Cengiz Aytmatov’a Bir Bakış

Kırgızistan’da, Tanrı Dağları’nın eteklerinde dünyaya gelen Cengiz Aytmatov’un kalemine, Rus ve Türk kimliği arasında yaşanan gelgitlere bir ses oluşuna ziyaretçi oluyoruz. Halk masalları ile büyüyen bir çocuğun; Rus edebiyatı ile tanışması, onu zengin bir estetik algıya ulaştırmıştı. İnceleyeceğimiz eseri Cengiz Han’a Küse Bulut’ta bunun izlerine sıklıkla rastlamak mümkün.


Yazan: Büşra Usta

Gün Olur Asra Bedel, Sovyet yönetimi altındaki halkların öz dillerini, kültürlerini unutmasıyla alakalıdır ve o dönemdeki devlet uygulamalarını üstü kapalı bir şekilde eleştirmektedir. Romanda bilim-kurgu ögelerinin bulunması, o dönemde büyük hız kazanan uzay araştırmaları dikkate alındığında şaşırtıcı olmamalıdır. Roman, ayrıca sosyoloji terminilojisine “mankurtizm” sözcüğünü kazandırmıştır. “Gün Uzar Yüzyıl Olur” veya diğer adıyla “Gün Olur Asra Bedel” adlı roman Sovyetler Birliği Rusya’sı döneminde yaşanan sosyal ve kültürel sorunların bir öz eleştirisidir. Dönemin yönetim anlayışına, Stalin diktatörlüğüne eleştirel bir bakış getirir. Bu eleştirel bakış, devlet kademelerinde görev yapan kişilere olumsuz karakterler çizilmesiyle kendisini gösterir.

Eser sosyalist idare altında ya mankurtlaşmaya razı olan ya da geleneklerini, destanlarını, kendilerinin ve atalarının anılarını yaşamak isteyen insanları anlatmaktadır. Bu romanı da Aytmatov’un da dâhil olduğu Talas Vadisinin tarihi öğelerine ve kültürüne dayalıdır. Yazarın bu eseri de tıpkı diğer romanlarında da olduğu gibi folklorik unsurlar, masal kahramanları, geleneğin taşıdığı tecrübelerle doludur. Yazarın romanlarından geleneklerinden aldığı edinimler kadar yeni oluşan edebiyat  dünyası ve Rus edebiyatının getirileri de yer almıştır. Yazarın altyapısını bu kutuplar oluşturur.

Gün Olur Asra Bedel’den bahsetme sebebimiz ise Cengiz Han’a Küsen Bulut’un zamanında bu romanın bir bölümü olarak yazılmış olmasıdır. Öykü, komünist rejime ağır bir eleştiri niteliği taşır. Bu sebeple de yayınlanmadan önce yazar tarafından çıkarılmıştır. Orta Asya Türk milletlerinin Sovyet baskısı altında edebi veya didaktik bir sürü eseri sansüre uğramış, toplatılmış ya da daha basılmadan yok edilmiştir. Bu yüzden Cengiz Han’a Küsen Bulut öyküsünün okuyucuya sunulma serüveni de tuhaf karşılanmamalıdır. Roman okunmadan da anlaşılabileceği gibi ikisi peş peşe okunduğunda daha derin bir anlam kazanmaktadır.

Gün Olur Asra Bedel romanındaki karakterlerden Abutalib Kuttubayev’in nasıl öldüğünü anlatan öykü, bize Cengiz Han ile alakalı bir hikayeyi de anlatmaktadır. Yazdığı yazılar nedeni ile tutuklanan ve derin işkenceler gören Kuttubayev, dönemin baskısına örnek verilebilecek bir karakterdir. Savcı asker Tansıkbayev, Kuttubayev’i masalları ve efsaneleri derleyerek iktidarı kötülemek ve Yugoslav-İngilizlerle işbirliği yapmak suçuyla tutuklar. Amacı terfi etmektir. Tansıkbayev hikayeyi alıp okumaya başlar.

Asya’da istediği güce kavuşan Cengiz Han, Avrupa’yı fethetmek üzere yola çıkar. Yola çıkmadan önce bir kahin yolunu keser ve sefer boyunca onu küçük bir bulutun takip edeceğini ve yanlış bir şey yaparsa onu koruyan bu bulutun çekip gideceğini haber verir. Cengiz Han bu kahine itimat eder ve yola çıkarlar. Savaş esnasında koyduğu kurallardan biri de hiçbir kadının çocuk doğurmamasıdır. Ama ne kadar yasak konulsa da bir kadın çocuk doğurur. Bu haberi alan Cengiz Han’ın gözünü kan bürür, hemen bir darağacı kurdurtur. Doğum yapan kadın yakalanır ve fahişelikle suçlanır, idamına karar verilir. Fakat Cengiz Han kadının bu işi tek başına yapmadığını bilir elbette. Bebeğin babasını da bulmanın derdindedir. Nihayet sevdiğine yapılan hakaretlere dayanamayan Yüzbaşı Erdene ortaya çıkar ve çocuğun babasının kendisi olduğunu söyler. Aradığı kişinin yüzbaşı olduğunu öğrenmesi Cengiz Han’ı daha çok kızdırır ve ikisini de idam ettirir. Ve doğan bebek yüzbaşının değer verdiği kölesine kalır. Kadını sessiz bozkırda bırakıp öylece çekip gider. Herkes giderken sadece Cengiz Han’ın başının üstündeki bulut olduğu yerde, minik bebeğin başının üstünde kalır. Yaşanan bu vahim olayda bulut Cengiz Han’a küsmüştür. Bulutu göremeyen Cengiz Han ise Tanrının ona yüz çevirdiğini anlayıp fetih işini oğullarına devrederek vatanına döner.

Tahmin edildiği üzere Tansıkbayev okuduğu bu hikayede kendine hiçbir pay biçmez. Kuttubayev’e olan işkencelerine devam eder. Kahramanın aklında olan şey ise geride kalan karısı ve çocuklarıdır.

Aytmatov hemen her kurgusunda olduğu gibi burada da efsaneler ve mitlerden faydalanmıştır. Fakat kaynaklarda Cengiz Han’ın hayatına dair böyle bir hikaye bulunmamaktadır. Kazak-Kırgız bölgesinin efsanelerinden derlendiği düşünülmektedir. Ayrıca bulut motifi, Hz. Muhammed’in başı üzerinde gezen buluttan esinlenilmiş olabilir.

Cengiz Han’ın hikayede yaptığı gibi aileleri ve sevenleri ayıran Stalin’i hedef alan öykü, Sovyetlerin Türk milletleri üzerinde kurduğu baskıyı ve zorbalığı gözler önüne seren bir eserdir. Dönemde uygulanan yasaklar ile halkın özgürlüğü kısıtlanmış ve benliklerini yaşamaya izin verilmemiştir. Öyküde geçen şu cümle, rejimin acımasızlığını gözler önüne serer: “Sovyet rejimi bir sobadır ve yakıtı da insandır.”

Eski ile yeniyi, gelenek ile Rus edebiyatını harmanlayan Aytmatov ulusal anlamda da adından söz ettirmiş bir yazar olmuştur. 2008 yılında hayata gözlerini yummuş olsa da hiç kuşkusuz eserleri ile yüzyıllar boyunca yaşayacaktır.

Kaynakça: Atnur, Gülhan, “Cengiz Han’a Küsen Bulut” Üzerine, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, sayı-15

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir