Anime, herkesin çocuklara yönelik gördüğü fakat esasında oldukça geniş bir yelpazesi bulunan bir alandır. Bir önceki yazımızda size unutulmayan çizgi...
Bahar her zaman değişimi, tazeliği ve umudu simgelemiştir. Baharı simgeleyen çiçek resimleri de bunlardan bir tanesidir. Sizler için baharı simgeleyen...
20 Ocak'ta Netflix'te yayınlanacak olan başrollerini Serenay Sarıkaya, Burak Deniz ve Mert Ramazan Demir'in paylaştığı 'ŞAHMARAN' adlı dizi daha yayınlanmadan...
Modern Türk edebiyatımızın mihenk taşlarından biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın aramızdan ayrılmasının üstünden 61 yıl geçti. Sanatçı; kaleme aldığı eserlerinin...
Kraliçe Kleopatra, 19. yüzyılın sonlarında olduğu gibi, bugün de popüler bir konudur. Alexandre Cabanel Kleopatra'sında, kraliçenin dillere destan hayatının bir...
Michelangelo. Leonardo da Vinci. Pablo Picasso. Georgia O’Keeffe. Rembrandt. Rönesans. Kübizm. Empresyonizm. Bu terimleri büyük ihtimalle daha önceden duymuşsunuzdur. Bunlar,...
Michelangelo olarak bilinen Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, şüphesiz dünyanın en değerli sanatçılarından biridir. Mermerle olan bağı ancak derinden tutkulu...
Yayoi Kusama’nın hayatı, insan direnci üzerine bir çalışma olduğu kadar sanatın iyileştirici gücünün dokunaklı bir kanıtıdır. Çocukken akıl hastalığı tarafından rahatsız edilmiş ve duygusuz bir anne tarafından enikonu istismar edilmiş genç sanatçı, halüsinasyonlarını ve kişisel takıntılarını çeşitli bilim dallarında üretken sanatsal çıktı için yem gibi kullanarak sebat etti. Bu, sanatçının içine doğduğu geleneksel, kadınsı Japon kültürü ve erkek egemen New…
XIX. ve XX. yüzyılın ortalarında Batı sanatı Japonizmin doğuşuna şahit oldu. Japonizm terimi, 1872 yılında Philippe Burty tarafından icat olundu ve Avrupa’daki Japon kültürü hayranlığını ifade için kullanıldı. Sanatçıların gelenekli sanat yapımını reddetmeye başladığı bir dönemde, Japon estetiği onlara âdeta yeni bir soluk oldu. Bu estetiğin ihtivâ ettiği durgunluğu, canlı renkleri, doğa tasvirini ve üslûbunu sevdiler. Dahası yeni teknikler, kompozisyonlar…
Echelman’ın en yeni çalışması, kültürel ve fiziksel dünyamızın birbiriyle olan bağını anlatan kurulum “Earthtime 1.26 Hong Kong”, Mart 2019’da Hong Kong’daki The Peninsula Hotel’de prömiyer yaptı. Bir röportajında Janet Echelman eseri hakkında şöyle demişti: “Zıt şeyleri yan yana koymayı seviyorum, ruhumuzu uyandırıyorlar. Eseri yaparken Peninsula Hotel’a gökten düşen bir heykel hayal ettim, otel bu girişim için mükemmel bir konuma sahip.”…
Yılın bu zamanları son konular işlenir ve sınav dönemi başlar. Hepimizin bildiği gibi karantina ve kısıtlamalar nedeni ile kampüsler, kütüphaneler kapatıldı. Bu durum, başta öğrenciler olmak üzere herkes için çok zor geçti. Haliyle kitap kokan koridorları, ilham veren çalışma salonları pek özledik. Öyleyse, hadi gelin hep birlikte dünyanın en güzel kütüphaneleri nerelermiş bakalım. Kim bilir, belki bu sizi çalışmaya motive…
Başka bir efsanevi bilim-kurgu filmi olan Blade Runner 2049‘un yönetmeni, Lübnan asıllı Kanadalı Denis Villeneuve, Frank Herbert’ın “filmleştirilemeyen” bilim-kurgu klasiğine göz kamaştırıcı görsel bir anlayış getiriyor. Bu yazımızda kitabı okumayan ve Dune 2021 uyarlamasını izlemeyenler için sonunu bozmayacak şekilde bir inceleme yazısı hazırlamaya çalıştık. Eski Dune uyarlamalarından kitaba, Denis Villeneuve’un yeni Dune: Part I’a kadar değindiğimiz ayrıntılı incelemeye başlayalım. 3 Uyarlama: Dune…
Eugène Boudin, Empresyonizmin kurucusu olarak kabul edilebilir. 1858’de genç bir Claude Monet ile tanışan ve onun kabataslak izlenimci manzaralarını etkileyen oydu. Boudin’in değişen renk değerleri, cesur fırça darbeleri ve sınırlı çizgileri, Claude Monet, Auguste Renoir ve Camille Pissarro gibi daha sonraki ve daha ünlü Empresyonist sanatçılar tarafından açıkça benimsenen stilistik unsurlardı. Eugène Boudin, hayatının çoğunu Normandiya’nın Seine Haliç’ini çevreleyen sahil…
Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınlar Yüzyılı adlı sergi, aşağı yukarı 1850’ler ve 1950’ler arasında Türkiye’de yaşayan ve çalışan sanatçı kadınların eserlerinden bir seçki sunuyor. Çiğdem Simavi’nin himayesinde gerçekleşen ve küratörlüğünü Deniz Artun’un üstlendiği sergi, adını Şükran Aziz’in sergilenen eserlerinden birinden alıyor. Sergi, çoğu kendini gerçekleştiremeyen ve bu nedenle sanat tarihinin görmezden geldiği ve ihmal ettiği her kadını tanımakla kalmıyor, aynı zamanda kolektif…
Oğuz Atay’ı okumak her zaman biraz yorucudur. Çünkü Atay, her zaman toplumumuzun âdet olduğu üzere “Tutunamayan” kimselerini anlatır. Onun yarattığı karakterler hepimizin yaşadığı hayal kırıklığının ürünleridir. Bu nedenle aslında okuduğumuz karakterler hep bizlerden bir parçadır. Yarattığı Selim ve Hikmet karakterlerini züppe olarak değerlendirmek de yanlış olmaz. Çünkü Tanzimat dönemi edebiyatımızla beraber hayatımıza giren züppe tipler sosyal hayatımızın değişimi ile birlikte…
Georgia O’Keeffe, kesinlikle en iyi çiçek ve New Mexico manzaralarının ince ve bazen neredeyse soyut tasvirleriyle tanınır. Ancak Georgia O’Keeffe’nin sanat kariyerinde bazen gözden kaçırılan bir başka önemli bölüm daha var: New York dönemi. Çeviren: Ayça Melis Aysel O’Keeffe hayatının çoğunu New Mexico çölünde sessiz bir çiftlikte geçirdi, fakat birkaç yıl boyunca New York’un canlı, büyüyen metropolünün ortasında, oldukça zıt…
Fotoğrafçılığın başlı başına bir sanat mı yoksa gazeteciliğin bir dalı mı olduğu tartışma konusu olabilir. Fotoğrafçı Ara Güler için, mesleğinin sanatsal değeri kesinlikle ikinci planda yer alıyordu. O, fotoğrafçılık projelerini yaşını belgelemek için çıktığı maceralar olarak gördü. Açıklamasına göre, en önemli maceralarından biri Pablo Picasso’yla yaşadığıydı. İşte Ara Güler ve Pablo Picasso karşılaşması. Çeviren: Sena Liman Güler’in Gençlik Yılları Fotoğrafçı…