. Bu sırada demir bir testere bularak hücresinde tünel kazmaya başlamış. Aylarca kazmaya devam eden Bundy, uygun zamanı beklemiş ve 30 Ekim 1977’de kaçış planını hayata geçirmiş. Başgardiyanın odasına çıkan tüneli takip ederek burada kıyafetlerini ve görünüşünü değiştirerek dışarı çıkmayı başarmış.
Artık Ted’in içinde kadınlardan nefret eden bir seri katil filizlenmeye başlamıştır. İnsan psikolojisini daha iyi anlamak için yeniden üniversiteye başlamış, psikoloji bölümünü bitirmiş. Bir yandan siyasetle ilgilenirken diğer yandan da Utah’ta başka bir üniversitede hukuk okumaya başlamış ve eskiden olduğu sessiz insanın aksine havalı ve kültürlü birisi haline gelmiştir.
Ölen 20 ya da kimilerine göre 28 kadın Ted Bundy’nin ifadesi ile belirlendi. Gerçek sayının bunun çok daha üzerinde olduğu söylentileri dilden dile yayıldı. Bilinene göre idamından önce sorulan, “36 kurbanın olduğu doğru mu” sorusuna “bir basamak daha ekleyin” cevabını vermesi epey ilginç. Tecavüzlerini öldürdükten sonra gerçekleştiren Ted Bundy’nin ‘ölü sevici’ bir sapık olarak da ayrı bir ünü (!) vardır.
Ted Bundy tüm kadınlardan intikam almak istiyordu. Kurbanlarının hepsi uzun düz siyah saçlı ve saçlarını ortadan ayıran, “kendisini terk eden sevgilisine benzeyen” kadınlardır. Hapisten kaçışı sonrası, gözü tamamen dönmüştür ve belirli bir tipe bağlı kalmadan rastgele öldürmeye başlar. Ölmeden önce kendisiyle yapılan bir röportajda tüm bu sapıklıklarının nedenini çocukken okuduğu, şiddet içeren porno dergilerinin onu çok etkilemesi olarak itiraf eder. Yakalanışı sonrası seri katiller üzerine 1989’a kadar FBI’la iş birliği yapmıştır. Şu yorumu ünlüdür: “Seri katillerin yakalanmasının sebebi alışkanlık. Bu işi ilk kez yaptığınızda çok dikkatli olursunuz. Her şeyin düzgün olmasını istersiniz. 20. kez yaparken ise o kadar da önemsemezsiniz.”
1979 yılında işlediği suçlardan dolayı idam cezasına çarptırılan Bundy, ölüm sırasını beklemeye başladı. 1989 yılında onlarca çocuk ve genç kız çocuğunu canice katleden eli kanlı katil Bundy elektrik verilerek idam edildi.
Ona idam kararı veren hakimin duruşma sırasında söylediği şu sözleri ise seçimlerimizin önemini bizlere tekrar hatırlatıyor:
“Şu anda yaşadığımız gibi, bu mahkeme salonunda insanlığın tamamiyle heba edildiğine tanık olmak bu salondakiler için trajedidir. Zeki, genç bir adamsınız. İyi bir avukat olabilirdiniz, arkamda çalıştığınızı görmek beni mutlu ederdi, fakat ortak, yanlış yoldan gittiniz.”
