Edebiyatın İçindeki Sanat: Dorian Gray’in Portresi

Oscar Wilde’ın kaleme aldığı Dorian Gray’in Portresi, sanat ve edebiyatın iç içe geçtiği mükemmel bir başyapıttır. Roman, genç bir adam olan Dorian Gray’in portresini çizen bir sanatçının hikâyesini anlatır. Dorian, ebediyen genç kalabilmek için portresinin yaşlanmasını diler.


Çeviren: Zeynep Pınar Kayadibi

Dorian Gray ve Hikâyesi

Ben Barnes, 2009 film uyarlamasında Dorian Gray. Pinterest.

Uyarı: Bu yazı spoiler içeriyor!

Dorian Gray’in Portresi, Viktorya dönemi Londra’sında geçen Gotik kurgu örneğidir. Romanın kahramanı karşımıza sanatçı Basil Hallward tarafından portresi çizilen bir genç olarak çıkıyor. Dorian Gray; güzelliği Basil’i hayrete düşüren zengin, genç ve yakışıklı bir delikanlıdır. Ancak Basil’in arkadaşı Lord Henry Wotton, tabloda bir portreden daha fazlası olduğunu iddia etmiştir.

Lord Henry Wotton (Colin Firth), 2009 film uyarlamasında Dorian Gray’e (Ben Barnes) bir ayna gösteriyor. Pinterest.

Lord Henry; hayatı hedonizm, gençlik, güzellik ve zevk etrafında dönen Basil’in sığ bir arkadaşıdır. Basil, Lord Henry’nin Dorian üzerindeki etkisi konusunda hep endişelenirdi. Buluştuklarında Lord Henry gençliğin geçip giden bir olgu oluşundan bahsederek Dorian’ın moralini bozardı. “Gençliğiniz bittiğinde güzelliğiniz de onunla birlikte çekip gidecek ve aniden artık kazanacak bir zaferin olmadığını fark edeceksiniz.”

Dorian artık ‘sahip olunmaya değer yegâne şeyin gençlik olduğu’ konusunda Lord Henry ile hemfikir olmuştu. Bunun sonucunda Dorian, portreyi lanetler; kendisi gencecik kalırken portrenin yaşlanıp gitmesini diler. Kitap boyunca Lord Henry’nin Dorian üzerindeki etkisi gitgide artar ve Dorian, günah ve yozlaşma dolu bir hayata sürüklenir. Çeşitli suçlar işler ve kalbinde zerre pişmanlık hissetmeden birkaç kişiyi bile öldürür.

Romanın tüm olay örgüsü ve üslubu başlı başına bir sanat eseridir. Dorian’ın itibarı zarar gördükçe tablo onun günah dolu yaşamına adeta ayna görevi görmüştür. Portrenin berbat bir hal aldığını gören Dorian, öfkeyle Basil’i öldürür. Dorian, diğer birçok suçunda olduğu gibi bu suçunu da asla itiraf etmez ve mahvolmuş portresini yok etmeyi kafasına koyar. Basil’i öldürdüğü aynı bıçakla tabloyu yok etmeye çalışır.

Dorian Gray’in Portresi‘nin dramatik sonu, Oscar Wilde tarafından mükemmel bir şekilde betimlenmiştir. Büyük bir gürültü duyulur ve hizmetkârlar hemen odaya koşar. İşte tam burada okuyucu hayrete düşer, portre hiç zarar görmemiş bilakis tablodaki Dorian güzel ve genç bir adam olarak tasvir edilmiştir. Dorian ise yerde ölü bulunur, buruşuk yaşlı bir adam suretinde olduğundan dolayı tanınması çok zor olmuştur.

Dorian Gray’deki Resim ve Ressam

Eugene Dété, Oscar Wilde’ın The Picture of Dorian Gray’deki illüstrasyon, 1890.
Basil Hallward ve Lord Henry Wotton’un Dorian Gray’in portresine bakan bir resmi. Wikipedia Commons.

Portre; hikâyenin merkezinde, sanat ile edebiyatın mükemmel biçimde buluştuğu yerin merkezindedir. Resmin tasvirini okur ve gerçekte neye benzediğine dair hayal gücümüzde çeşitli görüntüler oluşturmaya çalışırız. Başlangıçta portre, Lord Henry tarafından Basil’in “en iyi eseri” olarak tanımlanırken, On dördüncü bölümde, “tuvaldeki berbat surat” olarak tanımlanır.

Portre, Dorian’ın değişen kişiliğine göre fiziksel olarak değişiklik gösterir. Yine de hikâyenin sonunda, korkunç bir şekilde yaşlananın Dorian olduğunu, portrenin ise eskisi kadar genç ve güzel kaldığını öğreniyoruz. Portre, kahraman için gerçek bir ayna mahiyeti gösterir.

Basil Hallward (Ben Chaplin), 2009 film uyarlamasındaki portresiyle. Pinterest.

Gerçek bir sanatçı olan Basil Hallward çok yeteneklidir ve portreyi bir ifade biçimi olarak kullanır. Ancak bu yeni portrede Dorian’ı resmediş tarzı gayet yenilikçidir. Portre tamamlanmadan önce roman, Basil’in Dorian’ı mitolojiden bir figür veya eski bir asker olarak nasıl resmedeceğini anlatmıştır fakat esasında Basil, Dorian’ı olduğu gibi resmetmiştir.

Önsözün ilk satırında Oscar Wilde şöyle yazmıştır: “Sanatçı güzel şeylerin yaratıcısıdır. Sanatı gözler önüne sermek ve sanatçıyı sır gibi gizlemek sanatın amacıdır. “Basil Hallward tamamen gördüğü şeyi tabloya aktardığında hem portrenin hem de Dorian Gray’in kaderini çizmiştir.

Dorian Gray ve Oscar Wilde

1882’de Oscar Wilde, 28 yaşında. Wikipedia Commons.

Romandaki Dorian Gray’in kaderi ile yazar Oscar Wilde’ın gerçek hayatı arasında paralellikler mevcuttur. İrlandalı bir şair ve oyun yazarı olan Wilde, çok başarılı olmuştur ancak Viktorya dönemi İngiltere’sinde normlara aykırı, eksantrik bir yaşam tarzı benimsediğinden dolayı çok eleştirilmiştir.

1890’larda Wilde, meşhur bir oyun yazarı ve Estetikçilikte önemli bir figürdü – Estetikçilik, sanatın bir mesaj iletmekten ziyade güzelliğe odaklanması gerektiğini savunan bir sanat ve edebiyat akımıdır.- Sanat için sanata, belirli bir amaç benimsemeksizin sadece bir şeyin güzel olabileceği kavramına odaklanmaktadır.

1895’te, Dorian Gray’in Portresi Lippincott’s Dergisi’nde ilk kez yayınlanmasından beş yıl sonra, Wilde büyük bir ahlaksızlıktan yargılandı. Wilde, İngiltere’de o zamanlar büyük bir suç olan eşcinsellikle yargılanmıştır ve Lord Alfred Douglas ile ilişkisinin ayrıntıları kamuoyuna açıklandıktan sonra tutuklanmıştır. İlişki, 1891’de başlamış ve Wilde evli ve iki çocukluyken ortaya çıkmıştır.

Wilde suçsuz olduğunu iddia etmesine rağmen 1895’te iki yıl ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Duruşma boyunca Wilde, Douglas’ın “lafını etmenin cesaret gerektirdiği aşk” olarak nitelendirdiği ilişki hakkında sorgulanmıştır. Dorian’ın romanda sergilediği ahlaksızlıkla gerçek hayatta Wilde aleyhine yapılan suçlamalar arasında ilişkiler kurulmuş ve Oscar Wilde 1900’de 46 yaşında vefat etmiştir.

Gösteriş ve Estetik

Hem gösteriş hem de estetik, romanın tamamında işlenen iki ana temadır ve bu temaların sanatla güçlü bağlantıları vardır. Dorian’ın kendi görüntüsüne olan takıntısı ile kendi yansımasına âşık olan Narcissus’un hikâyesi arasında güçlü paralellikler mevcuttur. Bu, 16. yüzyılda Caravaggio’nun bir tablosunda karşımıza çıkmaktadır.

Caravaggio, Narcissus, 1597-99, Ulusal Antik Sanat Galerisi, Roma, İtalya. Wikipedia Commons.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Wilde, Estetikçilik hareketinin önemli bir figürüydü. Estetik ve sanatın amacı, hikâyenin ana konusunu oluşturmuştur. Sanatın bir amacı olmadığı fikri, “tüm sanatlar oldukça beyhudedir.”  “güzellik harikalar harikasıdır.” gibi sözlerle özetlenmiştir.

Dış görünüşe ve bunun değişebilme özelliğine odaklanmak, gösteriş temasını anlatır. Bir noktada Wilde, Dorian hakkında “kendi güzelliğinin bir vahiy gibi ona geldiğini” yazar. Nihayetinde, kaderini belirleyen şey, kendi güzelliğinin farkına varması ve sonsuza kadar genç kalma arzusu olmuştur. Dorian, günahlarının etkisini bir zamanlar mükemmel olan portresinde görür, solmuş görünümünün bir yansımasına baktığının farkında bile değildir.

Oscar Wilde’ın ünlü romanı Dorian Gray’in Portresi, sanat ve edebiyatın kesiştiği harika bir örnektir. Roman başlı başına bir sanat eseridir ve hemen hemen her cümlesi, alıntı yapmaya değer vecizelerden oluşur.

Çeviri kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/picture-of-dorian-gray/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir