Haftanın Şarkısı: Bosphorus, Brazzaville

Brazzaville, ABD, Kaliforniya çıkışlı bir gruptur. Belki tanıyanlar vardır bu grubu fakat daha tanımamış olanların Bosphorus şarkısı ile tanıyacak olması bizim için büyük bir mutluluk olacaktır. Bu güzel grubu, şarkısını ve hikâyesini sizinle paylaşmak için can atıyoruz.

David Arthur Brown, Grubun Solisti

Konser için geldikleri İstanbul’a aşık olan David Brow’un yazdığı şarkıdır Bosphorus:
Bir yaz akşamı, sizi İstiklal caddesinde sarı pembe elbisenizle Almanya’ya kadar dolaştırabilir. O kadar güzel tınılarla donatılmıştır ki şarkı, huzurun eşiğinde ya da içinde gibi hissetmeniz çok olasıdır. Bu şarkı ile ilgili ne dersek diyelim siz en iyisi sessiz bir ortamda kulaklığınızı takın ve güzel tınıların ruhunuzu okşamasına izin verin…
Yalnız önceden uyarmalıyız, şarkı İstanbul’a olan özleminizi depreştirebilir ve sizi İstanbul’a daha çok aşık edebilir.
Hikâyesini okurken şarkıyı dinlemenizi istiyoruz.

Brazzaville İstanbul’daki ilk konserleri için gelmişlerdir, Özgecan Tapa ve David Brown burada tanışmışlardır. Özgecan’ın Almanya’ya okumaya gideceğini öğrenen David ”bir daha geri dönmezsin herhalde” demiştir. Özgecan da, Boğaziçi ile nişanlı olduğunu söylemiştir. Çünkü yıllar önce bir boğaz seferi sırasında nereye giderse gitsin sonunda hep İstanbul’a geri dönme dileğiyle yüzüğünü boğazın sularına attığını ve Boğaziçi ile böylece nişanlanmış olduğunu anlatmıştır. David de bunun üzerine hikayeyi şarkı haline getirip, Özgecan’dan klipte oynama sözü almıştır.

Bir röportajında İstanbul’a olan sevgisini şöyle dile getirmiştir David Brown:

-İstanbul’a çok sık geliyorsunuz ve „Brazzaville in Istanbul” albümünüz de harikaydı. „She was married to the bosphorus, she threw her ring in, then she blew a kiss” gibi İstanbul‘la ilgili çok güzel dizeler yazdınız. İstanbul’la ilgili size ilham veren şeyler neler? Genelde şarkı yazmam için gitarım ve sessiz olan herhangi bir yer yeterli olur demiştiniz. İstanbul kalabalık, gürültülü ve karmaşık bir şehir. Siz neler düşünüyorsunuz?

İstanbul’u inanılmaz ilham verici buluyorum. Hayatımda gördüğüm en ilham verici şehirlerden biri. Hayat, hareket ve heyecan dolu. Hem derin bir tarih hem de canlı bir şimdiki zaman hissi veriyor. Gerçekten çok gürültülü! Ezan sesini çok seviyorum (her ne kadar beni sabah erken saatte uyandırsa da). İstanbul’un bütün seslerini seviyorum; satıcıların, taksilerin, martıların… Bu daha böyle gider.

ŞARKININ SÖZLERİ

She was married to the Bosphorus
She threw her ring in then she blew a kiss
To the Ottomans and Byzantines
Lying beneath the sea

She wore a pink and yellow summer dress
She kept her hair just like a poetess
She traveled all the way to Germany
The trains and the cold, dark sea

The amber glow of a morning cigarette
On the Istiklal Cadessi
The vapor trails and the tiny minerettes
All the domes in silhouette

 

ŞARKININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİ

Kız Boğazla evliydi
Yüzüğünü attı ve bir öpücük fırlattı
Deniz altında yatan
Bütün Osmanlı’ya ve Bizanslılara

Pembe ve sarı yazlık bir elbise giymişti
Saçını tıpkı bir kadın şair gibi yapmıştı
Almanya’ya kadar dolaştı
Trenler ve soğuk, karanlık deniz

İstiklal caddesinde bir sabah
Sigarasının kehribar rengi parıltısı
Duman izleri ve ufacık minareler
Ve silüetteki bütün kubbeler

Yararlanılan kaynaklar:

Brazzaville: “İstanbul’u inanılmaz ilham verici buluyorum.”

https://www.ntv.com.tr/turkiye/ruhlarimiz-icin-zor-bir-donemden-geciyoruz,npjoc6rDpkqkKNHkqCCJYQ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir