Édouard Manet; Claude Monet, Edgar Degas, Pierre-Auguste Renoir, Alfred Sisley, Paul Cézanne, Camille Pissarro, Berthe Morisot gibi empresyonizmin önde gelen birçok ismiyle arkadaştı. Monet’yi resmettiği tablosu; çeşitli renkleri, gevşek fırça darbeleri ve soluk detaylarıyla tam bir empresyonizm tablosudur. Monet arkasında manzarayla bir sandalın içinde, muhtemelen karısını resmederken tasvir edilmiştir.
Çeviren: Betül Kap
Édouard Manet’nin aşağıdaki “Claude Monet Yüzer Atölyesinde” tablosundan başlayarak önde gelen eserlerini yakından inceleyelim.
Burada ise bir başka ünlü ressamın, Berthe Morisot’ın griler ve kahverengiler kullanılarak oluşturulmuş bir tablosunu görüyoruz. Aydınlık ve karanlık bölgeler arasındaki farkın ne kadar keskin olduğunu fark ettiniz mi? Manet bu iki bölge arasını yumuşatmak için fazla çaba göstermemiş gibi görünüyor.
Manet, aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi baygın bakışları resmetmekte oldukça yetenekliydi. Ressamın birçok eseri insanın aklına “Acaba figür ne düşünüyor?” sorusunu getiriyor.
Erik adlı tabloda, elinde sönmüş bir sigarayla uzaklara bakan bir kadın tasvir edilir. Kadının önünde, konyak içerisinde, tabloya adını veren şey,erik, yer alır. Kadın, arka plandaki dramatik renklere zıt olarak pastel renkli resmedilerek narin ve kırılgan görünmektedir. Ana hatların belirsizce çizilmiş olması tabloya klasik bir Manet tablosu havası vermektedir.
Manet, aşağıdaki İmparator Maximilan’ın infazını resmettiği tabloda ekspresyonist bir yaklaşım sergilemektedir. Silahlardan havaya yükselen bir duman havayı kaplar. Ateş eden çok sayıdaki adamın yüzleri resmedilmemiştir.
Manet’nin aşağıdaki tablodaki renk seçimi ve fırça darbeleri de oldukça güzeldir. İnsanların sigara ve içki içerek gösterinin keyfine vardığı manzaranın hızlı ve meşgul havası başarılı bir şekilde yansıtılmıştır. Ne var ki tablonun sol tarafında baygın bakışlarıyla üzgün bir kadın vardır. Elindeki sigara ve önündeki birayla boş bakışlar eşliğinde önüne bakar, gösteriyle ilgilenmiyor gibi görünmektedir.
Manet’nin en meşhur eserlerinden biri olan ve 1865 yılında Paris Salonunda sergilenen Olympia adlı tablo, yatağında çıplak bir şekilde uzanan Olympia’yı tasvir eder. Hizmetçisi, Olympia’ya çiçek sunmaktadır.
Eser 1865 yılında Salon’da sergilendiğinde tartışmalara sebep olmuştur. Bunun sebebi fazlasıyla çıplaklık içermesi değil, kadının; karşı koyan bakışları ve bir fahişe olduğu izlenimi uyandırmasıdır. O zamanlarda “Olympia” kelimesi fahişelerle ilişkili bir kelimedir ve tablodaki saç, bilezik, küpeler, boyun bağı, şık yatak örtüsü gibi detaylar cinselliğin ve zenginliğin ipuçlarıdır.
Fransız gazeteci Emile Zola, bu tabloyu ve çıplak kadını şu sert sözlerle savunmuştur:
“Sanatçılar Venüs’ü çizerken yaratılışı değiştirirler, yalan söylerler. Edouard Manet ise kendine ‘Neden yalan söyleyeyim, neden gerçeği söylemeyeyim?’ diye soruyor ve Olympia’yı bize tanıtıyor. Zamanımızın genç kızı, kaldırımda tanıdığımız Olympia’yı…”
Bu sert sözlerle tabloyu kabul eden Zola, toplumun içe kapalı ve çoğu zaman zalim olan yapısını gözler önüne sermiştir. İnsanlar arkadaki hizmetkârdan ziyade Olympia’nın meydan okuyan bakışlarından rahatsız olmuşlardı.
Aşağıda Manet’nin bir başka empresyonist eserini görüyoruz. Manet çok geniş bir tarz skalasına sahipken eserleri arasındaki tutarlılığı korumayı çok iyi başarıyor.
Tezgahın arkasındaki kadın, patronlarla dolu arka plan ve ön plandaki çok sayıda şişe ve şarapla dolu bu tablo oldukça karmaşık bir tablodur. Manet, tezgahın arkasındaki kadın ile diğer eserlerinde de sıkça yer verdiği boş bakışlı figürlere geri döner. Manet’nin renkleri, netliği ve zıtlığı attırarak kadını ve önündeki tezgahı resmin ön planına nasıl yerleştirdiğini fark ettiniz mi? Bu sayede tablodaki herkes ve her şey daha uzak ve sisler arasında kalmış görünüyor.