Mimari İnceleme: Opera Binası, Sydney

 

Jørn Utzon’un kocaman kabuk benzeri çatıları olan cüretkar tasarımı, zamanının açık ara önündeydi. Bina, 1973 yılında tamamlandığında tüm ülkeyi temsil eden ikonik bir dönüm noktası haline gelmişti.


Çeviren: Simge Şahin

FİKİR

Bir opera binası inşa etme fikri, Avustralyalıların ülkenin birinci sınıf bir opera binası olmadığını farkettiği İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmıştı. 1954’te Güney Doğu Avustralya Bölgesi Hükümeti, Kraliyet Botanik Bahçeleri’nin sonunda muhteşem bir yer olan Bennelong noktasında yeni bir opera binası inşa edilmesine karar
vermiştir. Mimarlara, iki ana salon, bir restoran ve kamu toplantı odaları da dahil olan bir kompleks için tasarımlarını sunmaya davet eden uluslararası bir yarışma duyruldu.
Aralık 1956’da dokuz farklı ülkeden toplam 234 mimar tasarım sunmuştu. Danimarkalı mimar Jørn Utzon’un vizyoner tasarımı, değerlendirme komitesi tarafından ‘çok iddialı’ olarak reddedilmişti ancak Saarinen, geç saatlerde komiteyi Jørn Utzon’a birincilik ödülü vermeye ikna etmiştir.

İNŞAAT

İnşaatın 7 milyon dolar maliyetle yaklaşık beş yıl süreceği tahmin ediliyordu. Utzon’un tasarımının henüz mevcut olmayan ileri teknolojiyi gerektirdiğinden, olası teknik sorunların farkında olan Utzon, bu zorlukların üstesinden gelmek için ek süre istedi. İsteğini görmezden gelen hükümet, Utzon’a mimarın önerdiği programdan iki yıl önce 1959’da inşaatı başlatması için baskı yapmıştı.
Hazırlık eksikliği kısa sürede geri tepmiştir. Büyük, 86 metre (282ft) genişliğindeki bir merdivenle görkemli podyumun tamamlanmasından sonra, zemin kırılmadan önce yapılması gereken çatının tasarımını elden geçirmek için birkaç yıl harcandı. 1961’de Utzon, “yelkenler” şemasını yeniden düzenleyerek 300ft (91m) çapında bir küre dilimi olarak tanımladı. Kabuklar, beyaz fayanslarla kaplanmış prekast beton bölümlerden yapılmıştır.
Ne yazık ki çatı kabukları zaten yapılmış destek sütunları için çok ağırdı, bu yüzden yıkıldı ve yeniden inşa edildi. Bunlar ve diğer bazı aksilikler, gecikmelere ve artan maliyet aşımlarına neden oldu. Utzon, düşmanca bir basınla ve projeyi sürdürme konusunda isteksiz bir hükümetle karşı karşıya kaldı. Politikacı Robert Askin,
halkın projenin artan maliyetleri konusundaki endişelerini kullandı. 1965’te Güney Doğu Avustralya Bölgesi başbakanı seçilmesinden sonra Askin, Utzon’u ödemeleri durdurarak maliyetleri düşürmeye çalıştı. 1966’da Utzon istifa etti ve Danimarka’ya döndü. Başyapıtının tamamlandığını görmek için bile asla geri dönmedi.
Sydney Opera Binası’nın inşaatı Avustralyalı mimarlara teslim edildi. Neyse ki dış kısım o zamana kadar tamamlanmıştı, böylece değiştirilen tasarımın genel yapı üzerindeki etkisi asgari düzeyde kalmıştı. Proje nihayet 1973 yılında tamamlanmıştı. Toplam maliyeti, tahmini bütçenin yaklaşık on beş katı olan 102 milyon dolar tutarındaydı.

FON BULMA

Fonlar büyük ölçüde ‘Opera House Piyangosu’ tarafından sağlandı. Kamu fonu arttırma kampanyaları yeterli fon üretemediğinden, piyango, inşaat başlamadan önce 1958’de
alternatif bir fon kaynağı olarak yaratıldı ve inşaat devam ettiği sürece uzatıldı.

YENİ BİR KENT SİMGESİ

Finansal sorunlar ve siyasi anlaşmazlıklar, 20 Ekim 1973’te Sydney Opera Binası’nın açılmasından kısa bir süre sonra unutuldu. Opera binası, mimari ve kültürel olarak Sydney’i dünya haritasına yerleştirdi. Etkinlikler, her yıl yaklaşık iki milyon ziyaretçi çekerek yapıtı dünyanın en popüler kültür kuruluşlarından biri haline getirmektedir.
Kaynakça: https://www.aviewoncities.com/sydney/operahouse.htm

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir