Sadeleştirme Sanatı: Minimalizm Akımı Nedir

Minimalizm, artık en çok görsel ve tasarım tekniği olarak ve hatta insanların en gerekli şeylerle başa çıkmalarına yardımcı olan modaya uygun bir yaşam tarzı olarak konuşulmaktadır. Netflix’te bu münzevi hareket ve onun savunucuları hakkında bir belgesel bile izleyebilirsiniz. Ancak 1960’larda bu terim ilk olarak, Amerikalı sanat eleştirmenleri tarafından genç sanatçıların ve heykeltıraşların yeni sanat eğilimlerini belirtmek için kullanıldı.

Robert Morris.Başlıksız, 1965.kaynnak: theartling.com

Sanatçılar kendilerini Minimalist olarak tanımlamadılar ve genel olarak herhangi bir tanımdan kaçındılar çünkü ne ortak bir manifesto ile ne de yeni bir sanatsal gerçek için bir ortaklıkla bağlılardı. Onları fiziksel olarak birleştiren tek şey, 27 Nisan 1966’da New York’taki Yahudi Müzesi’nde açılan ortak bir sergiydi. Sergi, “Birincil Yapılar: Genç Amerikalı ve İngiliz Heykeltıraşlar” olarak adlandırıldı ve çağdaş sanat tarihçilerine göre bu, bir sanatçı ile bir tasarımcının çalışması arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran ilk sanat organizasyonu oldu.

Sanat eleştirmenleri, sergiye katılan sanatçılara bir ad koymak için hemen terimler denemeye başladılar (42 kişi vardı): ABC sanatı, minimal sanat, minimalizm. Minimalizm terimi, basında ve sanat eleştirmenleri arasında hızla yayıldı. Ancak bu hızlı yayılım, Birincil Yapılar sergisine katılan sanatçılar tarafından reddedildi. 

‘Genç Amerikalı ve İngiliz Heykelıraşlar’ sergisinden bir kurulum sanatı,1966. Kaynak; www.widewalls.ch

Kişisel Bir Şey Değil

Minimalizm, Post-Modernist öncü tarzların çoğu gibi, Modernizme bir tepki olarak ortaya çıktı. Soyut Dışavurumculuk, onun ana rakibi haline geldi. İlk Post-Modernistler, bu hareketteki her şeyden memnun değildi: aşırı duygular, her sanatçının tanınabilir tavırları, sanatsal karizma ve drama, anlamların ve derin duyguların özü olarak renk ve teknolojinin inancı gibi. Yaratma sürecinde çok fazla kendiliğindenlik, bitmiş eserde sanatçının kişiliğinin çok fazla görünmesi, izleyicinin konuyu anlaması için çok fazla püf noktası gerekiyor. Bunun yerine Minimalistler, izleyiciye nesnenin objektif güzelliğini sunar, resmi bağlamının dışında tutar. İzleyici, önemli olmadığı için sanatçının adını bilmeyebilir veya hatırlamaya çalışmayabilir.

Minimalist heykeltıraş Frank Stella kendi çalışmalarından bahsettikten sonra, tüm hareketin sloganı haline gelen bir ifade dile getirdi önerdi:

“Ve görünen, görene özgüdür”.

Minimalistler, sanatta temsilciliği reddederler. Bir sanat nesnesi kendi içinde önemlidir ve dünyayı çevreleyen fenomenlerine ve yazarın kişiliğine atıfta bulunmadan içsel bir değere sahiptir. Saf güzellik, saf geometri, bir nesnenin çevredeki alanla etkileşimi, genellikle sergi salonunun alanına doğrudan entegrasyon… Ne biyografi, ne deneyimler ne de sanatçının dünya görüşünün bitmiş nesne ile hiçbir ilgisi yoktur.

A pleasantly minimalist piece by artist Donald Judd. | Donald judd, Minimalist artist, Minimalist art

Birincil Yapılar” sergisi, sanatçının rolü konusunu gündeme getirdi: Basında, sergi salonlarında, tüm katılımcılarla düzenlenen konferansta bunun hakkında konuştular. Minimalistlerin heykelleri genellikle endüstriyel atölyelerde yapılırdı ve sanatçı bu sürece sadece eskizin yazarı olarak katılır, teknik kısmı ve düzenlemeye dahil olmazdı.

Örneğin, Amerikalı heykeltıraş Donald Judd, geleneksel bir Avrupa sanatsal bağlamında heykele veya resme atfedilmesi zor yapılar tasarladı. Judd, showroom duvarına alüminyum ve plastik camdan çubukları direkt olarak yerleştirmedi ama müteahhitlerine talimatlar verdi. Bu tasarım fikri Judd’u sanatçı yapıyor mu? Heykeltıraş arkadaşlar bile bu yaratıcı yöntemin kabul edilebilir olduğunu kabul etmeye her zaman hazır değillerdi.

Sol LeWitt, Duvar Çizimi,1975, Sanat Müzesi- San Francisko

Fazladan Bir Şey Yok

Minimalist heykeltıraş ve Öinimalist sanatçı, özel profesyonel malzemelere veya aletlere ihtiyaç duymaz. Tuvalin özel astarı, özel yağlı boya kıvamının büyücülüğü, çerçeve seçimi, vernik seçimi, pastellerin ısıtılması – Modernistlerin çok sevdiği tekniklerle yapılan tüm bu deneyler gereksiz ve önemsiz hale geldi; dahası, nesnel basit güzellik arayışında bir engel olarak ilan edildiler. Üniversiteden mezun olduktan sonra genç Frank Stella, ressam olarak çalıştı ve ilk ünlü Siyah Resimler (The Black Paintings) serisini, yakındaki bir nalburdan sıradan iç mekan boyaları ve fırçaları kullanarak yarattı. Dan Flavin, 30 yıldır tek bir malzeme ile çalıştı – floresan lambalar, herhangi bir ev geliştirme mağazasından satın alınması da kolaydı. Sol LeWitt, tümü akriliklerle boyanmış, yalnızca belirli duvar dikdörtgenine değil, tüm odanın mimarisine yazılmış 1.350 dekoratif tablo yarattı. Aynı zamanda, bütün bir işçi ekibi sık sık duvarları boyamasına yardım etti.

Minimalist heykeltıraşlar, bir nalburdan ahşap bloklar veya tuğlalar kullanarak, orijinal malzemenin herhangi bir şekilde değiştirilmesinden kaçınmaya çalıştılar. Onu boyamadılar, dekore etmediler, başka bir şeye dönüştürmeye çalışmadılar. Tam tersine, yazarın eline düşen malzeme gelecekteki sanat eserini dikte etti. Ve tabii ki Minimalistlerin bu açıdan, fikirlerini sürdürdükleri yaratıcı bir uyarıcı olarak malzemeye ilişkin öncülleri vardı. Bazen bu fikirleri miras alıp geliştirdiler, bazen onlarla polemiklere girdiler ve gereksiz anlamları ve önemsiz ayrıntıları dışarıda bıraktılar. Şekli azalttılar, ifade gücünü azalttılar, renkleri azalttılar. Minimalizm ek anlamlara sahipmiş gibi davranmadı – yalnızca nesnenin düzenliliği, güzelliği ve sadeliği mantıklıydı.

 

Light Installations by Massimo Uberti | Neon aydınlatma, Ürün tasarımı, Sanat enstalasyonları
Massimo Uberti, Neon aydınlatma

Minimalizmin başlıca öncülleri arasında Alman Bauhaus okulunun sanatçıları, heykeltıraşları ve mimarları, Vladimir Tatlin’in kulesi Kazimir Malevich’in Mimarisi yer alıyor. Bununla birlikte, hepsi yaratılan şeylerin pratikliği, faydacılığı, sosyal önemi (hatta spekülatif, gerçek dışı, fütüristik) ile meşgulken, minimalistler sosyal ve politik anlamları reddetti. Dan Flavin, çalışmalarında 30 yıl boyunca Tatlin’e atıfta bulunmaya devam etti ve ana hatları çizilen mimari yapıları andıran beyaz floresan lambalardan yapılmış heykeller ile Üçüncü Enternasyonal Anıtı‘na 39 saygı duruşunda bulundu.

Vladimir Tatlin’in Abidesi, 1920

Frank Stella

Frank Stella , Siyah Resimler (The Black Paintings), 1959

Frank Stella, Siyah Resimler serisine başladığında 22 yaşındaydı. New York’a yeni taşınmıştı ve elbette Soyut Dışavurumcuların çalışmalarından çok etkilenmişti ama Jasper Jones’un çalışmasını görünce kendi işine başladı. Siyah Resimler, siyah olan tek bir boya ile kaplanmış devasa tuvallerdir. Beyaz şeritlerin geometrik deseni kendisindendir boyanmamış bir tuvaldir. Stella, 23 yaşında ünlü oldu. Çalışmalarından üçü aynı yıl Allen Memorial Sanat Müzesi’nde ve New York Modern Sanat Müzesi’nde sergilendi. Aynı sıralarda Stella: “Bir resim, boyayla kaplı düz bir yüzeydir, başka bir şey değildir” cümlelerini dile getirdi.

Dan Flavin

Dan Flavin. Başlıksız (Barnett Newman için). 1971

Aslında Dan Flavin’in çalışmaları, her biri malzeme olarak sergi salonunun ışığını ve alanını kullandığı için önemli olduğunu iddia ediyor. Flavin, floresan lambalar ve alüminyum yapı çubukları inşa etti. Ancak eserleri bir duvara, bir köşeye, bir nişe yerleştirildiğinde bitmiş sayılabilirdi. Çok renkli lambalardan oluşan bir ızgara veya neredeyse zemin seviyesinin üzerine yerleştirilmiş sadece bir ışıklı şerit olabilir. Her halükarda, eserin heykelsi ve resimsel anlamı, karanlık bir odada, ışık duvarlara düştüğünde veya kendisine ayrılan alanı kapladığında netleşir.

Sol LeWitt

Sol LeWitt. İki Açık Modüler Küp (Two Open Modular Cubes.) 1972

Sol LeWitt sadece müzelerde ve kamusal alanlarda duvarları boyamakla kalmadı, aynı zamanda heykellerle de yoğun bir şekilde çalıştı. En sevdiği orijinal figür küptü. Bu tutkuyu kendisi şöyle açıklamıştır: “Küpün en ilginç özelliği, göreceli ilgi eksikliğidir. daha karmaşık bir şekil için temel birim olarak kullanılır.”  Ve LeWitt bunu kullandı: birçok küçük küplere bölünmüş birçok kübik yapı yarattı, ortak yüzlerine göre değiştirerek birkaç özdeş başlangıç ​​modülü oluşturdu.

Carl Andre

Carl Andre.^Eşdeğer (Equivalent) VIII. 1966

1966’da Carl Andre, Tibor de Nagy galerisindeki bir sergi için 8 heykel yarattı ve bunları yere yerleştirdi. Her heykel 120 silikat tuğladan oluşuyordu ve benzer parametrelere sahipti: aynı ağırlık, aynı hacim, aynı yükseklik. Dikdörtgenlerin yalnızca genişliği ve yüksekliği değişiyordu. Carl Andre için heykelin mekanı şekillendirmesi ve sadece içindeki yerini alması önemliydi.

Sonsuz Değil

Birçok sanatçı, sanat eserini yaratmak için gösterdikleri çabanın eksikliğinden dolayı azarlandı. Empresyonistlerden önce 1960’lardan yaklaşık bir asır önce başladı. Ve her yeni avangart hareket (Kübistler, Dadaistler, Süprematizm ile Malevich, Soyut Ekspresyonistler) başka birinin böyle bir şeyi çizebileceği gerçeğiyle suçlandı. Aynı zamanda, her akımın başarıları er ya da geç tanındı ve sanat tarihine kazındı.

Minimalistler, böyle bir tanımanın önemini ilk sorgulayan kişilerdi. Çalışmaları bir galeri yönetmeni kabusu, geleneksel sergi organizasyonuna bir meydan okuma, geleneksel ticari sanat değerlendirme sistemine bir karşı çıkma haline geldi. Çoğunlukla çalışmaları yalnızca belirli bir oda için, belirli bir ışıklandırmada, tek bir küratöryel fikirle ilgiliydi. Carl Andre’nin Eşdeğerler‘i için ilk sergide kullanılanlardan başka tuğlalar alırsak, heykel değerini kaybeder mi? Yakındaki bir mağazadan bir düzine floresan lamba satın alıp oturma odanızda Dan Flavin’in heykellerine benzer bir kompozisyon oluştursanız, bu aydınlatma armatürü bir sanat eseri olur mu? Ve sonuçta, belirli bir serginin dışında, hepsinin sadece lamba ve 120 tuğla olduğu gerçeğine ne dersiniz?

Minimalistler çoğu zaman çalışmalarının dayanıklılığını umursamadılar ve şimdi Amerikan veya İngiliz müzelerinde bulunabilenler daha şanslı gibi. Ve örneğin diğer tuğlalarla ilgili soruya Carl Andre’nin kendisi cevap verdi: 1979’da, hemen hemen yontulmuş ve aşınmış Eşdeğerler’ini tekrarladı, ancak bu sefer refrakter tuğlaları aldı. Çünkü silikat tuğla üretmeyi bıraktılar. Minimalistler için sadece yaratma anı önemlidir, formu mekanda organize etme unsuru, ortaya çıkan nesnenin mekan ve izleyici ile etkileşimi. Ve görünen, görene özgüdür.

Eserleri minimalizm olarak sınıflandırılan ressam ve heykeltıraşlar: Dan Flavin, Donald Judd, Carl Andre, Sol LeWitt, Frank Stella, Eva Hesse, Judy Chicago, Agnes Martin, Robert Morris, Ellsworth Kelly ve diğerleri.

Kaynakça: https://arthive.com/encyclopedia/4459~Minimalism

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir