Japon çiçek tanzimi yahut İkebana, yüzyıllar evvel tapınak sunusu işlevi gören mütevâzı köklerinden bugüne epey yol kat ederek ulaşmıştır. İkebana artık hem ustaları hem de bu işin acemileri tarafından sevilen, Japonya’ya özgü, meşhur ve yeniliklere açık, yaşayan bir sanattır.
İkebana ustası Shozo Sato, 50 yılı aşkın bir süre önce Batılı okurlara Japon İkebana’sını anlatma görevine başlamıştır. İkebana: Çiçek Düzenleme Sanatı isimli kitabında son on yılın çığır açan gelişmelerini gözler önüne sermektedir. Bu yazıda Sato Sensei, İkebana’yı özlü bir şekilde ele almaktadır.
I. İkebana Nedir?
II. İkebana Nereden Gelmektedir?
III. İkebana Aranjmanları ve Çeşitleri
I. İkebana Nedir?
İkebana (生花), “yaşayan çiçekler” mânâsına gelmektir. Japon çiçek tanzim sanatı diğer kültürlerde genellikle uygulanan çiçek tanzim usûllerine göre daha incelikli, daha hassas ve daha girift olarak tanımlanmıştır. Bu elbette böyledir zira nasıl ki resim ve heykel muhtelif yerlerde sanat olarak kabul edilir, İkebana da Japonya’da terennüm edilen bir sanattır.
II. İkebana Nereden Gelmektedir?
Basit çiçek aranjmanları, Budizm’in Çin yoluyla Japonya’ya takdim edildiği VII. yüzyılın başlarında yapıldı. Buda’nın tasvirlerinin önünü çiçeklerle donatmak bir gelenek idi ve yüzyıllar içinde bu çiçek sunuları oldukça detaylı bir hâl aldı. Heian Devrinde (8 ila 12. yüzyıllar) hayranlık ve hislerin ifadesi için çiçek açmış bir dala kondurulmuş şiir göndermek yaygın bir âdet idi.
XIV. yüzyıldan itibaren samuray sınıfının yükselişi beraberinde feodal beyler statü ve üstünlük kazanınca kudret ve salahiyetlerini sergilemek istemişlerdir. Dolayısıyla ilk tokonoma (Ç.N. Geleneksel Japon evlerinde sanatlı nesnelerin sergilendiği girintili alan) yahut da kameriyeler, evlerde ve saraylarda şüphesiz zırh takımlarını sergilemek için inşa edilmiştir lakin ulus birleştikten ve âsûde vakitler hâsıl olduktan sonra çiçek tanzimleri de dâhil olmak üzere sanat objeleri tokonomalarda sunulmaya başlamıştır.
III. İkebana Aranjmanları ve Çeşitleri
a) Rikka
Erken Budist çiçek süslemeleri cennetin ideal güzelliğini temsil etmeyi amaçlıyordu ve nihayetinde hem süslü hem de görkemli idiler. Aynı nitelikler çiçeklerin güzelliğini ortaya çıkarmayı değil kainatın yüksek bir kavramını somutlaştırmak için çiçekleri kullanmayı amaçlayan ilk İkebana stili Rikka‘da korunmuştur. Rikka‘nın yapısal kuralları -ki pozisyonlar olarak bilinir- stilin temel kompozisyonlarına rehberlik eder. Dokuz ana pozisyon, Budist öğretilerini çiçek aranjmanlarına dâhil eden Budist rahipler tarafından geliştirilmiştir.
İkebana, muhtelif biçimlerde bir araya gelmiş nebâtî materyalleri kullanan bir sanattır. Malzemelere bağlı olarak yerleşik usûlleri yeniden düzenlemek için estetik eleştiriye başvurulmalıdır. Rikka stilinde 9 aslî pozisyonun onurlandırılması esastır lâkin yapı içinde şahsî ifadelere imkân olduğunu idrak ederek bunu gerçekleştirmek Rikka‘nın sırrıdır.
1. Shin: ruhsal dağ
2. Uke: karşılama
3. Hikae: bekleyiş
4. Sho shin: şelâle
5. Soe: destekleyici dal
6. Nagashi: akarsu
7. Mikoshi: bakış
8. Do: gövde
9. Mae oki: ön gövde
b) Seika
Rikka‘nın katı İkebana kuralları ihtivâ eden tekliflerinin aksine çiçek tanziminin diğer daha özgür yolları basitçe “içeriye düşmüş” mânâsına gelen Nageirebana (抛入花) yahut da Nageire olarak biliniyordu. Nageire aranjmanının ayırt edici özelliği çiçeklerin yapay vesilelerle dik durmasına izin verilmemesi idi. Bu sâyede çiçekler vazoda tabii bir şekilde durabileceklerdi.
Nageire stili Zen ile ilişkilendirilirken Rikka stilinin Budizm’in daha gelenekli tarzları ile ilişkilendirilmesi elbette tesadüfi değildir. Zira Rikka aranjmanları düzenli bir kainat tasarlamaya yönelik felsefi bir girişimden doğmuştur, Nageire aranjmanları ise aniden kainat ile birliğe ulaşma teşebbüsünü tasvir eder.
XVIII. yüzyılın sonunda, Rikka ve Nageire arasındaki etkileşim “taze yaşayan çiçekler” mânâsına gelen Seika adında yeni bir çiçek aranjmanı türünün hâsıl olmasına sebep olmuştur.
Seika stilinde özgün pozisyonlardan üçü korunmuştur: shin, soe ve uke (bugün artık taisaki olarak bilinmektedir). Ve bu üç özgün pozisyon düzensiz bir üçgen oluşturur. Ayrıca tokonoma girintisine yerleştirilen bir Seika aranjmanında hem tanzim içindeki hem de tokonoma çerçevesi içindeki aktif boş alan hayati öneme sahiptir.
Tüm bunlara ek olarak denilebilir ki tarih boyunca Seika aranjmanları tek bir malzemeden müteşekkil idi. İstisnai olarak yeni yıl kutlamaları için oluşturulan daha görkemli tanzimler de yok değildi. Bugün ise bu kural gevşetildi ve bir, iki ya da üç malzemeden hâsıl olan tanzimler yaygınlaştı.
c) Moribana
Son yıllara değin İkebanaların sergilendiği tokonoma girintisi kutsal bir alan olarak kabul görüyordu fakat artık batı merkezli, modern Japon mimarisinde tokonoma girintisi yer almamaktadır. Aksine günümüzün açık alanları İkebana’nın tüm veçhelerden, 360 derece görünmesini gerekli kılmaktadır. Bu elbette geçmişteki İkebana telakkîsinden bütünüyle farklı. Takdir edersiniz ki Seika‘nın tokonomada yer alması ve aranjmanın önünde yerde otururken görülmesi bilhassa önemlidir.
İkebana’nın Moribana 盛花 (çiçek istifi) kategorisi ise üç boyutlu, heykelsi bir kalite yaratmanın bir yolu olarak gelişmiştir.
d) Modern İkebana
Rikka ve Seika gibi klasik çiçek tanzimi telakkîsi ve usûlü temel olmaya devam etmektedir lâkin modern lezzetler daha evvel İkebana’da kullanılmayan muhtelif malzemelerin kullanımına yol açmıştır. Yukarıda görüldüğü gibi belki de üç adet ince çizgiye sahip bu benzersiz çiçek vazosu sanatçıya böylesine müstesna bir çiçek aranjmanı ortaya koyması için ilham olmuştur. Şayet nebâtî malzemeler kullanılmamış olsaydı muhtemelen bu tanzim çağdaş bir heykel olarak kabul edilebilirdi…