Vilhelm Hammershøi’nin İç Mekân Tabloları

Vilhelm Hammershøi 1864’te doğmuş Danimarkalı bir ressamdır. Eserleri her zaman sakin, şiirsel bir havada, sade portre ve iç mekân tabloları olmasıyla bilinir. Resimleri; griler, desatüre sarılar, yeşiller ve diğer koyu tonları içerir. Eserlerinin yalınlığı ve melankolik görüntüsü, ortamda hafif bir gerginlik ve gizem havası yansıtır izleyiciye. Hammershøi’yi hiç duymadıysanız o hâlde onun dünyasına hoş geldiniz. İşte Vilhelm Hammershøi ve iç mekân tabloları.


Çeviren: Simge Şahin

Ida Bir Mektup Okuyor – Vilhelm Hammershøi, Ida Reading a Letter, 1899, özel koleksiyon

1899’da resmedilen Ida Bir Mektup okuyor, Hammershøi’nin Kopenhag Strandgade 30’daki evinin odalarında  yaptığı ilk eserlerinden biridir. Bu adres, Hammershøi’nin sanatçılık yaşamında kritik rol oynayan bir adrestir.

Ida, Hammershøi’nin eşidir. Sade ahşap döşeme tahtaları, dikey duvar pervazları, tümü beyaza boyanmış kapıları ile seyrek bir şekilde döşenmiş bu alan; eserlerinin ana motifleri hâline gelmiştir. Hammershøi’nin ışığı kullanış şeklini, desatüre  tonlarını ve konu seçimini 17. yüzyıldan Hollandalı ustası Johannes Vermeer’e borçludur.

Ida Beyaz Sandalyesinin Üstünde Vilhelm Hammershoi, 1900, özel koleksiyon

Hammrshøi, dairesinde bu görüş açısından bir dizi tablo oluşturdu fakat bu tablo, hepsinin arasında en duygu yüklü ve şiirsel olanı gibi gözükmektedir. Hammershøi, zamansızlık bilincini ve iç gözlemsel yalnızlığı yakalamaktadır. Hanne Finsen ve Inge Vibeke Raashou-Nielsen’in de yazdığı gibi, Hammrshøi iç mekan manzaralarında:

“Asıl konu ışıktır…ve bu ışık nüans açısından çok zengin de olsa renksiz, soğuk, gösterişsiz gri havanın ışığı, yetersiz Danimarka ışığıdır… Tuvalin üzerinde dökülen ve boşluğu tanımlayan bir ışık vardır… Işık genellikle dolaylıdır çünkü elbette Hammershøi, dolaylı ışığın çoğu zaman en güzeli olduğunu bilir…”

Arkadan Görünen Genç Kadın – Vilhelm Hammershøi,, c. 1903–04, Randers Sanat Müzesi

Burada, Ida’nın izleyiciye arkasının dönük olduğu portrelerde, yüzünde “sıkıntılı bir ruh” hâli ortaya çıktığı için sık sık sırtı dönük resmedildiğini söyleyen bir hipotez bulunmaktadır ve belki de Hammershøi, Ida’yı duygu yüklü bir ev hayatına yanıt olarak minimalist iç mekanlarda resmetmiştir. Bunun, Hammershøi’nin motivasyonu olup olmadığından emin olamayız ancak Strandgade 30’daki dairede, yaşadığı on yıl boyunca genellikle Ida da dahil olmak üzere evin odalarını resmeden, altmıştan fazla tuval boyadığını bilmekteyiz.

Avlu, Strandgade 30 Vilhelm Hammershoi, 1899, Toledo Sanat Müzesi

1907’de Vilhelm Hammershøi şunları yazdı:

“Bir motif seçmemi sağlayan şey, resimdeki mimarî duruş olarak adlandırdığım çizgilerdir. Ve sonra da ışık tabii ki. Ama yine de çizgiler neredeyse en çok önemsediğim şeylerdir.”

Burada açık bir cama odaklanan güçlü bir aydınlatma ile binanın iç avlusunu resmetmiştir. Sağ altta; her biri karartılmış üç giriş sırasıyla sokağa, merdiven boşluğuna ve kilere gitmektedir. Duvarlar ve pencereler, çıkıntılar ve eşikler tarafından oluşturulan dış merkezli ve düzensiz geometriler; temelde tek renkli, gri paletle birlikte sade leylak rengi ile noktalanmış, esere farklı bir şekilde rahatsız edici bir kalite sağlamaktadır. Açık pencere ve girişler, insan mevcudiyetini akla getiriyor fakat resmin hissettirdiği genel etki bulunamayış, kayboluş, eksikliktir.

Kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir