Sanatçılar ve Şehir Efsaneleri

Bir sanatçının lafzının geçtiği bir hikâyenin, sanatçının eserleri kadar önem arz ettiği oluyor. Bu yazımızda sanatçılar hakkındaki efsaneleri derledik.


Çeviren: Beyza Şimşek

İnanılmazın Enkazından Hazineler, 2017, Damien Hirst

Efsaneler çoğunlukla kurgusal yönüyle ele alınsa da bu her zaman böyle değildir. Efsanelerin bir temeli olabilir de olmayabilir de. Merriam-Webster’da yapılan tanıma göre mit bir şeyin veya birinin çevresinde gelişen popüler inançtır. Sanatta çoğu zaman mitik konular tasvir edilir, peki bu eserleri yaratan sanatçılar? Onların konusu olduğu efsaneler var mıdır?

GIOTTO

Scrovegni Şapeli’nin Freskleri, 1305, Giotto, Padua,Italy.

Giorgio Vasari, sanat tarihine adını yazdırmış en iyi efsane yazarlarından biri olabilir. Rönesans sanatçısı 1550 yılında En Mükemmel Ressamların, Heykeltıraşların ve Mimarların Yaşamları‘nın ilk baskısını yayımlamıştır. Kitap, 13. yüzyılda yaşamış olup adından söz ettirmiş bir ressam olan Cimabue’den başlayarak Toskana merkezli sanatçıların çoğunu ele alır. En ilginç biyografilerden biri, Scrovegni Şapeli’nin güzel fresklerini yapan Giotto ile ilgilidir.

Vasari’ye göre Giotto’nun küçüklüğünden beri harika bir kişiliği vardı. Hikâyeye göre günlerden bir gün Giotto ailesinin koyun sürüsünü güderken mola verip koyunları ”doğal” bir şekilde resmeder. O esnada oradan geçen Cimabue Giotto’nun resminden çok etkilenir ve ona mentorluk yapmakta ısrar eder. Giotto’dan bu şekilde söz edip onun olağanüstü yeteneklerini vurgulayan Vasari, usta bir ressam olarak statüsünü güçlendirir. Lakin iki ressamın bir araya gelmesiyle alakalı hikâyede doğruluk payı olsa bile Vasari’nin Giotto’nun kişiliğine dair çıkarım yapması, 200 yıl arayla doğdukları gerçeği göz önüne alındığında, pek mümkün değil.

MICHELANGELO

Sistina Şapeli’nin Tavanı, 1508-1512, Michelangelo, Vatikan Müzeleri.

Vasari’nin kitabında övdüğü diğer bir sanatçı elbette Michelangelo‘dan başkası değil. Çalışmalarının çoğunu Roma ve Floransa sınırlarında gerçekleştirmiş Michelangelo, günümüzde hiçbir yardım almaksızın kendince çalışan biri olarak bilinmektedir. Yine de Michelangelo’nun mektuplaşmalarından onun kişiliğine dair izler sürebiliyoruz. Diğer sanatçılarla işbirliği yaptığı da günümüzde su yüzüne çıkmış bir gerçektir.

Renk kullanımında usta olarak anılan Venedikli Sebastiano del Piombo için tasarımlar yapmıştır. Sistina Şapeli tavanındaki çalışmalar esnasında Michelangelo’nun ne kadar söylendiğini elbette biliyoruz. Arkadaşına yazdığı bir mektupta projenin mâl olduğu fiziksel emekten bahsetmiş ve bunu bir ”işkence”den başka bir şey olarak tanımlamamıştır. Bu nedenle Michelengelo’nun tek başına çalışan, yalnız dahi imajı tamamıyla doğruyu yansıtmamaktadır.

Vincent van Gogh

Bandajlı Kulak ve Pipo ile Otoportre, 1889, Vincent van Gogh, Özel Koleksiyon.

Yanlışı doğrudan ayırmak zor ve tarihte ne kadar geriye doğru yol alırsak o denli güçleşiyor. Peki yakın geçmişte lafzı geçmiş, sağlam temeli olan hikâyeler? Vincent van Gogh‘un hayatı buna güzel bir örnek teşkil edebilir. Yıldızlı Gece ve Ayçiçekleri resimlerinden daha fazlası olan Van Gogh, şüphesiz sol kulağını kestiği hadiseyle akla gelir. Bu olayı günümüze ulaşan belgelerden ve otoportresinden biliyoruz. Van Gogh’un yaşadıkları, çalışmalarını düşünme ve takdir etme şeklimizin üzerinde etkili olmuştur. Peki Van Gogh başka bir hayat yaşamış olsaydı, bugün sanatına farklı bir değer biçebilir miydik? Bundan asla emin olamayacağız.

Joseph Beuys

Keçe Takım, 1921-1986, Joseph Beuys, Tate, Londra, İngiltere.

20. yüzyılda dahi sanatçılara dair mitlerle karşılaşılmıştır. Joseph Beuys’un kariyeri ücra bir köşede varlığını sürdüren bir kabile tarafından hayatının kurtarıldığına dair bir hikâyeye dayanır. Alman sanatçıya göre, askerlik yaptığı dönem bir uçak kazası geçirir. Kaza ıssız bir dağ bölgesinde meydana geldiği için hayatta kalma şansı epey zayıftır. Yakında yer alan bir kabilenin erkekleri tarafından kurtarıldığını iddia etmiştir.

Adamlar donarak ölmesini engellemek adına muhtemelen onu yalıtkan keçe ve yağ tabakalarına sardılar. Beuys, kariyeri boyunca çalışmayı tercih ettiği malzemeler aracılığıyla olayın izlerini ele almıştır. Bu malzemelere yağ, keçe, post ve tahta örnek gösterilebilir. Beuys’un yarattığı bu efsane, çalışma stilinin yanında statüsü üzerinde de etkili olmuştur. Günümüzde bilim insanları onu İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme damga vuran Alman sanatçılardan biri olarak görüyorlar.

Damien Hirst

Kâse Tutan Şeytan, Damien Hirst.

Efsanelerin gücünü kavrayan ve sanatına tesir ettiren bir diğer sanatçı da Damien Hirst’ten başkası değildir. İngiliz asıllı sanatkâr, 2017 Venedik Bienali’nde İnanılmazın Enkazından Hazineler’i sergiledi. Büyük ölçekli bronz heykellerin boy gösterdiği geniş çaplı bir sergiydi ve mercanlarla kaplı gibi görünüyordu. Hirst, sanatı aracı edinerek izleyicilere uydurduğu bir hikâye anlattı, sergilenen eşyaların bir gemi enkazından çıkan eski bir hazinenin parçası olduğunu söyledi. Hirst, heykellere dair böyle bir hikâye yazarak mitlerin sanat dünyasındaki önemini kabul ettiğini göstermiştir. Açık seçik yalanlar olsa dahi bu tür efsanelerin izleyiciler üzerinde bıraktığı tesir göz ardı edilemeyecek kadar güçlüdür.

Kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/artists-and-their-myths/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir