Denis Villeneuve’ü Tanımak: Arrival’dan Blade Runner 2049’a Analizler

Kanadalı yönetmen ve senarist Denis Villeneuve, tam da bugün, 3 Ekim 1967’de doğdu. Villeneuve’ün doğum gününü kutlamak adına bugün yazımızda onun filmlerine ve hayatına yer vermek istedik.

“Çelişki ve paradoks içinde hakikâti bulabilirsiniz.”

Bu sözleriyle, bize senaristliği hakkında ipucu vermektedir aslında. Denis Villeneuve, yaklaşık otuz yılı aşkın bir süredir eleştirmenlerce beğenilen ve ticari açıdan başarıya ulaşmış filmler sunan hünerli ve bir o kadar da ödüllü Kanadalı bir film yönetmenidir. En İyi Yönetmen dalında birden çok kez Kanada Sineması Ödülü (eski adıyla Genie Ödülü) kazanan Villeneuve, Akademi Ödülleri’nden adaylıklar almış ve Jutra Ödülleri de dahil olmak üzere birçok ödül almıştır.

Film alanında kariyer yapmak için fen bilimleri okumayı yarıda bırakarak film yapımcılığına olan tutkusunu takip etmiş ve Université du Quebec à Montréal‘de film çalışmaları yapmaya başlamıştır. Radio-Canada’nın gençlik filmleri yarışması La Course Europe-Asie‘yi kazanmıştır.

Daha sonra kısa film yapımına başlamış, kendisine sekiz Jutra Ödülü kazandıracak, aynı zamanda onu ilgi odağı haline getirecek Kanada yapımı filmi “Maelström” ile atılımını gerçekleştirmiştir. Bunu takip eden yıllarda, “Polytechnique”, “Incendies”, “Enemy”, “Prisoners”, “Sicario” ve “Arrival” gibi oldukça sükse yapan filmler yapmıştır. Bilim-kurgu ve polisiye-gerilim filmleri de dâhil olmak üzere farklı türdeki filmleri yöneterek çok yönlülüğünü ekranlara kanıtlamıştır. 2017’de vizyona giren, bir neo-noir* bilim-kurgu filmi olan “Blade Runner 2049” ile farklılığını ortaya koymuştur. Burdan sonrasında ise Dune adlı kitabın beyaz perdeye yansıyacak uyarlaması için tekrar kameraların arkasına geçmiştir. Filmin, 18 Kasim 2020’de vizyona girmesini beklemekteyiz.

17 Eylül’de Kanada’da gösterime giren, aynı yıl Toronto Uluslararası Film Festivali’nde ve Eylül 2010’da Venedik Film Festivali’nde prömiyeri yapılan ve eleştirmenlerce beğeni toplayan başarılı yönetmen, gizem drama filmi ‘Incendies’i ile yönetmen ve yardımcı yazar olarak ismini tekrar duyurdu.

Bunu izleyen yıllarda, Hugh Jackman ve Jake Gyllenhaal’ın oynadığı gişe rekorları kıran bir başka gerilim filmi “Prisoners” ile geldi. Prisoners, 86. Akademi Ödülleri’nde En İyi Sinematografi adaylığı da dâhil olmak üzere birçok ödül ve adaylık kazandı.

Başarı öyküsünü, sadece müthiş bir hit haline gelen değil aynı zamanda eleştirmenlerden olumlu eleştiriler alan 2013 psikolojik gerilim filmi “Enemy” ile film yapımcılığı üzerinden sürdürdü.

Villeneuve tarafından yönetilen 2015 suç draması ‘Sicario‘ da dünya çapında yaklaşık 80 milyon dolar hasılat yaparak müthiş bir çıkış yaptı. Eleştirmenlerce beğenilen film, 2015 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday gösterildi ve Akademi Ödülleri ile BAFTA’dan üçer adaylık kazandı.

Daha sonra, 1 Eylül 2016’da Venedik Film Festivali’nde prömiyeri yapılan ve ardından aynı yıl 11 Kasım’da ABD ve Kanada’da gösterilen bilim-kurgu filmi “Arrival”ı yönetti. Jeremy Renner, Amy Adams ve Forest Whitaker’ın oynadığı film, Ted Chiang’in 1998 tarihli kısa öyküsü “Story of Your Life“a dayanıyordu ve dünya çapında 203 milyon doların üzerinde hasılatla gişede müthiş bir sükse yaptı.

“Arrival”, birçok ödül kazanmasının yanı sıra eleştirmenlerden de övgü aldı. Bunlar arasında, filmin Villeneuve için En İyi Yönetmen adaylığı da dahil olmak üzere farklı kategorilerde başka adaylıklar daha kazandığı 89. Akademi Ödülleri’nde “En İyi Ses Kurgusu” ödülü de vardı. Film, Amerikan Film Enstitüsü tarafından ‘Yılın 10 Filmi’ arasından seçildi.

Flicks’e göre Villeneuve’ün en kötüden en iyi filmleri:

9. August 32nd on Earth (1998)

Villeneuve sinema kariyerine başladığında, bir araba kazasından kurtulduktan sonra hayatında değişiklik yapan Simone (Pascale Bussières) adındaki bir model hakkında olan bu 1998 dramasıyla adını duyurmaya başlamıştı. Cannes’da gösterilen film, Kanada’nın En İyi Yabancı Film Oscar’ı seçkisi olarak sunuldu.

8. Maelström (2000)

Denis Villeneuve bu filmde; bir gece, yanlışlıkla bir kırmızı ışıkta geçmeye çalışan mutsuz moda endüstrisindeki genç bir kadını konu alıyor. Film, insanın kaderinin değişkenliği, insanı takip eden olayları ve hayatla hesaplaşmaya zorlanılmasını konu alır. Bu ayrıntı Villeneuve’ün, dışarıdaki etkenleri gösterirken, yine de şiddetin, etkilenenleri birbirine bağlayan dalgalanmalar yaratma biçimini gösterdiği filmdir- yapımcının çalışmalarından tanıdık bir tema.

7. Prisoners (2013)

Villeneuve’ün etkileyici çıkış yapma oranı hakkında pek çok şey söylüyor; acımasız, güçlü ve sürükleyici 2013 gerilim filmi Prisoners bu listenin en altında yer alıyor. Yapımcının adına bu kadar çok mükemmel filmi olmasaydı, açıkça daha üst sıralarda yer alırdı.

Prisoners, bir kaçırılmanın ardından yaşananları anlatıyor. Şükran Günü’nde kaybolan iki kızı, polis aramaya başlar ve bu aileleri için büyük bir kaygıya neden olur. Çocukların babalarından biri olan Hugh Jackman’ın oyunculuğundan ve davadaki dedektif olan Jake Gyllenhaal’ın olağanüstü performansından yardım alan film yapımcısı, asla basit ya da dolaysız yoldan gitmez.

6. Sicario (2015)

Emily Blunt, Sicario’yu oynarken Looper ve Edge of Tomorrow gibi filmlerle başarılı bir üne sahipti ama yine de bu filmle de isminden oldukça bahsettirmiştir. Ancak yine de Blunt, Villeneuve’ün polisiye filminde o kadar harap edici biçimde mükemmel ki bu film her zaman onun en iyi performansları arasında yer alacak.

Villeneuve yine Benicio del Toro, Josh Brolin ve Daniel Kaluuya’yı kapsayan olağanüstü bir oyuncu kadrosunu yönetiyor ve yine gergin ve kasıtlı olarak kasvetli bir gerilim filmi ortaya koymuş. Sicario, ABD ve Meksika arasında bulunan kanunsuz sınır kenti Suarez’de idealist bir FBI ajanı olan Kate ve özel operasyon kuvveti görevlilerinin uyuşturucu kartelleriyle mücadele etmek için görevlendirilmelerini konu alıyor. Sicario, oyunu kurallarına göre oynamayan suçlulara ulaşmak için sınırları zorlayan soluk soluğa bir operasyonun hikâyesi. Sinematografik açıdan neredeyse kusursuz olan ve eleştirmenlerden tam not alan filmin yönetmenliğini Denis Villeneuve üstlenirken, senaryo koltuğunda Taylor Sheridan oturuyor.

5. Incendies (2010)

Denis Villeneuve, yazar Wajdi Mouawad’ın bol ödüllü tiyatro oyunundan sinemaya taşıdığı trajik bir hikâye ile karşımızda.
Aile dostları olan bir avukatın çağrısı üzerine, annelerinin ölümünün ardından kendilerine yazılmış bir mektupla karşılaşan ikiz kardeşler Jeanne ve Simon, ölen annelerinin son arzusunu yerine getirmek amacıyla Lübnan’a doğru yola çıkarlar. Simon ilk başta isteksiz davransa da bir süre sonra o da kardeşi Jeanne’e katılır. Aradan geçen yıllar, ailenin tarihini karmaşık bir hale getirmişse de çocuklar bu serüvenin izlerini sürmeye kararlıdırlar.
Fakat gün geçtikçe daha fazla deştikleri geçmiş, kardeşleri yürek burkan gerçeklerle yüz yüze getirecektir. Orta Doğu’daki iç savaşın en karanlık dönemine ışık tutan İçimdeki Yangın, En İyi Yabancı Film Oscarı’na da aday gösterilmişti.

4. Enemy (2013)

Üniversitede tarih dersleri veren Adam, okul ve ev arasında gidip gelen monoton hayatına en azından bir kız arkadaş sığdırmayı başarmıştır. Bir gün, bir arkadaşının tavsiyesi üzerine bir film izler ve o filmde kendisine çok benzeyen birisini görerek bu oyuncunun peşine düşer. Adam artık, kendisine ikizi kadar benzeyen Anthony’nin de hayatının bir parçasıdır, tabii Anthony de onunkinin.

Evet, yapımcının şimdiye kadarki en gerilimli, kışkırtıcı ve büyüleyici filmlerinden biri. Elbette, bu psikolojik bir gerilim filmi çünkü tüm Villeneuve özelliklerini yansıtıyor ama aynı zamanda film, kendi karanlık ve sıradışı hissiyatını da yansıtıyor.

3. Blade Runner 2049 (2017)

Blade Runner 2049’da, ilk filmdeki hikâyenin üzerinden geçen 30 yıl sonrası anlatılmaktadır. Los Angeles Polis Departmanı’nda görev yapan Memur K, toplum yaşamını kaosa sokacak olan ve uzun zamandır saklı kalan bir sırrı açığa çıkartır. Bir felaketi önleyebilmesi için eski ödül avcısı Rick Deckard’ı bulup ondan bazı sorularına yanıt alması şarttır.

Başrollerinde Ryan Gosling ve Rick Deckard rolünde Harrison Ford’un boy göstereceği filmin kadrosunda Jared Leto, Robin Wright, Ana de Armas, Carla Juri, Mackenzie Davis, Barkhad Abdi, David Dastmalchian, Hiam Abbass, Lennie James ve Dave Bautista’yı bulunduran devam halkasının yönetmenliğini Denis Villeneuve üstleniyor. Filmin senaryosunda ise Hampton Fancher ve Michael Green imzası var.

2. Polytechnique (2009)

6 Aralık 1989’da olanlar hâlâ Montreallilerin belleğinden silinmedi. O gün, Montreal Politeknik Okulu’nda bir sınıfı basan silahlı bir genç, tam on dört kadını öldürmüştü. Politeknik Katliamı olarak bilinen bu olayı iki öğrencinin gözünden anlatan Polytechnique, Quebec’te büyük tartışmalara yol açmasına rağmen Kanada’da en çok gişe geliri elde eden filmlerden biri oldu.

Olayları bakış açılarından izlediğimiz (ve yönetmen Villeneuve’ün gerçek kurbanların bir bileşimi olarak şekillendirdiği) iki öğrenci Jean-François ve Valérie, şahit oldukları bu katliamın yarattığı travmadan hiç tahmin edilemez biçimlerde etkilenirler. Filmin siyah-beyaz çekilmesinin nedeni, ekranda kanın görünmesini engellemek.

1. Arrival (2016)

Film, ordu dilbilimcisi Dr. Louise Banks’in hikâyesini anlatıyor. Birden çok uzay gemisi dünyaya iniş yapınca dünya adeta sarsılır. Amaçlarının ne olduğu bilinmeyen uzaylılarla iletişim kurmanın yolları aranmaya başlar. Uzaylılarla iletişim kurması için ordu dilbilimcisi Dr. Louise Banks çağrılır. Doktora yardımcı olması için de fizikçi Ian Donnelly seçilir. İkilinin artık en önemli görevi uzaylıların barışçıl mı yoksa istilacı mı olduğunu belirleyebilmektir. Bu süreçte bir diğer zorluk da ordunun ısrarcı bir şekilde saldırı yanlısı olması olacaktır.

*Neo-noir belirgin bir biçimde kara film unsurlarından faydalanan ama 1940’ların ve 1950’lerin kara filmlerinde bulunmayan, yenilenmiş konuları, içeriği, görsel efektleri veya medyayı içinde barından, genellikle modern sinemada karşımıza çıkan bir tür. 

Yararlanılan Kaynaklar: 1, 2, 3, 4

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir