Cadılar Bayramına Özel 13 Yönetmenin Seçtiği 13 Korku Filmi

Tarantino’dan Scorsese’ye sevdiğimiz yönetmenlerin, sevdiği korku filmlerinden oluşan bir liste hazırladık sizler için. Cadılar Bayramı da gelmişken içlerinden bir tanesini bu geceye özel seçip izlemeye ne dersiniz? Mısırlar patlarken siz de listeden bir film seçin bakalım!


Çeviren: Elif Dağatar

Jim Jarmusch’un favorisi: “Amerikan Sapığı (American Psycho)”

Bağımsız film ikonu Jim Jarmusch, Rotten Tomatoes ile yaptığı bir röportajda Mary Harron’un Amerikan Sapığı filmini yücelterek bu zamana kadar yapılmış filmler içerisinde en sevdiği film olduğunu söylemişti. “Amerika’nın önemli bir yazar ve yönetmeni olan Mary Harrison’dan kelimelerin ekrana yansıdığı muazzam bir film.” diyor yönetmen. Ve film hakkındaki görüşlerini şöyle sürdürüyor: “Film, 1991’de yayınlamış Bret Easton Ellis’in 1980’lerde geçen kitabından uyarlanmıştır. Bence film, şimdilerde, 20 sene önce yayınlandığından daha çok yankı uyandırmıştır. Tabii o zamanlar cinsiyetçi bir çöp muamelesi de görmüştü. Christian Bale’in performansı hayranlık uyandırıcı ve Willem Dafoe, Chloe Sevigny, Reese Witherspoon ve Jared Leto gibi geri kalan oyuncuların hepsi inanılmazlar.”

Mike Flanagan’ın favorisi: “February (The Blackcoat’s Daughter)

Mike Flanagan, “Göz (Oculus)“, “Hush“, “Ölüm Alfabesi: Kötülüğün Başlangıcı (Ouija: Origin of Evil)“, “Oyun (Gerald’s Game)” ve “Doktor Uyku (Doctor Sleep)” ve Netflix’teki “Tepedeki Ev (Haunting of Hill House)” ile “Bly Malikanesi (Haunting of Bly Manor)” gibi filmlerle kendisine çağdaş korku filmi ustası ünvanını kazandırmıştır. Rotten Tomatoes’un yaptığı listeye göre Mike Flanagan, “Oz Perkins’in ürpertici ve düşündürücü filmleri en sevdiklerim.” diyor. “İlk başta kızların, yatılı okullarında karşılaştıkları geride bırakılan doğaüstü güçler, sonrasında daha derin bir konuya açılıyor. Bu filmi pek çok farklı nedenden dolayı seviyorum ama özellikle zilliyet hikâyelerinde keşfedilmemiş topraklara yönelmesinden hoşlanıyorum.” diyerek filmi neden seçtiğini açıklamıştır.

Bong Joon Ho’nun favorisi: “Ritüel (Midsommar)”

Parazit” ile Oscar kazanan Bong Joon Ho, yazar-yönetmen olan Ari Aster’ın “Ayin (Hereditary)” ve “Ritüel (Midsommar)” filmlerini geleceğin sinemasını şekillendirecek 20 yönetmen listesine ekleyerek 2020’yi salladı.

Bong, Aster’ın çıkış filmini, “Bu türün sınırlarını aşıp, gerçek ve yoğun bir korku sunuyor. İlkel ve kaçınılmaz bir korku. Bu yoğun korkuyu aşmak için kendimize bir bariyer örüyoruz. Tanık olduğumuz bu tüyler ürpertici istikrahın eninde sonunda ‘şirin, masum, minyatür bir hâle’ bürüneceğini umuyoruz.” şeklinde yorumlamıştır.

Guillermo del Toro’nun favorisi: “Çehresiz Gözler (Eyes Without a Face)”

Georges Franju’nun 1960 Fransız-İtalyan korku filmi “Çehresiz Gözler“de Pierre Brasseur, bir araba kazasından kurtulan kızına yüz nakli yapmakla kafayı bozan bir plastik cerrahı canlandırıyor.

“Ana karakter ölümsüz bir Audrey Hepburn gibi. Güzellik ve Şiddet arasındaki zıtlık beni oldukça etkilemiştir.” diyor del Toro, Criterion’a. “Dadanma ve büyülemenin çatışması, filmde güçlü bir şekilde görülmektedir. ‘Çehresiz Gözler‘ olağanüstü bir müzik de sunuyor.”

Quentin Tarantino’nun favorisi: “Ölüm Provası (Audition)”

Takashi Miike’nin 1999 yılında yayınlanan “Ölüm Provası” filmi, yapılmış en rahatsız edici korku filmi olarak anılmıştır her zaman. Ryo Ishibashi, Shigeharu Aoyama isimli dul bir kadını canlandırır. Aoyama, yeni bir koca veya hayat arkadaşı bulma umuduyla erkeklerle buluşur. Aoyama, Asami (Eihi Shiina)’ye aşık olur fakat kadının karanlık geçmişinin beklenmedik ve şiddetli sonuçları olacaktır. Tarantino, yönetmenliğe başladığından beri bu filmin, onun en sevdiği filmler listesinde olduğunu, “gerçek bir başyapıt” olduğunu söylüyor.

Martin Scorsese’nin favorisi: “Masumlar (The Innocents)”

Jack Clayton’ın 1961 yılında gösterime giren psikolojik korku filmi ‘Masumlar‘, bu zamana kadar yapılmış en korkunç film olarak değerlendiriliyor ve Martin Scorsese de aynı fikirde. Film yapımcısı Scorsese, ‘Masumlar‘ filminin en sevdiği korku filmi ve senaryo olarak tanımladı. “Yürek Burgusu (The Turn of the Screw)” kitabının bu Jack Clayton uyarlaması, Henry James’in hakkını veren ender filmlerden biri. Güzelce hazırlanmış ve oynanmış, temiz çekilmiş (Freddie Francis tarafından) ve bir o kadar da korkunç.” diyerek filme olan beğenisini dile getirmiştir Martin Scorsese. Bu film ayrıca Guillermo del Toro’nun da sevilenleri arasında yer alıyor.

Christopher Nolan’ın favorisi: “Yaratık (Alien)”

Stanley Kubrick ile birlikte, Ridley Scott da Christopher Nolan üzerinde büyük etki bırakan film yapımcıları arasındadır. Nolan’ın bir zamanlar Media Company’ye söylediği üzerine, “Her zaman büyük hayranlık duymuşumdur kendisine. Özellikle de çocukken. ‘Yaratık,’ ‘Bıçak Sırtı’ gibi olağandışı dünyaları yaratmaları beni benden almıştır.”

James Wan’ın favorisi: “Diğerleri (The Others)”

Nicole Kidman’ın oynadığı korku filmi ‘Diğerleri‘, film tarihinin en iyi düğümlerinden birisini barındırıyor. Bu özelliğinden dolayı da ‘Ruhlar Bölgesi (Insidious)‘ ile ‘Korku Seansı (The Conjuring)‘nın yönetmeni olan James Wan’ı oldukça etkilemiş. “Alejandro Amenabar’ın Nicole Kidman ile olan filmi, zarifçe resmedilmiş, şekillendirilmiş ve oldukça gelenekseldir.” diyor Wan. The Hollywood’un muhabiri, onu etkileyen filmleri sorduğunda şöyle devam etmiş, “Gerçekten de geceleri sizi korkutabilecek en iyi film olarak işlenmiş Viktoryen hayalet öyküsü.”

William Friedkin’in favorisi: “Ölümcül Oyunlar (Funny Games)”

Entertainment Weekly ile en sevdiği 13 korku filmini konuşurken, ‘Şeytan (The Exorcist)‘ filminin yönetmeni William Friedkin, Michael Haneke’s ‘Ölümcül Oyunlar‘ filminin diğer bütün korku filmlerine tek geçeceğini belirtmiş. “Muhtemelen bu listedeki en korkunç filmdir. Çünkü taşrada bir köyde insanları kendi evlerinde dehşete düşüren iki serseri genci anlatıyor.” diyor Friedkin. “Bugünlerde gazetelerde en çok okuduğumuz haberlere benziyor. Böyle bir şeyin gerçekten yaşanma ihtimali var. Ve bu da filmde çok iyi işlenmiş.”

John Carpenter’ın favorisi: “Şeytan (The Exorcist)”

John Carpenter’in “Yabancı” filmi, slasher* alt kategorisinin öncüsüydü. Sıra yönetmenin kendi favori korku filmine geldiğinde ise ağzından William Friedkin’in klasiği olan “Şeytan” düşmüyor. Carpenter bir keresinde The Fader’a, “Şeytan‘ın nesi korkutucu geliyor biliyor musun? Herkes bu filmde neyin korkutucu olduğunu biliyor. Şeytanın kendisi. Onu ilk gördüğümde, filmin gerçekten etkili olabilmesi için çok daha güçlü bir inanç gerektirdiğini düşünürdüm. Ama o zamandan beri filmi olduğu gibi kabullenmeyi öğrendim. Geçenlerde tekrar izlediğimde filmin ne kadar yoğun olduğunu fark ettim. O zamanlar yaptıkları şeyler, özellikle o küçük kıza, birçok tabuyu yıkmışlar. Çok, çok iyi bir film.” demişti.

André Øvredal’ın favorisi:Kötü Ruh (Poltergeist)”

Norveçli film yapımcısı André Øvredal, “Trol Avcıları (Trollhunters)”, “Otopsi (The Autopsy of Jane Doe)” ve 2019 yazına damgasını vuran “Korku Hikayeleri (Scary Stories to Tell in the Dark)” filmleri sayesinde korku alanında en parlak ses olarak kendine yer açmıştır. Mental Floss ile yaptığı bir röportaj sırasında Øvredal “Kötü Ruh” filmini, bu zamana kadar yapılmış filmler arasında en sevdiği korku filmi olarak isimlendirmiştir. “Sırf korkutmak için fırsat kollamak yerine kendi içerisinde bir felsefe oluşturmuş.” diyor yönetmen. “Film ayrıca karakterlere de yakın. Onları tanıma ve değer verme fırsatı veriliyor, böylece kısa sürede, başlarına bir şey geleceğinden endişe ediyorsunuz. Bence film zekice işlenmiş, görsel olarak uyarıcı ve hikâyeyi şaşırtıcı derecede mizahi anlatıyor. Bu da korku ve gerçeklik duygusunu arttırıyor.” diyerek en sevdiği korku filmini anlatmıştır.

Wes Anderson’ın favorisi:Rosemary’nin Bebeği (Rosemary’s Baby)”

Bir zamanlar Rotten Tomatoes ile yaptığı bir röportajda “Sürekli kendimi izlerken bulduğum film varsa bu Rosemary’nin Bebeği’dir.” diyor Anderson. Roman Polinski’nin 1968 yapımı korku klasiği olan film, Mia Farrow’un, bir tarikatın onun doğmamış çocuğunu çalacağını planladıklarını düşünmesinin ardından psikolojik olarak çözülmeye başlıyor. “Filmin, benim üzerimde her zaman bir etkisi olmuştur. Ya da bir fikir kaynağıdır benim için. Mia Farrow, muazzam bir performans sergiliyor. Senaryosunu da okudum ve ne fevkalade bir senaryodur o!” şeklinde yorumda bulunmuştur.

Tim Burton’ın favorisi: “Lanetli Ada (The Wicker Man)”

Robin Hardy’nin destansı 1973 senesinde vizyona giren ‘Lanetli Ada‘ filmi için, “Tuhaf bir müzikal.” diyor Tim Burton. “Bu aslında Christopher Lee’nin de favorilerinden… İlk çıktığında o kadar da başarı yakalayamamıştı ama yine de ufak bir hipnotize ediciliği vardı. Bence muhteşem bir film. Tuhaf bir rüya gibi. Bazı filmler vardır tekrar izleyemezsin çünkü zaten beynine kazınmıştır. Burbank’ta büyüdüğüm zamanları anımsatıyor. Yüzeyde her şey normal ama altında, göründüğü gibi olmayan bir şeyler var. Bu filmi garip bir karışım olarak görüyorum, kullanılan elementler çok farklı.”

*Slasher: Slasher film, bir korku filmi alt türüdür ve bu tür filmlerde bir psikopatın insanları takip ederek onları genellikle keskin aletlerle öldürmesi konu edinilir. “Slasher” terimi bazen gayriresmî olarak cinayet içeren herhangi bir korku filmi için genel bir terim olarak kullanılıyor olsa da bu türün uzmanları, bu filmleri splatter filmler ve psikolojik korku filmleri gibi diğer korku alt türlerinden ayrı olarak belirgin bir karakteristik özellik barındırdığını belirtmekteler.[1]

Kaynak: https://www.indiewire.com/gallery/directors-favorite-horror-movies/hereditary-film-2018/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir